Yazara Gore Listeleme

  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    174,06 KB
    Eser Türü: Kitap
    Kur'ân-ı Kerîm'in evrenselliğini düşündüğümüzde anlıyoruz ki, bizlere verilen örnekler/kıssalar sadece yaşandıkları coğrafya/tarih ile ilgili/sınırlı değillerdir. Bunlar sahne değişse de her zaman diliminde karşımıza çıkan/çıkacak değişmez gerçeklerdir. Bu olaylardan ders alırız veya almayız; fakat şunu iyi bilelim ki her gün güneşin doğuşu ile batışı arasında Sâlih'in Şehirleri'nde Şehrin Sâlihleri ile karşı karşıya gelmekte ve yaptığımız tercihler, seçtiğimiz yollar, takındığımız tavırlar bir imtihan olarak sevap ve günah hânemize işlenmektedir. Sâlih kelimesi anlam olarak gurur, kibir ve riyâdan uzak, hem All?h'a hem de insânlara karşı davranışlarında, alçakgönüllü, samimi, içten, yararlı, yumuşak, ihlâslı insân demektir. Böyle bir insân ise Kur'ân'ın ön plana çıkardığı ve All?h'ın övgüyle yücelttiği bir şahsiyettir. Sâlihlerden olmak veya Sâlih bir çocuğa sahip olmak peygamberlerin de değişmez duâlarındandır. Böyle bir insân olmanın tek yolu da Kur'ân'ın üzerinde ısrarla durduğu gibi "sâlih amel"den geçmektedir. Hz. Sâlih'in kıssasını temel alan bu kitap, Sâlih'in Şehirleri'nden hareketle Şehirlerin Sâlihleri'ne dikkat çekmekte ve çağımızın şehirlerinin Sâlih'in Şehirleri'nin trajik sonuna dönüşmemesi yolunda bir katkı sağlamayı hedeflemektedir. Zira ıssız, mutsuz, hüzünlü, günahkâr, terk edilmiş, masumiyetini yitirmiş şehirlerin yeniden "Medîne-i Fâzıla" olabilmesi Sâlihlerin sayısının artmasıyla doğru orantılıdır.
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    280,81 KB
    Eser Türü: Kitap
    Herkesin Son Saati Farklıdır Zaman, insanın yaşamla kurduğu bağın en sırlı boyutlarından birisidir. Zaman, Allah için değil, yaratılmış varlıklar için geçerli bir kavramdır ve insan için zamanın gerçekliği yalnızca içinde bulunduğu vakte aittir. Allah mekândan olduğu gibi zamandan da aşkındır ve Hakk'ın sonsuz zamandaki gerçekliği varlığın şimdiki ânında gizlidir. İnsan Hakk ile ancak sahip olduğu an'da irtibat kurabilir. İrfânî dille hakikat zamanın ilmini bilmektir. İnsana düşen geçmiş ve gelecek ile ilgilenmek değil ân'ı değerlendirmektir. Zamanın sırrı ve varoluşun coşkusu an'da saklıdır. Yaklaşan "son saat" genel olarak kaçınılmaz ve mutlak gerçekleşecek olan Kıyâmet olgusuna işaret etmekle birlikte, Özelde her insanın kendi ömür saati anlamına da gelmektedir. Hepimiz birer kum saati gibi sayısını ve ne zaman biteceğini bilmediğimiz kum tanelerini üst hazneden alt hazneye düşürmekle meşgulüz. Son tanenin düşüşü ile son saatimiz bitecek ve bu aynı zamanda ferdî kıyâmetimizin de başlangıcı olacaktır. İşte Son Saat Yaklaştı adlı çalışmamız, son tane tükenmeden ve "Yazık şu geçen ömre, yazık!" demeden önce insanı ân'ı idrak etmeye ve yaşamaya çağıran Kur'ânî bir davettir. Gün akşam olmadan ve bir dost bulamadan ömrünü geçirenleri hakîkî dostla buluşturmanın bir gayretidir. Mekanik saatten kozmik saate geçme arzusu taşıyanlara bir ışık/nefes olması duâsıyla.
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    240,14 KB
    Eser Türü: Kitap
    Sen, Allah'ın yarattığı Nûrsun. Sen, insanların yaratılışta ilki, peygamber olarak gönderilişte ise sonuncususun. Sen adâletlisin, tevâzu sahibisin, edeb öğretensin. Sen, bütün mü'minlere dünya ve âhiret işlerinde kendilerinden daha yakınsın. Sen, mahşer gününde cennete ilk girecek olansın. Sen, Allah'ı en iyi bilen ve O'ndan en çok korkansın. Bu yüzden çok az gülen ve çok ağlayansın. Sen, Allah'a şükreden bir kulsun. Sen, kendin için kimseyi kıyâma kaldırmayan, kıyâmın yalnız ve yalnız Allah için yapıldığını öğretensin. Sen hem gökte hem de yerde emîn olansın. Sen, senin ağzından yalan uydurulmasına aslâ izin vermeyensin. Sen, kelebekler gibi ateşe atılan bizleri kuşaklarımızdan tutup çekensin. Sen, hanîflik ve kolaylık peygamberisin. Sen, Mekke'de taşların, ağaçların selâm verdiği ve çobanlık yapan bir kişisin. Sen, mahşerde bütün peygamberler içerisinde ümmeti en kalabalık olansın. Sen, bütün insanlığa gönderilensin. Sen, lânetçi değil, dâvetçisin. Sen, Hz. İbrâhim'in duâsına cevap ve Hz. Îsâ'nın verdiği müjdesin. Sen, cennete yaklaştıracak her şeyi emretmiş, cehennemden uzaklaştıracak her şeyi yasaklamış birisin. Sen, Kevser Havuzu'nun sahibisin. Sen, ana-babadan ve çocuklardan daha sevgili olansın. Sen, sana bir kere salât ve selâm edene Allah'ın bu yüzden on kez salât ve selâm ettiği insansın. Seni sevmek, îmanda kemâldir ve tek başına kurtuluş vesilesidir. Sen, yetime sahip çıkan, yoksulu doyuransın. Sen, sözünde duransın. Sen, kıyâmet gününde ödülü en büyük olansın. Sen, Kur'ân'ı getirensin ve ahlâkî güzellikleri tamamlayansın. Sen, ayrılığına/hasretine tahammül edilemeyensin. Sen, övülmekte âciz kalınansın. Sen, Mi'râc'a dâvet edilen, adı Allah ile birlikte yazılansın. Sen, Allah aşkının hem başı ve hem de sonusun. Sen, tüm soruların cevabısın ve yaşanmadan çözülmeyen sırsın. Sen, Kâinatın Efendisi, Allah'ın elçisi ve Son Sevgilisin. Sen, çığlık gibi hür, sükût gibi münzevîsin. “Cihân aşktan, aşk ise senin sînenden zuhûr etmiştir Yâ Resûlallâh sallallahu aleyke ve sellem!
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    198,19 KB
    Eser Türü: Kitap
    İnsana mânevî yönden ulaşabilen, onu kucaklayan, sarıp sarmalayan, gönlüne seslenen, kısaca hakikate tercüman olabilen yeni bir din diline ihtiyacımız olduğu muhakkaktır. Bu dil ırk/iklim/renk/sınır gözetmeden tüm insanlığı kuşatacak evrensel bir karakterde/çizgide olmalıdır. Allah, âlemlerin Rabbi'dir; son resûlünü de âlemlere rahmet olarak göndermiştir. O zaman bu son çağrının/vahyin dili de âlemleri hesaba katan bir yöntem/metodoloji izlemelidir. İdeal bir dünya, yalnız ve yalnız çok yüksek boyutları olan ve insanlığın özgür iradesiyle severek izleyeceği evrensel bir din dili sayesinde kurulabilir. Bu evrensel yeni din dili; Tek Allah, Tek Din, Tek Kitap metodolojisi üzerine kurulmalıdır. Kur'ân'ın insanlığa ilk çağrısı "ortak bir kelime'de buluşmaktır. Bu çağrının açılımı; şirke bulaşmadan Tek olan Allah'a imandır yani tevhiddir. Tevhid, aynı hakikatin bütün zamanlarda bütün oluşlara hâkimiyetidir. İkinci sırada, yeryüzünde görünen sosyolojik bir gerçeklik/çeşitlilik olsa da dinler değil; Tek din çağrısı yer almalıdır. Tek din, tek olan Allah'a teslim olmak anlamında İslâm'dır. İslâm'ın hiçbir emir ve yasağı, bütün insanlık muhatap alınmadan dile getirilmemiştir. Yeni din dilinin sonuncu çağrısı ise; Tek Kitap/Vahy üzerinden olmalıdır. Bu anlamda elimizde bulunan tek kaynak Kur'ân'dır. Anlaşılıyor ki; ancak bu dilin sahipleri, insanın gönlüne, onu hayatın kaynağı ile buluşturacak bir yürüyüş aşkı ve aydınlık/nûr akıtabilirler. Çünkü onlar; açık yürekli, doğru sözlü, samimi, ileri görüşlü olup şekli/kaprisi/peşin hükmü/kini aşarak evrensel bir kişilik hâline gelmişlerdir. İşte elinizdeki kitap, bu yeni din diline dikkat çekme endişesi adına atılmış küçük bir adım denemesidir. İnanıyoruz ki; samimi, yetenekli ve donanımlı okuyucularımız, bu küçük adımı çok daha ileri noktalara taşıyacaklardır.
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    291,57 KB
    Eser Türü: Kitap
    Her Peygamber Bir Mimardır Gökyüzünü/yeryüzünü kısaca evreni/âlemi ve insanı planlayan/yaratan bir kudretin mutlaka insan yaşamına ilişkin bir mimarî yaklaşımı / âyeti / işareti olmalıydı. Eğer insan, Allah ile arasında dikey bağı kurmamışsa, yatayda gerçekleştireceği mimarî de anlamlı olmayacak; insanın ruhunu rahatlatacak yerde nefsini azdıracak / büyütecek bir yapılaşmanın izlerini taşıyacaktı. Bu nedenle yeryüzünü "yar yüzüne" çevirmeye önce insanı yeniden inşâ etmekle başlamalı ve onu ilâhî vahyin mimarîsinde yeniden düzenlemelidir. Tevhîd'den beslenen bir mimarî ancak insanı varlıkla bütünleştirebilir ve yeryüzünü her karesinden ilâhî yakınlığın sağlandığı bir mescid hâline getirebilir. Böyle bir mimarîye "Mistik Mimari" adını veriyoruz ve bu mimarînin Allah tarafından seçilmiş öncülerini de "Her Peygamber Bir Mimardır" tanımıyla anıyoruz. Bu demektir ki; Hz. Âdem'den Hz. Peygamber'e kadar gelen tüm peygamberler insanın mimarîsinde rol almış, insanın ve yaşamın tekâmülüne paralel bir şekilde bu mistik mimarîye katkı sağlamışlardır. Bu çalışmamızda önce Kur'ân'da yaratılış gerçeğinin farklı aşamalarına karşılık gelen kavramları inceledik ve evrenin ve insanın yaratılışından bahseden âyetleri yorumlamaya çalıştık. Sonra da yine Kur'ân'da adı geçen bu mistik mimarînin uygulayıcılarını geliş/gönderiliş sırasıyla ele aldık ve onları kendi toplumlarına yaptıkları katkılarıyla, farklı mimarî özellikleriyle tanıtmaya çalıştık. Böylelikle kısa da olsa "mistik mimarî" adı altında farklı bir bakış açısıyla oluşan peygamberler tarihini de ortaya çıkarmış olduk. Umarım bu çalışma Kur'ân'ın mimarî yaklaşımı ile ilgili çok daha geniş yazımlara bir küçük basamak olur.
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    156,75 KB
    Eser Türü: Kitap
    Gece, âşıkların elbisesidir. "Sizin için geceyi bir örtü kıldım” demiştir geceyi var eden. Gece, bir sükûn ortamıdır; oluşun ve erişin mayalandığı. Gece, tefekkürün mânâya kanat açtığı bir rûhânî sofradır. Bir âyettir gece, okumasını bilene; sessizliğinde kalbinin atışlarını zikrin nefesiyle tutuşturana. Gece, fecrin doğuşuna bir hazırlıktır. Bu nedenle yemin edilmiştir "on gece❞ye. "On gece'yi bürüyenlere, bu gecelerde yürüyenlere/yükselenlere sonunda âriflik bahşedilmiştir. Bayramı görenler/yaşayanlar, gecenin mahremidirler. Gece, gaybın anahtarıdır. Gecenin halveti tıpkı bir deryadır. Bu deryanın gavvâsları, el değmemiş nice inci ve mercan çıkartırlar bu sahilsiz ummandan. Gece Leyla'dır; Mecnûn'lara yol açan. Leyl'i, Leylâ yapan, sevgili kılan, peşinden koşturan, aklı çelen dalga dalga siyah zülüfleridir. Gece, âşıkların Kâbe'sidir. Burada kılınan bir namaz, bin namaza/aya bedeldir. Gece, vuslat sarayıdır, birlik mekânıdır. Öyleyse geceleri uykuyla kısaltma! Bil ki; büyük oluşların rüyâları, geceleri uyanık durmasını bilenlerin dünyalarına doğar. Siyah zülfünün aşığıyım ey nazlı gece! Bir râyihanı duyabilmek için sürekli kıyamdayım ey gece! Elif'ten vav'a, vav'dan nûn'a şekilden şekildeyim. Duracağımı/durulacağımı sanma ey gece! Hangi ırmak ummana varmadan durulmuş, hangi pervâne ateşe düşmeden rahat bulmuş? Siyah duvağını kaldırmadan, cemâlini göstermeden, "Kabe Kavseyn" kaşlarına elimi sürmeden feryadımı/niyâzımı keseceğimi sanma! Gündüzün esaretinden sükûnunun/siyahlığının özgürlüğüne sığınmışım ey gece! Ya al kollarına sustur beni, ya da sessizliğini 978-975-2477-83-4 sonuna kadar aç!
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    182,61 KB
    Eser Türü: Kitap
    Nasıl ki ramazan geldiğinde insanların çoğu yemek/pide/tatlı üzerinde yoğunlaşıp, bu ayın/orucun mânevî ve rûhânî yönünün içini boşaltmışlarsa; tıpkı bunun gibi Kurban Bayramı'nda da kurban kesmek ete/kemiğe/deriye indirgenerek aslî amacından uzaklaştırılmış, çok az kimse kurbanın Kurbiyet yani Allah'a yaklaşmak ile olan bağı üzerinde durmuştur. Kurban üzerine anlatılanlar ise Hz. İbrâhim ile oğlu arasındaki olayların tekrarından öteye geçememiş, Kur'ân'ın bu önemli âyetlerinden çıkarılması gereken gerçek mesaj insanlara tam anlamıyla yansıtılamamıştır. Bu noktada yeni bir dil ve yaklaşım geliştirmek artık zorunlu bir ihtiyaca dönüşmüştür. Dolayısıyla, Allah ile insan arasındaki Kurbiyet'in, O'na yakîn olma durumunun mânevî derinliğini idrâk etme noktasında bir farkındalık oluşturmak gerekmektedir. Şu bir gerçektir ki; bütün ibadetlerin özü/amacı Allah'a yakınlık sağlamak ve O'nun hakkında mârifet elde etmektir. Bu özü/rûhu yakalayamayan her ibadetin, tahkikten uzak taklid seviyesinde kalması kaçınılmazdır. Mevcut din algımızda Allah'ın rızâsını/yakınlığını kazanmanın, ancak O'nu mutlu etmekle gerçekleşeceğini zannediyoruz. Halbuki Allah'ın bizim bu davranışlarımızın hiç birine ihtiyacı yoktur; O'nu asıl mutlu eden ve bizi kendisine yaklaştıran şey, bizim O'nun irâdesi doğrultusunda kendi cinslerimize karşı takındığımız tavır ve tutumlarımızdır. İnsana hizmet etmeyen, insanı merkeze almayan ve insanı mutlu etmeyen hiçbir davranış Allah'ı da mutlu etmez. Kurban'ı anlamak ve kurbandan Kurbiyete ulaşabilmek niyetiyle oluşturulan kitabımızın, bu noktada okuyuculara farklı kapılar/boyutlar/ düşünceler açmasını Allah'tan diliyorum.
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    156,04 KB
    Eser Türü: Kitap
    Âlemin/evrenin/tekâmülün düzeni zıtlıkların varlığı üzerine kurulmuştur ve tevhid ile şirk de bu düzenin temel iki değişmezidir. Varlık ve oluşun yaratıcı prensibine ters düşmek anlamına gelen şirk, insanı desteksiz, yolsuz ve yönsüz bırakır. Böylece Allah ile bağı kopan insanın varlıkla kaynaşması, oluşun ahengiyle buluşması imkânsızlaşır. Zira şirk, Allah’a özgü nitelikleri/sıfatları yaratılmışlara vererek oluşun yolunu tıkamakta ve varoluş zevkini zedelemektedir. Tevhidin esası olan illallah, önce lâ ilâhe ile şirk unsurlarının reddini gerekli kılar. Bütün peygamberlerin hedefi, şirki insan hayatından kovmak olmuştur. Kur’ân ve Hz. Peygamber’in, insan hayatından söküp atmaya çalıştıkları en büyük günah şirktir. Hz. Musa varsa Firavun, Hz. İbrahim varsa Nemrud ve Hz. Muhammed varsa Ebû Cehil de olacaktır. Bu nedenle tevhidin temsilcisi olan peygamberler kadar şirkin temsilcilerini de tanımak önemlidir. Çünkü isimleri ve yöntemleri değişse de şirk odakları her çağda faaliyetlerini kesintisiz sürdürmektedirler.
  • Necmettin Şahinler
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    133,64 KB
    Eser Türü: Kitap
    İnsanın, özünü/hakîkatini/bâtınını/gaybını oluşturan Rûh’undan zâhire/şehâdete/görünene/bedenine çıkardığı her bilgi/idrâk/tecellî onun varlığını/dağını Tûr’a dönüştürmektedir. Varlığını Tûr’a dönüştüren ve kendi sinesinden hakîkati sıfata/kelâma dökerek duyuran bir insan artık Rûh’a inkılâp etmiştir. Böylece o, içindeki ezelî hakîkati/bilgiyi/vahyi çevresiyle paylaşan yürüyen/konuşan/yansıtan bir dağa/Tûr’a dönüşmüş olur. Varlığını Tûr’a dönüştürenler yani kendi içlerindeki ilâhî hakîkati/kelâmı/vahyi zâhire çıkaranlar ve bu ilmi dilleriyle/halleriyle yayanlar hem kendi kalplerini Beyt-i Ma’mûr konumuna getirirler ve hem de hizmetleriyle/gayretleriyle çevrelerindeki insanların kalplerini vahiyle/Kur’ân’la inşâ/îmar/ihya ederler. Rablerinin rahmetiyle varlıklarını Tûr’a dönüştürenler kendi zamanlarının en büyük nimetidirler. Onlar tüm insanlığa yürüyen, konuşan kelâm/öğüt kesilmişlerdir. Çıkar nalınlarını, özgür ol bağlarından, Kelâm’ı almak için, Tûr Dağı’nın sağından… İnsan böyle yücelir, bırakınca Asâ’yı, Varlığı Tûr’a döner, hissedince Beyzâ’yı… Hakîkat sinendedir, anlamadın mı daha? Âlem-i Kübrâ sensin, sözün indiği vahâ… Öyleyse bir gayret et, çare ara huzura, Çağın Hızır’ına sor, nasıl dönüşsem Tûr’a… Elinizdeki kitap; Tûr’un hakîkatini ve Tûr’a dönüşmek için nasıl bir yol/yöntem takip edilmesi gerektiğini bize anlatan Tûr sûresinin irfânî bir bakışla yorumudur.
  • Necmettin Şahinler
    metin
    1 Ayrım
    164,42 KB
    Eser Türü: Kitap
    Tarih boyunca insanlar, kendilerini ve çevrelerini değiştirecek/dönüştürecek "tasarruf edici" bir gücün/kudretin ellerinde olmasını çok arzu etmişlerdir. Kendisine dokunanı altın'a dönüştürdüğüne inanılan "Filozof Taşı" yani "Kibrît-i Ahmer" adlı efsânevî madde/taş bunlardan biridir. "Mühr-i Süleymân" yani Hz. Süleymân'ın parmağında taşıdığı yüzüğü de böyledir. "Kibrît-i Ahmer" ve "Mühr-i Süleymân"ın yanında bir başka aranan güç de "İsm-i Âzam"dır. Hz. Peygamber "İsm-i Âzam, Allah'ın isimlerinden birisidir ve bu isimle yapılan duâlar mutlak kabul edilir" buyurmuştur. Düşünüldüğünde "Kibrît-i Ahmer" de, "Mühr-i Süleymân" da, "İsm-i Âzam" da birbirleriyle örtüşen kavramlardır; üçünün de ortak noktası insanın var olanı değiştirme ve dönüştürme gücünü/kudretini/irâdesini elinde tutma, kontrol etme isteği veya tutkusudur. Aslında Allah'a nisbet edildiğinde Allah'ın bütün isimleri -aralarında bir fark gözetmeksizin- büyüktür. Bütün isimler, Allah'ın farklı bir vechesinin/fiilinin tecellîsidir ve hepsi tek bir hakîkate işaret etmektedir. Âlem, Allah'ın isimlerinin birer tecellîsinden meydana gelmiştir ve tüm bu isimler varlığın varoluşunun temelidir. Bütün isimlerin toplamı ise sadece insanın içinde potansiyel olarak vardır ve bu anlamda insan yeryüzünde Allah'ı gösteren en güzel/kemâl aynadır. Allah'ın en güzel/yüce/büyük ismi genelde insan, özelde ise Hz. Peygamber'dir. "En Büyük İsim" adlı bu çalışmanın "İsm-i Âzam"ı arayanlara hikmetli kapılar açmasını tüm isimlerin tek müsemmâsı olan Allah'tan niyâz ediyorum. Oldu Rûh'um ilm-i simyânla muammer, Kıldın fakiri Yâ Hayy, "Kibrit-i Ahmer. Ganiyy-i Muhtefî

Sayfalar