Yazara Gore Listeleme

  • İmmanuel Tolstoyevski
    insan sesi mp3 - Türkçe
    24 Ayrım
    272,50 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Ebru Latifoğlu
    Kötülük dolu bir dünyaya, fikriniz sorulmadan getirildiğiniz yetmiyormuş gibi, ne özgürlüğünüzden ne de gerçekliğinizden emin olabiliyorsunuz. “Merak etmeyin, yalnız değilsiniz…” demek isterdim ama belki de sizden başka herkes sahte. Varoluşumuzun bu netameli özetinde, nice zihni kurcalamış dört önemli mesele saklı: • Tarih öncesinden beri süregelen bunca kötülüğün ve acının bir anlamı var mı? • Hiçbirimiz burada olmayı seçmediysek, neden hâlâ çocuk yapmayı seçiyoruz? • Kanunlara göre işleyen bir evrende, gerçek bir seçim yapmamız mümkün mü? • Peki kanunlar nereden geliyor, “what is the Matrix ulan?” Bu soruların her çağda taze kalmalarının sebebi, bir yandan olabildiğince kişiselken (hayatım başka türlü olabilir miydi?) bir yandan da alabildiğine geniş ölçekli olmaları (özgürlüğün olmadığı bir dünyada adalet neye dayanır?). Mitolojiden nörolojiye, edebiyattan kuantum fiziğine kadar, herkes için uygun soru işaretlerimiz mevcut. Tabii “herkes” derken kendim çalıp kendim oynuyorum, yoksa siz de gerçek değilsiniz.
  • Immanuel Tolstoyevski
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,66 MB
    Eser Türü: Kitap
    Kitap kabaca 5 bölümden oluşuyor: İnsanın kendi zihni üstüne düşüncelerinin mitoloji, edebiyat ve bilimdeki izleri İletişim ve tartışmanın temelleri Safsata ilminin gelişimi Birbirini takip eden tam 100 safsatanın tek tek incelendiği ansiklopedi Belirsizlik ve komploculuk hakkında bir kapanış Amacım, safsata bilgisi yoluyla "memleketi kurtarmak" veya içinizdeki o maymundan bir übermensch yaratmak değil. Bu kitabın asıl amacı, zihnimizin fener ışığını kendisine çevirmek ve Delfi’deki Apollon Tapınağı’na 2500 sene önce kazınmış o meşhur öğüdü yerine getirmektir: "Taşa oturma!” “PS: Kendini de biraz tanı.” Arka Kapak Safsata bilgisi sizi neden daha mutsuz eder? Hangi safsataların Latincesi ortamlarda size puan kazandırır? Hepimiz ad hominem nedir öğrensek, Demokrasi Endeksi'nde 36 sıra atlayıp Papua Yeni Gine’ye yetişir miyiz? Neden bizden bir "Devlet", bir "Retorik", bir "Organon" çıkmamış? Yunan bu işlere 2300 sene önce başladıysa niye bugün Mars'ta sirtaki yapmıyor, yerçekimsiz ortamda tabak çanak kırmıyor? İnsanlık Mars kolonisinden bahsedecek kadar ilerlemişken, insan niye binlerce yıldır yerinde sayıyor? En son ne zaman bir tartışma sırasında, herkesin önünde, "bilmiyorum" diyebildiniz? Her şeyi bilen sonsuz uzunluktaki bir ansiklopedi, kaçıncı sayfada akıl yürütmeye başlar? Akıl yürütme, davranışlarınızın başlangıcı mıdır sonu mu? Zihninizin sürücü koltuğunda mısınız, yolcu koltuğunda mı, bagajda kilitli misiniz -metafordan çıkamıyorum yardım edin- yoksa yan şeritteki tıka basa dolu otobüsten mi olan biteni izliyorsunuz? Kendimizi akıllı sanıyoruz ama bizi sürekli batıla, ezbere, sloganlara, kutuplaşmaya, kalabalığın aptallaştırıcı huzuruna çeken bir yanımız var. Daha karşısındakiyle doğru düzgün konuşmasını öğrenemeden internet ile her yana bağlanmış, daha kendisini tanıyamadan uzayı keşfetmeye başlamış trajik yaratıklarız. Mantık, inanç, tartışma, özgür irade, evrimsel psikoloji, grup dinamikleri, retorik, öykücülük, aşk, şehvet, intikam… Reytingler için gereken ne varsa hepsini içeren bu geniş coğrafyaya safsata kapısından girmeyi deneyen ilk kişi ben değilim elbette. Aristo denen bir genç hepimizden evvel davranmış. Lakin bizim içeri girince yapacaklarımız biraz farklı.