ince hayvanları kırık camların pas lekesi deniz menekşelerinde batıyor yüreğime hayatın yalanları rüzgâr dindi gecenin gözlerinde
yeraltına doğru koşuyor atlar çocuk gülüşleri yelelerinde
kara bir yıldıza ışıksız fenerlerin çiçek kanıyla yazdığı bir timsah masalı bu
İstanbul'un ortasında bilmem kaç on bin daha bilmem kaç yüz bin daha bekliyor çöpten binalarında Enkelados'un gazabını
Ah, kendimi hangi çağda büyütsem!