Yazara Gore Listeleme

  • Ayşe Buğra
    metin - Türkçe
    4 Ayrım
    1,76 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: GETEM
    Ayşe Buğra'nın bu çalışması, iktisatçıların insan anlayışıyla gerçek insanların özellikleri arasındaki farkları öne çıkararak iktisadın hikayesini anlatıyor. İlk defa 1989'da yayımlanan kitap, bilimsel bilginin ve iktisat bilgisinin niteliklerini tarihsel bir süreç içinde yer alıyor ve çok az çalışmanın olduğu Türkçe yöntem yazınına da önemli bir katkı oluşturuyor. İktisat düşüncesiyle piyasa toplumunu biçimlendiren inançlar ve değerlerin birbirlerini etkilediklerini vurgulayan Buğra, iktisat düşüncesinin gelişmesini, piyasa toplumlarına özgü bilim ve toplum ideallerinden yola çıkarak araştırıyor ve iktisatla ilgili bir sorgulamayı, piyasa toplumuyla ilgili bir sorgulamaya dönüştürüyor. İktisatçılar ve İnsanlar, yalnızca yöntem sorunlarına duyarlı iktisatçılar için değil, piyasa toplumlarının ekonomik ve ideolojik sorunlarıyla ilgilenen herkes için yararlı bir tartışma ve bilgilenme kaynağı.
  • Ayşe Buğra
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    216,92 KB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarayan: Yiğit Taşdemir
    Tek parti döneminin hayırseverlik anlayışı; “yardımı hak eden” ve “etmeyen” yoksullar ayrımı... İkinci Dünya Savaşı sonrasında sosyal politikanın kurumlaşması... 1980 sonrası: Sosyal refah rejiminin çözülüşü; Fakir Fukara Fonu, Yeşil Kart... AKP döneminin muhafazakâr liberalizmi ve hayırseverliğin “dönüşü”... Ayşe Buğra bu kitapta, Türkiye’deki sosyal politika tarihinin ve tartışmalarının eleştirel bir analizine yöneliyor. Yoksulluğa yaklaşım konusunda, 16. yüzyıldan itibaren kapitalizmin gelişmesine refakat etmiş olan iki yaklaşımın mücadelesi bağlamında yapıyor bunu. Değerler sisteminin merkezine çalışmayı koyan ilk yaklaşım, kamu kaynaklarının sosyal amaçlarla kullanımı konusunda kuşkucudur ve yoksulluğu, yoksulu suçlayarak açıklama imkânını tükettiğinde, hayırseverliği vurgular. Hak temelli olan ikinci yaklaşım ise, toplumu emek piyasasının önüne koyar ve yoksulluğu politik bir sorun olarak ele alır. İki yaklaşım arasındaki mücadele, kapitalizmi saf haliyle korumaya çalışanlarla onu “başka bir şey”e dönüştürmeye çalışanlar arasındaki mücadeledir aslında. Kitabın önemli bir katkısı, bu mücadele ekseninde, Türkiye’de devlet-toplum ilişkilerinin Cumhuriyet tarihi boyunca geçirdiği evrime yeni bir bakış açısı getirmesidir. Türkiye’de “iri” iddialara ve hararetli tartışmalara konu olan devlet-toplum ilişkilerine, sosyal haklar üzerinden pek fazla bakılmadı. İş hukuku, çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkileri alanlarına sıkışan çalışmalar, devlet-toplum ilişkilerinin nasıl kurulduğuna ve nasıl anlamlandırıldığına dair bir analizin araçlarına dönüştürülemedi. Ayşe Buğra’nın kitabı, bu bakımdan öncü bir rol üstleniyor.