Yazara Gore Listeleme

  • Erkan Konyar
    insan sesi mp3 - Türkçe
    28 Ayrım
    1168,96 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Firdevs Çinkılınç
    Anadolu ve Mezopotamya Tarihi dersi oldukça uzun bir kronolojik süreci ele almaktadır. Bu süreçte ortaya çıkmış siyasal oluşumlar, sanatsal ve kültürel özellikleriyle ele alınmıştır. Genellikle Fırat ve Dicle nehir havzalarını kapsayan alanı tanımlamak için kullanılan Mezopotamya terimi bugün kültürel yayılım alanı olarak, daha geniş bir coğrafyayı tanımlar. Yapılan yeni kazı, yüzey araştırmaları ve filolojik tespitler yeni kültür bölgeleri ve tanımları oluşturur. Örneğin Halaf çanak çömleğinin yayılımını dikkate alınırsa Güney Kafkasya bölgesi ile dahi en azından kültürel etkileşim olduğu görülür. Doğu Akdeniz dünyası, Anadolu, İran ve Körfez bölgesi kültürel etkileşimin doğal coğrafyalarıdır. İlk yerleşik insan topluluklarından merkezi devlet sistemine giden süreci bu coğrafyada ayrıntılarıyla takip etmek mümkündür. Yazının ortaya çıkış süreci, ticaret, kentleşme, bürokrasi, din, sanat ve bunlarla birlikte gelişen sosyo-ekonomik yapı gibi insanlığın uygarlaşma sürecinin evreleri hakkında birçok bilginin kaynağı Mezopotamya coğrafyasıdır. Ancak Yakın Doğu’nun kültürel zenginliğinin temel taşlarını Anadolu coğrafyasında izlemek de mümkündür. İlk tarım toplumlarından kentleşme sürecine ve uygarlık tarihinin ilklerine kadar pek çok konuda Anadolu ev sahipliği yapmıştır. Neolitik Çağ’dan başlayarak kendine özgü yapısı yanında Mezopotamya, Balkan ve Ege kültürlerinin de yansımalarını taşımıştır Anadolu. Çevre bölgelerden Çoğu zaman kendine has kültürel özelliklerini bu coğrafyalara yansıtmıştır. Bu açıdan Anadolu sanıldığının aksine bir köprü olmaktan ziyade medeniyetler için kaynak bir coğrafyadır. Mezopotamyada ortaya çıkan Halaf, Obeyd, Cemdet Nasr ve Uruk dönemleri genellikle arkeolojik kazılardan elde edilen veriler çerçevesinde değerlendirilebilmiştir. Erken Hanedanlar/Sümerlerle birlikte arkeolojik verilerin yanında artık yazılı belgeler de ortaya çıkmaya başlar. Akad İmpatorluğu ile başlayan merkezi devlet sistemi Yeni Sümer Devleti ile devam eder. II. Binyılda daha parçalı bir siyasi yapıya bürünen Mezopotamya daha sonra Eski Asur, Eski Babil dönemleriyle kısmen yeni devlet yapılarının yönetimi altındadır. Aynı dönemlerde kimi kent devletleri de siyasi ve kültürel olarak ön plandadır. II. Binyılın ortalarında Güney Mezopotamya’da İran etkili Kassitler devlet yönetimindedirler, II. Binyılın sonlarına doğru ise Asur bölgede mutlak hâkimiyetini kurar. Bu süreçte doğal olarak bu geniş coğrafyada kimi yerel krallıklar, kent devletleri de var olmuştur. Bazen büyük göç hareketlerine ev sahipliği yapan bölgede I. Binyılın başlarında Yeni Asur Devleti Yakın Doğu’nun en etkili siyasi gücü haline gelir. Yeni Babil Dönemi ise Mezopotamya kültürünün son parlak dönemini temsil eder. Anadolu’daki tarihsel süreç ise ilk insan yerleşmelerinden Hitit Çağı’nın sonuna kadar uzanan süreci kapsamaktadır. Kuşkusuz bu uzun kronolojik sürecin her bir dönemi, alt dönemleri belli uzmanlık alanlarını içermektedir. Örneğin Anadolu Neolitiği bölgesel bazda bile farklı bir uzmanlık, bilim dalı olarak değerlendirilir. Her yıl yapılan yeni arkeolojik keşiflerle tarih neredeyse yeniden yazılır. Anadolu Kalkolitiği ve Tunç Çağları da aynı kapsamda değerlendirilir. Bu çerçevede bu uzun zaman diliminde farklı coğrafyalarda, farklı yapılarda gelişen kültürel süreçlerin hepsine hâkim olmak gerçekçi bir bilimsel yaklaşım olamayacaktır. Bu endişeyle kuşkusuz söz konusu ders notlarında özellikle ayrıntılarda bazı eksikliklerin, güncellenmesi gereken bilgilerin olabileceği göz önüne alınmalıdır.
  • Erkan Konyar
    insan sesi mp3 - Türkçe
    16 Ayrım
    795,57 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Firdevs Çinkılınç
    18. yüzyılın son yıllarında Napolyon Bonapart komutasındaki Fransız birliklerinin Mısır’ı işgal etmesi, gelişen süreçte Mısır’ın batı toplumları tarafından tanınması popülerliği yanında, belki de bilimsel açıdan en ilgi uyandıracak kültür olmasının ilk adımını oluşturur. Her nekadar bu sefer sırasında Fıransızların inşaat ettikleri geçici kale ve ordugâhlarda yapı malzemesi olarak kullanılan taşların antık mısır eserlerinden sökülmesi ciddi bir tahribat yaratmışsa da aynı zamanda ordu bünyesindeki araştırmacıların çalışmaları Mısır’ın batı dünyasında bilinirliğini ciddi bir biçimde arttırmıştır. Hatta bu inşa faaliyetlerinde bulunan üç dilli Rozetta taşı, Mısır yazısının çözümünde temel referans olmuştur. Bugün başta Avrupa ve Amerika olmak üzere dünyanın birçok büyük müzesinin en büyük kolaksiyonlarını Mısır eserleri oluşturur. Taşınabilen en görkemli ve etkileyici maddi kültür kalıntıları 19. yüzyıldan itibaren yoğun bir biçimde Batı müzelerince satın alınmıştır. Mısır popüleritesini tabiiki günümüze bıraktığı maddi kültür kalıntılarına borçludur. Oluşturulan mistik ve gizemli Mısır, popüler kültür için daima vazgeçilmez malzemeyi oluşturmuştur. Piramitlerin uzaylılar tarafından yapılmasından tutun da mumyalanmış cesedin öğütülmesiyle oluşturulan karışımların afrodizyak etkisi olduğuna dair tıbbi yaklaşımlar... Aslında Mısır uygarlığının temel niteliğine ve ürettiği kültüre baktığımızda öteki dünya, ya da ölümden sonraki yaşamı düzenlemek için gündelik yaşamını biçimlendiren, bir nevi ahirette iyi yaşayabilmek için dünyevi hayatı kurgulayan bir toplum görürürz. Ancak bu Mısır’ın bize bıraktığı ve daha çok krali nitelikteki mezar anıtları, tapınak ve heykeller ile yine bunlarla organik ilişki içinde olan hiyeroglif yazı söyler. Mısır halkının aynı endişeleri ne ölçüde taşıdığını bilemiyoruz. Mısır’ın tarihini, kültür ve sanatından izole ederek, eski Mısır yazıtlarından, uluslararası kaynak ve antik kaynaklardan yazmak tarihsel sürecini anlamamaızı imkânsız kılar. Bu nedenle bu çalışmada tarihsel süreç ile birlikte Mısır’da dönüşen, mimari, heykel, sanat, yazı vb. gibi kültürel unsurlar da kronolojik veya dönemsel olarak ele alınmıştır. Ders niteliğindeki bu çalışmalarda görece karmaşık olan ve uzun bir kronolojik süreci kapsayan Mısır Tarihi’nin daha anlaşılır kılınması için görsellerden sıklıkla yararlanılmıştır. Bazı tarihsel olaylar bilimsel tartışmalarına girilmeden genel kabul gören biçimiyle verilmeye çalışılmıştır. Yine tarihleme veya kralların saltanat süreleri konusunda kimi çakışmalar olabilmektedir. Kullanılan kaynakların da belli bir standart vermemesi, metin içinde verilen bazı tarihlerde farklılıkların doğmasına neden olmuştur.