Yazara Gore Listeleme

  • Senai Demirci
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    185,94 KB
    Eser Türü: Kitap
    Sen, ey diliyle kardeşini yaralayan kardeş... Sözüyle kardeşinin yakasına bir daha hiç çıkaramayacağı en yapışkan, en kirli etiketi takan gafil ey... Bilmez misin ki, kıymetini kardeşlerinin bilmediği bir kardeş, güzeller güzeli Yusuf da olsa, ucuza satılmıştır artık. Bilmez misin ki, onuru ayaklar altına alınmış bir kardeş, rüyaların sultanı Yusuf da olsa köle pazarına sürülmüştür. Gıyabında kötülüğünü andın ya kardeşinin; bilki, artık baba ocağından sürdün onu. Yakub gibi eseflere boğdun ona emek vereni. İşitmeyişini fırsat bilerek ayıbını açık ettin ya kardeşinin, bil ki, ana kucağından düşürdün onu. Anası bile pak edemez artık kirlerini. Bir daha bilemeyeceğini bile bile. günahıyla andın ya kardeşini, sığınacağı köşelerin hepsinden kovdun onu. Tesellilerin hiçbiri yetmez hüznüne artık. Azıcık da olsa savunma hakkı tanımadan suçladın ya kardeşini, örtüneceği örtülerin hepsini çektin üzerinden. Çıplak kalmıştır artık soğuk bakışların ayazında... Farkındasındır artık, dilin ve dudağın Yûsuf’un kardeşlerinin eylemine özenmiş. Gıybetini ettiğin kardeşini gözlerden ırağa atıyorsun, gönüllerden uzağa itiyorsun. Haydi, kuyudan çıkar kardeşini... Susmayı dene. Olmaz mı?
  • Senai Demirci
    metin - Türkçe
    14 Ayrım
    179,63 MB
    Eser Türü: Kitap
    Sen, ey diliyle kardeşini yaralayan kardeş... Sözüyle kardeşinin yakasına bir daha hiç çıkaramayacağı en yapışkan, en kirli etiketi takan gafil ey... Bilmez misin ki, kıymetini kardeşlerinin bilmediği bir kardeş, güzeller güzeli Yusuf da olsa, ucuza satılmıştır artık. Bilmez misin ki, onuru ayaklar altına alınmış bir kardeş, rüyaların sultanı Yusuf da olsa köle pazarına sürülmüştür. Gıyabında kötülüğünü andın ya kardeşinin; bilki, artık baba ocağından sürdün onu. Yakub gibi eseflere boğdun ona emek vereni. İşitmeyişini fırsat bilerek ayıbını açık ettin ya kardeşinin, bil ki, ana kucağından düşürdün onu. Anası bile pak edemez artık kirlerini. Bir daha bilemeyeceğini bile bile. günahıyla andın ya kardeşini, sığınacağı köşelerin hepsinden kovdun onu. Tesellilerin hiçbiri yetmez hüznüne artık. Azıcık da olsa savunma hakkı tanımadan suçladın ya kardeşini, örtüneceği örtülerin hepsini çektin üzerinden. Çıplak kalmıştır artık soğuk bakışların ayazında... Farkındasındır artık, dilin ve dudağın Yûsuf’un kardeşlerinin eylemine özenmiş. Gıybetini ettiğin kardeşini gözlerden ırağa atıyorsun, gönüllerden uzağa itiyorsun. Haydi, kuyudan çıkar kardeşini... Susmayı dene. Olmaz mı?
  • Senai Demirci
    insan sesi mp3 - Türkçe
    9 Ayrım
    402,17 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nurhayat Atalı
    "Risale-i Nur, bir insan teki olarak, var oluşumuzdaki derin çelişkileri uyandırıyor, üzerine kül bastığımız temel acılarımızı tazeliyor. Her birimizi 'doğuştan Müslüman' kabul eden tarafgirlik kalıplarını hiç ciddiye almadan, 'elimizde hazır bulduğumuz' imanımızı dayanak yapmadan, sıfır noktasından hareketle, tüm insanları aynı kumaştan dokunmuş bilerek konuşuyor. Bizi tam da düştüğümüz yerden kaldırıyor. Risale-i Nur, kalbimizi yeniden yazıyor.
  • Senai Demirci
    insan sesi mp3
    10 Ayrım
    770,84 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Kübra Altuntaş
    Usta kalem Senai Demirci, olgunluk dönemi eserleriyle Muhit Kitap’taki yerini aldı. Demirci’nin yayınlanan ilk kitabı Küçük Sevdalar Koleksiyonu ismini taşıyor. Kitap, insanın parçadan bütüne olan yolculuğunu anlatıyor. Eski resimlerin yüzünde derin bir yara izi görüyorum. Orada gördüklerimin çoktan geçip gittiğini biliyorum çünkü. O çocuk çoktan ihtiyarladı. Oradaki anne göçeli çok oldu. Ben bir arka kapak yazısıyım. Arkasında durduğum kitaba dair bir şeyler fısıldamak için buradayım. “Dur, bi’ dakika, beni rafa geri gönderme! Avucunda kalayım, gözüne gireyim, sesin olayım, harflerim çarpsın kulağına, düşüncelerinde okunayım, sayfalarım hışırdasın artık, adım heyecanla söylensin odalarda…” demek üzereyim sana. Arka kapak yazısı olmak ayrıcalıktır. Çünkü yazarımız biz arka kapak yazılarını daha bir keyifle yazar. Çünkü bitmiştir kitabı. Romanındaki karakterleri yerli yerine oturtmuş, her birine kendi dertlerinden birini yüklemiş, biraz hafiflemiştir. Şiirinin sancısını yeterince çekmiş, heyecanlarını sözcüklerin avuçlarına beyaz kelebekler gibi bırakmıştır. Evet, hâlâ benimleysen, ben bir arka kapak yazısıyım. Yazarımın en keyifli yazısı. “Kelimelerin ardı sıra kelebeklerin ardınca koştuğum gibi koştum” diyen bir yazar benimkisi. Şimdi beni yazarken fark etti ki, bu kitabın içinde bir “arka kapak yazısı” başlığı yok. Arka kapak yazıları da yazarımızın “küçük sevdalar”ından biridir. “Koleksiyon”da yerimi alamadım ama burada, arka kapakta yer bulabildim kendime. Yazarımı yormak istemedim. “Zahmet etme!” dedim, “yerimden memnunum.” Peki sen memnun musun arka kapak yazısı olduğunu itiraf eden bir arka kapak yazısının karşısında olmaktan? (Tanıtım Bülteninden)
  • Senai Demirci
    insan sesi mp3 - Türkçe
    13 Ayrım
    839,69 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Ruken Sayan
    Hayır, ümit kesmedi Allah senden. Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana... Yanımdaki koltuğa oturur oturmaz yazmaya başladı. Yol boyunca başını kâğıttan kaldırmadı. Altıncı kâğıdı da önlü arkalı doldurdu ve nihayet durdu. Merakımı gidermek zorundaydım. Hafif yüzüne doğru dönüp “Epeydir kalemle mektup yazıldığını görmemiştim” dedim. Tebessüm etti. “Cezaevine yazıyorum!” dedi. “Eşim üç yıldır içeride…” “Allah kavuştursun!” demekle yetindim. “Eşime her gün mektup yazıyorum” diye ekledi. İnanamadım ama şüphe etmemin de anlamı yoktu. “Bir de şey…” diye devam etti, “bu sabah mektubum; bir de akşam yazacağım.” Samimi bir aşktan şüphe etmenin mahcubiyetiyle yol boyu tek satırına odaklandığım Kur’ân’a döndüm. Uçağın alçalışa geçtiğini anons etti kaptan. Tanıştık; adı Yelda imiş. Gaziantep Havalimanı’na indik. Kapıların açılmasını beklerken sordum: “Sizi yormuyor mu, her gün her gün…” “Asla…” diye diklendi, “bunu en çok ben istiyorum, korkuma iyi geliyor.” “Korku?” “Eşimin benim ondan ümit kestiğimi sanmasından korkuyorum.” Kapı açıldı. Kur’ân’ı çantama koymak üzereydim ki, ben de elimde bir mektup tuttuğumu fark ettim. Kalkmak üzere olan Yelda Hanımı durdurdum. “Az önce söylediğinizi bir daha söyler misiniz?” dedim. Tekrarladı: “Benim en büyük korkum eşimin benim ondan ümit kestiğimi sanması, yoksa o oradan çıkma ümidini kaybeder.” Elimdeki kalın 'mektub'u gösterdim ona. “Bugün bu mektubun bana niye yazıldığını anladım sayenizde…” dedim. “Nasıl yani?” diye bakan gözlerini görebiliyordum. “Dünyanın dert duvarları arasında ezilmiş, ağır günahların parmaklıkları ardında rehin alınmış bana bu mektubu gönderenin niyeti de aynı olmalı. “Benim en büyük endişem, benim senden ümit kestiğimi sanman…” Hayır, ümit kesmedi Allah senden. Ardın sıra bunca dil döküşünden anlasana…
  • Senai Demirci
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    278,21 KB
    Eser Türü: Kitap
    Risâle-i Nûr, bir insan teki olarak, var oluşumuzdaki derin çelişkileri uyandırıyor, üzerine kül bastığımız temel acılarımızı tazeliyor. Herbirimizi 'doğuştan Müslüman' kabul eden tarafgirlik kalıplarını hiç ciddiye almadan, 'elimizde hazır bulduğumuz' imanımızı dayanak yapmadan, sıfır noktasından hareketle, tüm insanları aynı kumaştan dokunmuş bilerek konuşuyor. Bizi tam da düştüğümüz yerden kaldırıyor. Risâle-i Nûr, kalbimizi yeniden yazıyor.
  • Senai Demirci
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    457,94 KB
    Eser Türü: Kitap
    “Dua sözün sözden öte konuşmasıdır. Dua sözün kıblesi, kalbin haccıdır. Dua sözün miracıdır.” “Dua kulluğun sırrıdır” hakikatinden yola çıkarak derlediği müthiş yakarış ve sığınmaları, duaya dönüştürdüğü yaşam kesitlerini ve dua tefekkürlerini paylaşıyor okuru ile..
  • senai Demirci
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    340,00 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Senai Demirci
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    515,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    Kitabın yeni baskısı "İnsan Güzeldir" ismiyle yayımlanmaktadır. Tıpkı dibinde inciler saklayan dipsiz bir deniz gibidir yüzümüz. Ruhumuzun derinliklerinden kopup gelen her sır, yüreğimizin köşelerinden sızıp gelen her duygu hemen yüzümüzün detaylarına taşınır. Sonra ellerimiz. İncecik parmaklarla dünyanın yükünü kavrayan ellerimiz. Eşyayı bize yakınlaştırmaya ve yakıştırmaya ayarlı parmaklarımız. İnce belli bir bardağı zarif parmak hareketleriyle kavrarken, hiç farkında olmadan hem estetik gerekleri hem de işlevsel zorunlulukları yerine getiririz. Ve hayatımızın beş köşesi... Yani duyu organlarımız... Yüzümüzün aşina coğrafyasında doğup yükselen iki kara güneş gibidir, bir çift göz. Sadece ışığı algılamakla kalmaz, ruhumuzun ışığını da yüzümüze düşürür gözlerimiz. Alabildiğine şeffaf ve belli belirsiz ama etkisi itibariyle somut ve aşikâr olan envai çeşit kokuyu ruhumuza taşıyan burnumuz. Bizleri hayatın en temel özüyle, sesle yani sözle, anlamla tanıştıran kulaklarımız. Cenneti ellerimizin altında hissettiren dokunma duyumuz. Yediğimizin, içtiğimizin karşı konulmaz lezzetini hissettiren tat alma duyumuz. Aslında insan ve yaradılmış olan her şey, kâinatın şiirine bir dize yazar. Bütün dizelerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan anlam, müthiş bir ahenkle bizleri kendisine katılmaya çağırır. Şimdi, varlığın şiirine katılma zamanı..
  • Senai Demirci
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    510,94 KB
    Eser Türü: Kitap
    "Adını 'ölü' koydular sessizce. Doktorların ağzından çiğnenmiş sakız gibi çıkıveren o hece yüzünde patladı: 'Ex!' Eksildi dünyadan. Başkasının üzerine kolayca yapışırdı 'ölü' etiketi. Hep başkalarının öldüğünü görmüştü ömür boyu. Başkaları, hep başkaları. Değişen bir şey yoktu aslında. Başkalarına göre ölen yine bir 'başkası'ydı. Kendisi." Kendi ölümünü yazmak üzere yola çıkıp geçmişiyle ve en temel varoluşsal sorunuyla, ölümle, yüzleşen bir Yazar... Sonunun nereye varacağını kestiremediği bir kampanyayı tamamlamaya çalışan başarılı bir reklamcı Rüya... Hiç beklemediği bir anda karşısına çıkıp Rüya'nın hayatını değiştiren Hayat Hanım... Birbirini tanımayan üç kişi ve beklenmedik zamanlarda kesişen hayatları... Hayatı ötelere taşıyan ölümün ve aşkın ortak yüzünde gelişen tereddütler ve acılar yumağı. Anlatı kitaplarıyla büyük bir okur kitlesi edinen Senai Demirci, son derece başarılı bir romanla çıkıyor okuyucularının karşısına. Okuru ölüm gerçeğiyle yüzleştirirken ölümle barışmaya da çağırıyor. Ölüm deyince akla üşüşen yok olmak, unutulmak korkularına, ölümden sonrasına dair kaygı ve endişelerimize ayna tutarak bizi hayatın en büyük gerçeğiyle esaslı bir yüzleşmenin eşiğine getiriyor, ölüme bakışımızı olgunlaştırıyor. Öldüğüm Gün, ölümle kazanılacak yeni imkânlara şiirsel bir bakış denemesi, hayatla ölüm arasındaki mahrem aşk hikâyesinin fısıltıları ve iç çekişleri.

Sayfalar