Konusu:
Tenekeci daha ilk başta "Niçin yazıyoruz" sorusunu kovalamakla söze başlıyor. Bilinçli olarak bu sorunun peşine düşmüyor, onu dermanının kesildiği noktaya kadar kovalıyor.Yazmaya ilk oturuşundan itibaren niçin yazdığının zaten şuurunda olan bir şairin daha kitabın girişinde bu sorunun peşine düşmeyeceği bellidir. Yazmak, faniliğe karşı bir ölümsüzlük arayışıdır.Ne yazık ki, popüler kültür yazma eyleminin bu ontolojik karakterini günübirlik var olma, şöhret ve piyasaya koşullanma gibi bozmak için elinden geleni yapmaya devam etmektedir. Popüler kültür arz-talep kanunlarına uygun bir şekilde "kolaycılığı", "piyasaya sürülebilirliği" tercih etmekte.İbrahim Tenekeci'nin işte Son Düzlük'te yaptığı en çarpıcı hamleler, bir yazar olarak burada kendini gösteriyor: "Gerçek sanatçı, bu dünyada rahatı kaçmış kişidir. Yükseklik korkusu olan bir kuş gökyüzünde nasıl yaşarsa, o da yeryüzünde öyle yaşar.""Tesellim ise şu: Ben şiir yazmıyor, dünyayı bir kenara yazıyorum."
Son Düzlük, modern hayatla didişen bir şairin hesaba katılmamış günlerden oluşan günlükleri gibi. Gezip gördüğü yerlerden, aklına düşen şeylere varıncaya kadar okuyanı meraklandırıp heyecanlandırmaya yetiyor.