Konusu:
"Roman Arjantin’de Péron’un iktidarda olduğu yıllarda, İspanyol köylüsü olan 15 yaşındaki genç bir kadının topraklarından göçmek zorunda kalışını anlatıyor. Yazar, annesinin tedavi olmak için gittiği psikiyatristi ağlatmasıyla düşüyor hikâyenin peşine. Bir defter alıp annesinin monologlarını yazmaya başlıyor, gitmek mi yoksa kalmak mı sorusunun cevabını arıyor..."
“Gerçek hayat, tıpkı ucuz romanlarda olduğu gibi, bel altı vuruşlarla ve klişelerle doludur. Tevazu sahibi hiçbir ciddi romancının, hiçbir kurgu işçisinin benim anlatmakta olduğum şeyleri anlatmayacağını biliyorum. Daha ileride bahsedeceğim babaannem Valentina, gerçek hayata tehlikeli bir şekilde benzedikleri için pembe dizileri çok severdi – tek fark, mutlu sonların gerçek hayatta nadir görülmesiydi. Saf gerçeği değil, annemin psikiyatristine anlattığı, bir miktar çarpıtılmış gerçeği, defterime not edebildiğim monologları, ailemin sözlü geleneğini ve çocukluğumun anılarını anlatıyorum – hakikatin kırık parçalarını; gazetecilere özgür bir şekilde yeniden kurgulanmış bir hayatı; romansı olaylardan ve muğlak duygulardan süzülüp gelen bölük pörçük hatıraları; kırık dökük ve onarılmış şeylerin gerçek hikâyesini.” (s.