Yazar:
Sinan Ayhan ve İlkay Coşkun
Konusu:
Zaman şiirleşir mi? Kitabımız zamanın seyrini
şiirleştirmek peşinde en başta. Zamanı kutsamak
değil amaç; ama her canlı, her cisim, her mekân,
zamanın içerisinde seyrüseferini sürdürmekte.
Walter Benjamin’in “zaman, kumar fantazmagorilerinin içine dokunduğu kumaştır” ve Tanpınar’ın “ben zamanı gördüm, şimşek gibi bir ânın uçurumunda” tespitleri gibi çok farklı boyutları olan geniş bir mevzu. Zamanda bilinen hep bir başlangıç ve son yerini alıyor, kronolojik bir takvim meşguliyetle birlikte kaçınılmaz son zayiatı yaşanıyor. Zaman bir taraftan su gibi akarken bir taraftan da herkes zamanı tüketme telaşıyla yarışıyor. Ya biz zamanı yaşıyoruz ya da zaman bizim içimizde yaşıyor zannını taşıyoruz. Kadrajda yer alan her bir piksel gibi oynuyor oyunlarını belki de kim bilir? Zamanın kulaklarında, bir kırbaç şaklayacak ve bitecek bize iz olan işaretin çatlayan ömrü…
“kirletmek değil niyetimiz ortak koşuyu, köklerde bitişen yolu, kavız, kaviyiz, kavlimiz tutmuş dört bir yanı ne kadar kıpırdasak, kıpırtıyla hiza olsak,
o kadar hayattayız…”