Konusu:
'Refik Halid'in romanlarını soluk soluğa okuduğum dönemlerdi. Bugünün Saraylısı'nı birkaç kez okumuş, bir türlü doyamamıştım. O yüzden bazı sahnelerini ezbere hatırlarım. Onu çağrıştıran Dişi Örümcek de çok hoşuma giderdi. Hele Nilgün, bir dönem, başucu kitabım oldu.2000 Yılın Sevgilisi'ne gelince, beş-on sayfa okuduktan sonra, beni adamakıllı şaşırtmıştı. Bir zaman kaymasında geriye, geçmişe yolculuk... Aslında her şey en olağan roman sahneleriyle başlıyor:
Fahir'le Güldal, birbirlerini tanımayan genç adamla genç kız, İskenderun Garı'ndan Ankara-İstanbul trenine binecekler. Okaliptüs ağaçlarından geniz yakıcı rayihalar. Mevsim, ilkyaz sonu. Güldal'la Fahir, besbelli, az sonra göz göze gelecekler.
Geliyorlar da, ama demin dediğim gibi bir zaman kaymasına uğrayarak:
Onlarınki yıldırım aşkı değil. Fahir'in iddiasına bakılırsa,2000 yılından beri sürüyor aşk, tutku, gönül ikizliği.
Yorumlar
Hasan Taşkıran
Hasan Taşkıran
Sa, 30/10/2018 - 22:35
Kalıcı bağlantı
Teşekkür
Teşekkür ettim