“En iyi arkadaş kitap diye öğretilmişti çocuklara. Dilek için bir arkadaştan da öteydi kitap. Gezmekti, dolaşmaktı, eğlenmekti, lunaparktı, sinemaydı, tiyatroydu…”
Her gün binlerce kişinin geçtiği Konak Meydanı’nda tavşanlar… Şaşırdınız mı? Gülce ile Gökçe de şaşırdı önce. Sonra niyet çektirdiler, tavşancı amcayı tanıdılar. Onu, tekerlekli sandalyeye mahkum kızı Dilek’i ve çaresizliklerle dolu yaşamlarını tanıdıkça çocuk yürekleri isyan etti.
“Ne yapmalı?”
O, sahibi tarafından çok sevilen bir muhabbet kuşuydu. Evin gözdesi, neşe kaynağıydı. Üstelik söylenenleri taklit etmeyi öğrenmiş, neşeyle konuşuyordu. Fakat hiçbir şey özgürlüğün yerini tutmuyordu. Gökyüzü Cankuş'u çağırıyordu, güneş ve ağaçlar...