Eserlere Göre Listeleme

Toplam 1353 sonuçtan 51 - 60 arası görüntüleniyor.
  • Nikolay Vasilyeviç Gogol
    insan sesi mp3 - Türkçe
    7 Ayrım
    106 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Erhan Demiralp
    Gogol, 1842 yılında Rus edebiyatında neredeyse belli bir gelişmenin başlangıç noktasını oluşturan, "Palto" adlı uzun öyküsünü kaleme alır. Rus edebiyatının özellikle de gerçekçi kolunun oluşmasında önemli bir kilometre taşı olan ve "küçük adam" temasının işlendiği bu uzun öykü haklı olarak "Palto’dan sonra Rus edebiyatı" ifadesinin nedeni olmuş, sonraki günlerde Dostoyevski "Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık" diyerek metnin tayin edici önemini çarpıcı bir şekilde dile getirmiştir.
  • Nikolay Vasilyeviç Gogol
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    154,90 KB
    Eser Türü: Kitap
    Toplumsal hayatın kıyısında yer alan “silik” bir karakterin, Akakiy Akakiyeviç adlı sıradan bir “devlet memuru”nun trajikomik hikâyesi anlatılıyor Gogol’ün Palto’sunda. Trajik olanla komik olanın ustaca bir araya getirildiği bu hikâye, gerek Rus edebiyatını gerekse dünya edebiyatını yarattığı karakter itibariyle derinden etkilemiştir. Modern hayatın bürokratik mekanizmaları içine çekilmiş, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten ürken, çevresindeki insanlar tarafından sürekli aşağılanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyeviç. Kendini gerçekleştirdiği tek eylemse, “şevkle” yaptığı işidir: Bu işte, yani mektupları temize çekme işinde sadece kendine ait, değişik, hoş bir dünya bulurdu. İşini yaparken duyduğu mutluluk yüzünden okunurdu; bazı harfler gözdesiydi ve sıra bu harfleri yazmaya geldiğinde kendinden geçer, gözlerini kırpıştırır, gülümser ve sanki dudaklarıyla kalemine yardım ederdi. Yüzüne bakınca kaleminin ucundan hangi harfin dökülmekte olduğu kolayca anlaşılırdı. Kara kışın soğuğundan korunmak için bir paltoya ihtiyaç duyan Akakiyeviç’in, bu paltoyu güç bela edinmesiyle birlikte bütün hayatı altüst olur, komik olan yerini trajik olana bırakır…
  • Gogol
    insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    12,20 MB
    Eser Türü: Tiyatro
  • Öykü Odabaş
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    909,78 KB
    Eser Türü: Kitap
    İki farklı madalyon… İki farklı ruh… Hayatın kötü sürprizleriyle karşılaşmış iki genç kız… Bir asi rüzgâr Arya ve dupduru Mahru… Kaderin bu iki körpe bedene biçtiği roller vardı ve onları saptıkları yollarda karşılayacak iki genç adam. İki deli fırtına… Yaralı yürekleri sarıp sarmalayacak, Karadeniz gibi iki engin sığınak; Ateş ve Gökdeniz. Öykü Odabaş sizi soluk soluğa okuyacağınız, gerçek bir masala davet ediyor. İddia ediyoruz, dramdan mizaha giden yolda, daha evvel hiç bu kadar eğlenmemiştiniz.
  • Heinrich Boll
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    2,44 MB
    Eser Türü: Kitap
    Hans Schnier, varlıklı bir ailenin oğlu olmasına karşın meslek olarak palyaçoluğu seçmiştir. Evlenmeye ve doğacak çocuklarını Katolik terbiyesiyle büyütmeye yanaşmadığından, toplum baskısına direnemeyen sevgilisi tarafından terk edilir. Hans bu kayıp yüzünden yıkılır, sanatı bitme noktasına gelir. Palyaço 1963 yılında yayımlandığında Almanya'da büyük tartışmalara yol açmış, Heinrich Böll din karşıtı olmakla suçlanmıştır. Oysa yazar, İkinci Dünya Savaşı sonrası burjuva toplumunun dar kafalılığı ve çarpık ahlakı yüzünden "ayrıksı" bir bireyin o toplumda kendine yer bulamayışının altını çizer. Palyaçonun maskesi ardında en sarsıcı gerçekleri dile getirir; günlük hayatın acımasızlıklarını, boş kuralları, haksız baskıları okurun yüzüne bir tokat gibi çarpar. Palyaço makyajı, aslında bireyin acılarını, arzularını, umutlarını sakladığı bir maskedir. Güzel bir söz vardır: hiçbir şey. Hiçbir şey düşünme. Başbakan'ı düşünme, Katolikleri de düşünme. Küvette ağlayan, terliklerine kahve damlayan o palyaçoyu düşün.
  • Heinrich Böll
    insan sesi mp3 - Türkçe
    29 Ayrım
    854,04 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Meltem Aydoğan
    Hans Schnier, varlıklı bir ailenin oğlu olmasına karşın meslek olarak palyaçoluğu seçmiştir. Evlenmeye ve doğacak çocuklarını Katolik terbiyesiyle büyütmeye yanaşmadığından, toplum baskısına direnemeyen sevgilisi tarafından terk edilir. Hans bu kayıp yüzünden yıkılır, sanatı bitme noktasına gelir. Palyaço 1963 yılında yayımlandığında Almanya’da büyük tartışmalara yol açmış, Heinrich Böll din karşıtı olmakla suçlanmıştır. Oysa yazar, İkinci Dünya Savaşı sonrası burjuva toplumunun dar kafalılığı ve çarpık ahlakı yüzünden “ayrıksı” bir bireyin o toplumda kendine yer bulamayışının altını çizer. Palyaçonun maskesi ardında en sarsıcı gerçekleri dile getirir; günlük hayatın acımasızlıklarını, boş kuralları, haksız baskıları okurun yüzüne bir tokat gibi çarpar. Palyaço makyajı, aslında bireyin acılarını, arzularını, umutlarını sakladığı bir maskedir. Güzel bir söz vardır: hiçbir şey. Hiçbir şey düşünme. Başbakan’ı düşünme, Katolikleri de düşünme. Küvette ağlayan, terliklerine kahve damlayan o palyaçoyu düşün.
  • Anonim
    insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    6,31 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Toron Karaca
    İşim, sizi güldürmek, Birazcık eğlendirmek, Bütün amacım size, Kendimi beğendirmek..
  • Mavisel Yener
    insan sesi mp3 - Türkçe
    2 Ayrım
    8,79 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Şebnem Morova
    Mavisel Yener'in ilk okumaya yönelik beş kitaplık yeni serisi Palyaço Okulu çocukların olduğu kadar anne-babaların da çok hoşuna gidecek. Palyaçolar güldürüp eğlendirirler, neşeyle vakit geçirmemizi sağlarlar ama palyaço olmak sanıldığı kadar kolay değildir. Kahramanımız Pinpin, bu zor mesleğin okuluna gidiyor, iyi bir palyaço olmak istiyor; ve şimdiden okul serüvenleriyle bizi eğlendiriyor. Ödevimi Kim Yapar? Unuttum Öğretmenim Sınıfta Karmaşa Sınıftaki Aslan Çantadaki Hazine
  • Nursel Erdoğan
    insan sesi mp3 - Türkçe
    6 Ayrım
    12,60 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nur Banu Tekerek
    Yeryüzündeki hiçbir bahçe kaybolmasın! “Bütün balıklar, mercan kayalıklarında yaşayan balıkları kıskanırdı. Mercan kayalıklarında kırmızılar öyle kırmızı, morlar öyle mor, yeşiller öyle yeşildi ki, güneşin ışıkları suya yansıdığında renk renk çiçeklerin açtığı bir bahçeye benzerdi.” Peki, ya bir gün mercan kayalıklarının güzelliği ve huzuru bozulma tehlikesiyle karşı karşıya kalırsa! İşte o gün, her zaman dostlarını eğlendirip güldüren Palyaçobalığı Palya, onlara endişe içinde bir hikâye anlatmaya başlamış. Ama gelin görün ki kimse hüzünlü hikayeleri dinlemek istemiyormuş! Nursel Erdoğan’ın yazdığı, Dilek Yördem Ceylan’ın resimlediği Palyaçobalığı Palya, daha güzel bir dünya için, yaşadığımız her yere sahip çıkmamız gerektiğini anlatıyor. “Eski zaman öyküsünü heyecanla dinleyen balıklar, ‘Ama neden?’ diye sordu korkuyla. ‘Neden mi? Nedeni bizim güzel mercan kayalıklarıydı. Para kazanmak isteyen mercan avcıları pembe, kırmızı, beyaz mercan kayalarımızdan kolyeler, bilezikler, çeşit çeşit süs eşyaları yapıp satıyorlarmış. Önceleri küçülen kayalıklarda yaşayabiliyorduk. Sonra en kuytu yerlerimizi de yok ettiler.’ Eski zaman öyküsü denizkaplumbağasını epeyce yormuştu. Bütün balıklar nefesini tutmuş dinliyordu. İncecik iğnebalığı, ‘Ama mercan kayaları bizim yuvamız, onlar olmadan biz nerede yaşarız!?’ diye ağlamaya başladı.”
  • Emre Timur
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,50 MB
    Eser Türü: Kitap
    MUKADDİME-YENİ BASKI Mukaddime yazmak için roman yazdığım vehminden kurtulamıyorum bazen. Hep ehemmiyet verdim bu şirin saldırgan girişlere. İki bin on dört yılının soğuk aralık ayı, Dostoyevski’nin Yeraltından Notları’nın, Demirkubuz tarafından çekilmiş bir sinema uyarlaması olan Yeraltı filmindeki adamın Ankara hayatına benzer bir kibir, korkaklık, aşkınlık ve içkinlik duyguları ile gri bürokrasi şehrinin kaldırım taşlarını izleyerek geçiriyordum günlerimi. Hayat gri, insanlar griydi. Soğukluk mu, hep kıyısında olduğum delilik midir, insansızlık mı yoksa yalnızlık mıdır, bilmem de o his, o tuhaf his, bin yıldır okuduklarımı kusmak üzere olduğum bir dolgunluğa, taşkınlığa getirmişti beni sanki. Beni, daha evvel hiç hissetmediğim kadar hamile, hiç hissetmediğim kadar gebe hissettirdi o his. Doldum, taştım: Bir roman yazdım. Yeni yıl girdi ve o ilk romanımı, tereddütle taktığım “Türkiye’nin ilk Vâroluşçu romanı” rozeti ile birlikte yayınevlerine göndermeye başladım. O an mı “yazar” oluyor insan, yoksa bilkuvve mi “yazar” sayılıyor o an? Yazar olmayandan yazar olmaya ilk geçiş hattı nasıl oluyor, hiç bilmiyorum. Fiilimle anılmayı tercih ederim; yazanım. Bir bakıyorsunuz, binlerce Öteki’nin, delinin, itilmişin, varoluşçunun, yeraltı okurunun elinde kitaplarınız gezer olmuş üç tane, beş tane. Bir bakıyorsunuz olmak için doğduğunuz şeyi bulmuşsunuz. Şu sinekli çöplükte daha üst bir mutluluk var değil kanaatimce; olmak için doğduğu şeyi bulan insanın vazifesi bitmiştir, ölebilir.

Sayfalar