Yazara Gore Listeleme

İmkansızı başararak kazandığı Oxford Üniversitesi’nde eğitim hayatını sürdüren Harry Clifton’ın destansı yaşamöyküsü 1919 yılında Bristol’ün arka sokaklarında başlar. Clifton, bir savaş kahramanı olarak öldüğünü zannettiği babasının, bu olaydan yirmi bir yıl sonra asıl ölüm nedenini öğrendiğinde, onun gerçek babası olmayabileceği gerçeğiyle de yüz yüze gelir. Bu ikilemin ruhunda yarattığı sarsıntıyla mücadele etmeye çalışırken de İkinci Dünya Savaşı patlak verir ve bu savaş onu hayatının kararını vermeye mecbur kılar: Ya öğrenimine devam edecek ya da Hitler Almanyası ile savaşacaktır. “Clifton Günlükleri” kırk yıldır en çok satan yazarlar listelerinden adı eksik olmayan usta kalem Jeffrey Archer’ın en güçlü eseridir. Yazar, iki büyük savaş arasında yaşanan korkunç olayları dile getirdiği Tek Şahit Zamandı’da sizi unutamayacağınız bir yolculuğa çıkaracak ve roman kahramanının içine düştüğü ikilemden daha büyük bir ikilemle karşı karşıya bırakacak.

Bu kitapta 12 kısa hikâye var. Bütün bu hikâyelerde, yazar Jeffrey Archer, başarılı romancılığının nedeni olan çarpıcı ve meraklı konuları, üstün bir beceriyle kurgulamış ve hınzır bir mizahiliği olan üslubuyla işlemiştir. Yazarın notuna göre, hikâyelerden sadece iki tanesi bütünüyle kurgu olup kalan on tanesi gerçek olaylardan alınmıştır. 1. Kusursuz Bir Cinayet: Büyük bir soğukkanlılıkla ve ayrıntılarıyla uzun uzun planlanan ve acımasızca işlenen şaşırtıcı bir cinayet. 2.Namuslu İgnatius: Hükumetteki yolsuzluk ve rüşvetle mücadele eden namuslu bakanın başına gelenler.. 3. Alakart: Oğlunun meslek seçimini yönlendirmek isteyen baba ve bunu istemeyen genç oğulun çekişmeleri. 4. Madalyon: İki erkeğin, çocukluktan beri süregelen ünvan ve madalyon peşindeki akıl dışı rekabeti.. 5. Biz Sadece Arkadaşız: İmkansız bir aşk, harikulade bir üslupla anlatılmış.. 6. Soygun: Türkiye'ye gelen biri zengin diğeri yoksul iki İngiliz turist çiftinin planladıkları ve gerçekleştirdikleri soygun.. 7. Albay Moore: Esir kampında bile insanlık değerlerini kaybetmemenin önemi... 8. Şah ve Mat: Kazanmak için her yol mübah mıdır? 9. Bay Barker'ın Şerefi:Birinin şerefi diğerinin rezilliği olabiliyor.. 10: Yanlış Anlama: Kıskançlıktan gözü dönen kocanın sonunda düştüğü durum. 11. Arkadaş Kıyağı: Biri hayatta başarılı, diğeri başarısız olmuş iki arkadaşın golf oyununda ortaya çıkan kavgaları. 12. Christina Rosenthal: Irkçılığa karşı filizlenen ve direnen bir aşk..

Farklı çevrelerden gelen dört İngiliz genci, farklı amaçlarla ama aynı sonuca ulaşmak yani başbakan olmak hayalleriyle, 1960 yılında, milletvekili seçilirler. Charles Seymour, ikiz kardeşinden birkaç dakika sonra dünyaya geldiği için Kont olan babasının ünvan, şato, büyük araziler ve Lordlar kamarası üyeliği gibi ayrıcalıklarının mirasçısı olamadığı için çocukluğu ve gençliği boyunca çektiği kıskançlık ve haksızlığa uğramış olma duygusundan, Oxford'da okurken Churchill'in verdiği konferansın etkisiyle, siyasete atılıp başbakan olma hırsı ve azmi ile kurtulur. Ailesinin pay sahibi olduğu bankada yönetim kurulu üyesi iken Muhafazakar Partiden rahatça milletvekili seçilir. Simon Kerslake, Londralı orta halli bir ailenin tek çocuğu olarak ısrarlı çabalarıyla zorlukları yenerek Oxford'da okumuş, yine zorlu mücadelelerle BBC de program yapımcısı olmayı başarırken, Muhafazakar Partinin en alt kademelerinden yukarılara doğru yıllarca çalışmasının sonunda, yine zorlu bir aday olma ve seçilme sürecinden sonra milletvekili olmuştur. Andrew Fraser, İskoçya' da, neredeyse siyasetin içinde doğmuştur. Babasının Muhafazakar Partide, Edinburgh belediye başkanlığına kadar yükselen siyasi hayatının bütün aşamalarını o da birebir yaşamıştır. Üniversitede Siyasal Bilgilerde Muhafazakar parti üzerine doktora yapar ama sonunda babasının ve herkesin beklediği ve umduğunun aksine İşçi Partisinden aday olup babasının partisinin adayını yenip milletvekili seçilir. Raymond Gould, Leeds'de bir işçi mahallesinde kasap dükkanının üstündeki tek odada, bir savaş dulu olan büyükannesi tarafından büyütülür. Yoksulluklar içinde çalışıp hukuktan mezun olur ve Londrada avukat olarak çalışırken daha ilkokulda iken yazdığı bir ödevde belirttiği gibi başbakan olmak istediği için İşçi Partisinden milletvekili seçilir. İşte romanda, bu dört kişinin iktidar veya muhalefette, Mecliste ve meclis dışında, birbirleriyle ve diğer rakipleriyle yaptıkları mücadeleleri, kazandıkları mevkileri, ünvanları ve gerçekleştirdikleri yönetme gücü, İngiliz demokrasisinin harikulade işleyişi içinde anlatılıyor. Politik başarılar, yönetme gücünü ve topluma, insana yararlı olma fırsatını elde etme dışında, kişisel dünyalarında farklı kayıplar ve acılar yaşayan bu dört milletvekili 30 yılın sonunda olgunlaşıp eşit durumda liderler haline geldiklerinde içlerinden sadece birisi, ama acaba hangisi başbakan olabilecektir?..

Bazı insanlar çılgınca hayallerin peşinden gider ve bunları gerçekleştirerek isimlerini tarihe yazdırmayı düşler. Ancak tarih, sayfalarına yazacağı zaferler için kanıtlara ihtiyaç duyar. Kanıt yoksa zafer de yoktur... Zafer Yolu böyle bir adamın, Everest'i fethedip fethetmediği hâlâ tartışılan George Mallory'nin öyküsüdür. Bu olağanüstü romanı okuduğunuzda, onun adının bu efsane listeye eklenip eklenmeyeceğine karar vereceksiniz. Eğer eklenecekse, listeden başka bir isim silinecek