Yazara Gore Listeleme

  • hasan ürel
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    310,57 KB
    Eser Türü: Kitap
    Hasan Ürel’in üçüncü kitabı "Kırmızı Perçemli" raflarda! Türkiye'nin çeşitli coğrafyalarından gerçek yaşam hikayelerini anlatan Ürel, bu eserde aşk, mücadele ve insan ruhunun direncini öne çıkarıyor. "Sabahat Hanım" ve "Kürtoğlu Ahmet" gibi hikayelerle okuyucularını tarihsel ve sosyal bir yolculuğa çıkarıyor.
  • Hasan Ürel
    insan sesi mp3 - Türkçe
    15 Ayrım
    244,65 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Gökçe Yesilbas
    “Tavşan Salih’in Otobüsü”, Hasan Ürel’in ‘heybesinde biriktirdiği’ memleket hikâyelerinden oluşuyor. Hasan Ürel’in hikâyeleri, geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından günümüze uzanarak bize bir yakın tarih retrospektifi sunuyor. Tavşan Salih’in otobüsünde bir çocuk masumiyeti ile başlayan yolculuk, hayatın hemen tüm duraklarına uğruyor. Karadeniz’in değirmenlerine, derelerine, türkülerine, söyleyişlerine, oyunlarına ve hatta körükçülerine rastlıyoruz; kendimizi büyük şehre yeni gelmiş bir gurbetçi gibi hissediyoruz; gecelerin kaç saat olduğunu kimden sormamız gerektiğini öğreniyoruz ve insanoğlunu tüm eksiklikleri, yanlışları ve hayal kırıklıklarıyla birlikte tekrar seviyoruz. Kitaba adına veren “Tavşan Salih’in Otobüsü” hikâyesinden bir bölüm: “Anlatıcının konudan konuya atladığını düşünüyorsunuz belki, ama onun yükü ağır, çok memleket hikayesi birikti heybesinde. Telaşı bu yüzden. Cesaretini de Don Kişot’un hikâyesini anlatırken yaptığı sapmalar için okuyucudan anlayış bekleyen Cervantes’ten alıyor. ‘Benim derdim, kısaca bir çırpıda anlatılamaz, anlatılmamalı; çünkü derdimin her ayrıntısı, uzun bir söyleve layıktır bence…’ ” “Salih Amca da dut ağacının altındaki evine döndü. Günlerce ağzını bıçak açmadı, Birinci sigarasından başka sığınacak kimsesi kalmamıştı. Ne şehre indi, ne pazara. Cemaatin durumu bildiği halde, “ne oldu senin otobüs, hâlâ tamirde mi?” ya da “kaça sattın?” sorularından o kadar bizar oldu ki Cumaları camiye gitmek için bile evden dışarı çıkmak istemedi. Bir de otobüsün iyi zamanlarında edindiği transistorlu Grundig marka radyosunda “Yurttan Sesler” dinlerdi. Hele Neriman Altındağ Tüfekçi’nin söylediği “Yine gam yükünün kervanı geldi” türküsü çalınınca efkârı büsbütün artar, sigarasından derin nefesler çekerdi.” Kitapta yer alan hikayelerden, “Gelin Kayası”ndan bir bölüm: “Ona öyle geldi ki artık bu dünyada herkes, onun toprağın altına kaynayarak yok olmasını istiyordu. Kendi elini sürmeden şuracıkta olsaydı bu iş de Allah canını alsaydı diye düşündü ama yine de yürümeye devam etti. Geçen yıl kaçırılan Gürcü kızı, adamların bir anlık gafletinden yararlanıp bu kayalardan kendisini atmıştı. Acaba kendisi de mi öyle yapsaydı? Ne yapacağını bilmez halde yayla yoluna çıktı. Birden aklına Ermeni Garısı geldi, ne olursa olsun onun evine kadar yürümeliydi, ondan sonrası Allah kerim. Ama o halde kilometrelerce yol nasıl yürünür? Daha şimdiden ayaklarının dermanı kesilmişti.” “Ermeni Garısı kapıyı açtı, kadını içeri aldı, hiçbir şey sormadan doğrudan gürgen odunlarının yandığı ocaklığın başına götürdü. Birkaç ay önce babasının talak-i salasiye ile evden kovduğu kadın hiç de şaşırmış görünmüyordu. Acaba ondan önce kara haber buraya ulaşmış mıydı? Nedeni henüz bilinmese de bu saatte yalnız başına karda kıyamette kadının kapıya düşmesi kovulduğuna işaretti. Kadınlar ümmi dahi olsa birbirlerinin yüzlerini tam isabetle okurlar.”
  • Hasan Ürel
    insan sesi mp3 - Türkçe
    16 Ayrım
    301 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Şebnem Dilek DİKMEN
    "12 Eylül herkese bir biçimde dokundu. Bence darbenin karabasanı kendisine değmiş herkes yazmalı yaşadıklarını. Kaybolanlar ile faili meçhullerin yakınları, hapis yatanlar, işten atılan 1402’likler, öğretmenler, gazeteciler, hatta o dönem mahkemelerinde görev yapan hâkimler, avukatlar, yargılananlar, herkes yazmalı ki gerçek tarihe katkı olsun. Kimse bunu küçümsememeli. Ben o dönemdeki tanıklığımız yazılmazsa, bu tarih içinde yer almazsa eksik kalır diye düşünüyorum." "Bu anıları bakın başıma neler geldi, ne tehlikeler yaşadım diye yazmadım. O günlerde insanların yaşadığı acıların karşısında benim yaşadıklarımın sözünü etmeye bile değmez. Ben sadece o günler daha iyi anlaşılsın, bu günlerle de kıyaslansın diye anlattım."