Yazara Gore Listeleme

  • Şakir Kurtulmuş
    insan sesi mp3 - Türkçe
    10 Ayrım
    144,72 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Gökşin Karabulut
    “Bilal-i Habeşi kölelik anlayışının yanlış bir düşünceyle köleleştiği bir ortamda, aşağılık ve çirkef bir toplumda, kölelikle hayatını sürdürmekte olan bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. köle olarak doğuşu, bir köle olarak yaşayışı, hiç bir zaman düşüncelerinin özgür olmasına engel değildi. Ruhî köleliğin sürekli karşısında oldu. Mü’min olunca karşılaştığı eziyetler, işkenceler ve bunlara karşı her zaman ve her yerde Allah’ı ve O’nun dinine sımsıkı bağlılığın timsali oldu. Hz. Bilâl, çağlar boyu ezilen ve sömürülen insanların sesini yükseltecek, özgürlüğü iklimlerden iklimlere ulaştıracak bir yiğittir.”.
  • Şakir Kurtulmuş
    insan sesi mp3 - Türkçe
    4 Ayrım
    46,35 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Gökşin Karabulut
    Soylu bakışıyla masmavi yağmurlara çocuk çağırırken bizi geçtim gölgemi ırmaklardan kopan su sesi, su şehri ölümü ayırırken eşyalarımızdan döndüm, bir parça kıştı dünyadan hüzün, hırçın kokuyorsun bitirme beni daha ayaklarını öpmeliyim insanlığın uyanan sözcükler için korkuları olmalıyım kış bitmeden gözyaşlarımın, dayanılmaz isteklerimin öcünü almalıyım. (Tanıtım Bülteninden)
  • Şakir Kurtulmuş
    insan sesi mp3 - Türkçe
    9 Ayrım
    121,55 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Feray Öner
    Mekke'nin o eşsiz saadet devrinin arifesinde sâkinleri içinde en heybetli yiğitlerinden biri şüphesiz Hamza idi. Tabiat olarak, avı ve macerayı, yiğitliği sever, durgun bir hayattan hiç hoşlanmazdı. Av dönüşü Kâbe'ye kavuşmak, onu tavaf etmek ayrı bir haz verirdi ona. Nedendir bilinmez, içinden bir şeyler kopar, yüreğindeki yağlar erirdi tavaf ederken. Hamza'nın bu avdan dönüşteki tavaf manzarası görmeğe değerdi, zira dağlara baş eğmeyen bir yiğit olan Hamza'nın bu mütevazı tavrı onun kadar yiğitliği olmayan başkalarına nispetle daha da değerli oluyordu. Çünkü hayatında zaten başı eğik gezenlerin Kâbe önünde baş eğmeleri o kadar dikkat çekici olmazdı, ama Hamza öyle değildi; böylesine dağları bile ensesinden bağlayıp assalar eğilmeyecek olan bu dik baş, Kâbe önünde nasıl da hürmetle eğiliyordu. Ancak bu defa başka bir şey olmuştu; Allah huzurunda eğilmeyi reddeden Ebû Cehil ve avanesi, Hamza'dan iyi bir tokat yiyerek eğilmez zannettikleri dik başlarını, Kâbe'nin Rabbi huzurunda başını eğen bir yiğidin kahramanlığı, cesareti ve hatta öfkesi karşısında eğmişlerdi; ne garip bir tecelli… Hamza'nın ırzı, namusu ve şerefi için bedel olarak veremeyeceği maddî ve mânevî hiçbir şeyi zaten yoktu. Ancak onun bunlardan da öte yüce bir gayesi, davası da olacaktı. Şimdi o; yaratılmış varlıkların tamamından üstün olan Peygambere ve onun tevhid davasına her şeyini adamaya hazır bulunuyordu.