Yazara Gore Listeleme

Aynı çatı altında nerdeyse birbirine düşman yaşayan ayrı toplum kesitlerinin yaşama bakışlarını büyük ustalıkla veriyor. Mutlaka okunması gereken bir kitap. Cumhuriyet Gazetesi, 05.09.1974 -Rauf Mutluay- Apartmanın ya da gecekondunun değişik toplumsal ve tarihsel kesitlerde ortaya çıkışı ile, bu toplumsal ve tarihsel kesitlerin insanları arasında belirli yapısal paralellikler kurmak, Demirtaş Ceyhun hikayeciliğinin önemli özelliğidir. Milliyet Sanat Dergisi, 25.10.1974 -Hilmi Yavuz- Apartman'da, hikaye kurgusuna ve hikaye etmeye gösterdiği aşırı dikkat, son derece tehlikeli olan güncel konuyu, 1971'in buhranlı günlerinden bir yansımayı dört başı bayındır bir biçimde vermesini sağlamıştır. Politika Gazetesi, 02.10.1975 -Naci Çelik- Demirtaş Ceyhun, öncelikle bireysellikleri içinde karşımıza çıkarır kişilerini. Öykülerin temelinde bir ya da birçok sorun yatsa bile, bu sorunlar hiç bir zaman "soyut" bir biçimde çıkarılmazlar karşımıza, kişilerin yaşamının birer öğesi, birer boyutu olarak gelişirler. Ceyhun'un kişilerinin özgürlüğünü sağlayan başlıca etken oldukları kuşku götürmeyen uzun söyleniler, yaşam düzeyinde yalnızlığın, dağılmışlığın, unutulmuşluğun insanı kendi kendisiyle sınırlayan, dayanılmaz bir tutsaklığın belirtgenleri olarak çıkar karşımıza. Türk Dili Dergisi, 01.01.1976 -Tahsil Yücel-

Öyle çok severdi ki Behçet'i... Kendini bildi bileli, hemen her sabah, daha elini yüzünü yıkamamış, gözünün çapaklarını bile silmemişken, "Behçet!.." der, fırlardı evden. "Bre kör olasıcaaa!" derdi annesi. Ama duyduğu mu var ki küçük Ali'nin?.. Behçet de Behçet... Varsa da Behçet, yoksa da Behçet... Artık kodunsa bul... Nerelerde dolanırlardı, ne yaparlardı, neyle oyalanırlardı gün boyu? Ama genellikle de Behçetler'in evinde olurlardı.

1993 yılında Avrupa Şampiyon Kulüpler Ligi'ne katılan ünlü takımımız Galatasaray, İstanbul'daki ilk maçında Bacelona ile beraber kaldıktan sonra, bir gazetecimiz, Barcelona teknik direktörü Johan Cruyff'a, galiba biraz da övünmeyle imalı imalı:"Ne dersiniz Mr. Cruyff? demiş. "Galatasaraylı Suat sizce'de Avrupa'da top koşturabilir mi?" Gazetesinde gene kendisinin yazdığına göre; " Anlayamadım?" demiş Cruyff şakın şaşkın. "Burası Avrupa değil mi? Galatasaray Avrupa liglerinde oynamıyor mu zaten?"Gerçekten ağzımızı açtık mı Avrupalılığımız konusunda mangalda kül bırakmayız ama, ilginçtir, Avrupalı olduğumuza yürekten inandığımızı söyleyebilmemiz de olanaksızdır galiba. Altı yedi yüzyıldır üzerinde yaşadığımız bu topraklarda, Avrupa'nın da neredeyse yarısını içine alan dünyanın en uzun ömürlü imparatorluklarından birini kurmuş olduğumuz, üstelik son iki yüz yıldır Avrupalılaşabilmek için Avrupalılaşmamıştık bir dediğini iki etmediğimiz halde, gerçekten hala niçin Avrupalılaşmamıştık acaba? Demirtaş Ceyhun, "Ah Şu Biz Kara Bıyıklı Türkler" adlı çalışmasının bir anlamda devamı olan bu kitabında, işte bu sorunun yanıtını arıyor şimdi de. Ne Avrupalıların bizi Avrupalı sayıyor, ne de kendi gözümüzde Avrupalı olabilmişiz hala, acaba niçin? Avruaplılık şöyle dursun, köylü bile olamamış mıyız yoksa bu süreçte? n da, verilmiş birçok kararınızı temleden sarsan çağından hiç kuşkumuz yok.

Allah Kimseyi Mizahçısız bırakmasın... İnsanlık, tarihi boyunca bu gerçeği kaç kez yaşamıştır kimbilir!.. İşler ne zaman sarpa sarmışsa bir ülkede, yöneticiler mizaha düşman olmuşlardır hemen. Mizaha yasaklar getirerek de sarpa sardıkları işleri düzeltememişlerdir kesinlikle... Örneğin Nasrettin Hoca ile başedebilecek bir güç, gerçekten var mıdır acaba yeryüzünde? Aziz Nesin de, bizce, demokrasimizin emniyet sübabı bir yeni Nasrettin Hoca’dır. CHP’nin tek parti iktidarı döneminde paşalar diktatörlüğü sırasında Marko Paşa’nın tanıştırdığı bir yeni Nasrettin Hoca... Oysa şimdi bir savcı onu astırmak istiyor... Tam da, şeriatçıların onu diri diri yakmak istedikleri şu günlerde...Kendisini diri diri yakmak isteyenlerin tahrikçisi suçlamasıyla... Tanrı, Aziz Nesin’leri bizden eksik etmesin inşallah...Demokrasimizin güvencesi çünkü onlar. Bırakalım eleştirsinler, bırakalım sürekli uyarsınları bizleri... Bu nedenle, yüzbinlerce basılacak bir kitap yayımlama olanağını yakalayınca, Aziz Nesin’le ilgili anılarımı anımsadım. Daha nice yüzbinlerce kitaba inşallah...