Yazara Gore Listeleme

  • İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    2,64 MB
    Eser Türü: Kitap
    Yazar İlkay Coşkun, bir tahlil ve ele aldığı kitabı çözümleme sistemi takdire şayan. Tıpkı bir koordinat veya felsefe sistemi keskinliği, adabı gibi... Genelden ve çevreden başlıyor meseleye; işin can evine, özüne özgün bir dil kurgusu ile varıyor. Tahliller ve yorumlar sonunda ele alınan kitabı hakkıyla tanıdığınız gibi onun ruhu hakkında da önemli bilgilere sahip oluyorsunuz... Yayınlanmış kitapları ele alan bu edebi tür, kitaba varmadan önceki seçkin bir tahlil, analiz ve yorum basamağı oluyor; size bir bilme şevki ve okuma heyecanı katıyor. İçinizde kitaplara dair bir murat doğuyor. Kaybolmuş bir eşyanızın peşine düşer gibi kitapların peşine düşüyorsunuz. Hayaliniz diri kalıyor, kitap ve eser keyfiyeti üzerinden hayat buluyorsunuz. Eseri kaynağından önce, bir de varoluşu üzerinden kurulan sistemi bu kitabın kaynak ölçülerinden okuyun. Bir yerlerde kaybettiğiniz şeyi burada, bu kitapta bulduğunuzu hissedeceksiniz. Kalemine, yorumuna, edebine sağlık İlkay Ağabey; bize buldurduğun kitaplar, hikmetler, güzellikler adına aşk olsun. Aşk, herkese selamımız olsun...
  • İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    46,89 KB
    Eser Türü: Kitap
    “ +Uç” Hakkında Artı uç pozitifliği çağrıştırır her zaman. Her ne kadar “pozitif” kelimesi, pandemi ile beraber algıda irtifa kaybetmiş gözükse de hayatın her evresinde olumlu hâli arar ve arzularız. Yaşamın içerisinde her türden süregelen zorluklarla mücadele etme ve daha iyiye ulaşma çabası da her dem olacaktır. Bu bağlamda “+ Uç” şiir kitabında çileli yaşanmışlıklar, yaşanan acılar mısralarda yerini almış olsa da İlkay Coşkun'un şiir diliyle, aşk ve umut nüveleri okurların yüreklerine serpilmektedir.
  • İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,63 MB
    Eser Türü: Kitap
    Sen yine de sabah sabah bir türkü tuttur en erkeninden. Gücünün yetmediği yerde dertlerini sahibine havale et. Geceye gömül. Bütün kaygı ve kasvetler kalksın yerinden. Şafak, yine şafak. Yine arzulu kovalanacak bir gün olsun. Biraz şımarıklı biraz hüzünbaz da olsa yüreğini açmış derinden. Hayat böyle böyle öpülecek belki de kim bilir? Sormak gerek. Soğuk söz duymuş, ısınamayan bir gönül gibi uluyan bu yorgunlukla ne vakit giderilecek gönül yangını cenne? Söyle! ---------------------------- Filozoflar, sosyologlar, bilim insanları, yazarlar, şairler daha çok insana ve dünyamıza dair çok şeyi düşünmüşler veya düşündüklerini yazmışlar. Gerek inkişaf için gerekse de daha iyi bir hâl ve hayat için sözlerini söylemişler ve kalemlerini oynatmışlar. Bir nevi kendi cennetlerini inşa etmeye çalışmışlar. Başka bir taraftan, anlatımlarda hep zıtlıklara ve tamamlayıcı unsurlara dikkati çekmişlerdir. Yaz ile kışı, beyaz ile siyahı, gündüz ile geceyi, sıcak ile soğuğu, iyi ile kötüyü ve daha nicelerini… Bizim de yaşatmayı tasavvur ve arzu ettiğimiz cenne; kendi şehrimiz, kendi dünyamız olsa gerek. Bu bağlamda gerek konu gerekse de içerik olarak yazdıklarımı daha çok akşama-geceye, gölgeye, insanın ağrıyan karanlık yanlarına ve gizemlerine uygun buldum. Doğum kadar esrarengiz, ölüm kadar gerçektir hayat. İnsan değerli, kıymetli ve özel olduğu kadar da fanidir. Şafak gibi doğum, akşam gibi gecedir daha çok. Nasıl ki gün kendi içerisinde evre evre ise günü oluşturan zamanların da evreleri vardır. Şafağın gizemi kadar akşamın da, gecenin de bir gizemli, bir sırlı hâli vardır. Şafak bir doğumsa, kıyametin kopma vakti akşam da bir yer değiştirme, bir yenileşme, bir dönüşüm hâlidir. Akşam gibi bir olayın, bir konumun miladı da bir öncekinin bitimi de olacaktır. Başlangıç daha çok şafaktaki bir doğumdur. Dünyanın sekerat vakti ve kıyametin başlangıcı da akşamdır. Gizleyen, saklayan ve kollayan bir çökmedir bu. Hayat da, dünya da böyle değil midir? Cenne’yi, Miftahu'l Cenne (Mızraklı İlmihal) kitabından ve TRT Belgeseli’nden izlediğim Afrika’daki Mali ülkesinin Cenne şehrinde bin yıldır ayakta olan çamur balçık ile sıvalı kerpiç bir bina olan ulu camisinden esinlendim. İsmiyle müsemma, cennetten mülhem… Ayrıca, Şair-Yazar Sinan Ayhan arkadaşım ile 2022 tarihinde birlikte hazırladığımız "Tekrarın Tiryakisi Zaman" kitabımız da olduğu gibi bu kitap da Mayıs 2022 - Mayıs 2023, bir senelik zaman aralığında karşılıklı yazdığımız denemeleri içermektedir. Belli bir çerçeve de yazdığımız bu yazıları ayrı ayrı neşretmeyi uygun bulduk ve bu kisve-i tab'a büründü. İyi okumalar. İlkay Coşkun
  • İlkay Coşkun
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    2,13 MB
    Eser Türü: Kitap
    Şehirlerin sürekli değişen demografik yapısı; anıların, yaşanmışlıkların üzerinden silindir gibi geçiyor maalesef. Nasıl ki beden ve kalbi, insanın eviyse; ülkelerin, insanlığın büyük evleri de şehirlerdir. Şehirler insanoğlu gibidir. İnsanı hem taşır hem de saklar.” “Korona sonrası, hangi insan aklını başına alacak? Şeytanlaşmış ülkeler ne yapacak? Yönetimler doğruya, güzele tevdi edecekler mi, gibi birçok soruya cevaplar aranacaktır. Bu konuda, ütopyadan ibaret olan hayalî bakış açısı içerisinde olmamamız gerekir ama bir musibetin bin ders boyutu muhakkak olacaktır.” “Çin’in Doğu Türkistan üzerindeki dil, kültür ve din üzerindeki baskıları her geçen gün artarak devam etmektedir maalesef. Çin’in, Uygurlara uyguladığı asimilasyon, dil ve kültür politikalarının son bulması için gerekli çalışmalar sonuna kadar sürdürülmeli.” “Kahvehanelerin sırrı ne olabilir? Evden, eşlerin dırdırından, çocukların zırzırından kaçış mıdır? Paylaşılan dostluklar mı? Dostlarla ardı ardına içilen çaylar mı? Çay içilirken aşka gelip yapılan siyasi atışmalar mı? En önemlisi çay mıdır ilham kaynağı?”
  • İlkay Coşkun
    insan sesi mp3 - Türkçe
    10 Ayrım
    121,67 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Dilek Yorulmaz