Yazara Gore Listeleme

  • Soren Kierkegaard
    insan sesi mp3 - Türkçe
    19 Ayrım
    245,79 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: AYFER TUZCU
    Romantik ilk aşka karşın evliliğin, cesarete karşı sabrın, anlık olana karşı ebedinin, tensele karşı ruhsalın, uçarılığa karşı tekdüzeliğin, fethetmeye karşı sahip olmanın, gurura karşı tevazuun, açgözlülüğe karşı rızanın, dışsala karşı içselin, zirve anını değil sürekli oluşun övüldüğü bu eser Ya/Ya da’nın birinci kısmına bir yanıt niteliğindedir. Evliliğin Estetik Geçerliliği, Yargıç Wilhelm’in, Kierkegaard’ın baştan çıkarıcısı Johannes’i etik yaşamın estetik yaşantıdan daha iyi olduğuna ikna etmeye çalıştığı uzun bir mektuptur. Baştan Çıkarıcının Günlüğü’nde Johannes’in değerli bulduğu anlık zevkler ve ince zekanın parlak buluşları Yargıç tarafından eleştirilir. Evlilikteki aşk sadık, sabit, mütevazı, sabırlı, kontrollü, sebatkâr, istekli ve neşelidir. Bütün bu erdemler bireyin içsel özellikleridir. Birey dışsal düşmanlarla mücadele etmez. Kendi namına, kendisi ve aşkı için mücadele eder. Ve özünde bir kerelik değil daima uygulandığı için zamansal yetkinliğe sahiptir. Ve bu erdemler yoluyla benlik dışında hiçbir şey elde edilemez. Bu yüzden evlilikteki aşk tek ve aynıdır; senin alay edercesine adlandırdığın gibi günlük ve ayrıca kutsaldır ve evlilikteki aşk günlük olma yoluyla kutsallığı kazanır. Evlilikteki aşk, telaş ve çığlıklarla gelen talih kuşu gibi dışsal işaretlerle gelmez; ahlâkı bozulmaz sessiz bir ruh olarak gelir. “Evliliğin ‘neden’ine verilebilecek en saygın yanıtlardan birisi, evliliğin bir karakter okulu olduğudur. Kişi, kendi karakterini yükseltmek ve geliştirmek için evlenir.”
  • Soren Kierkegaard
    insan sesi mp3 - Türkçe
    21 Ayrım
    806,37 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Volkan Bulut
    Kierkegaard’ın, Johannes de silentio takma adıyla yazmış olduğu Korku ve Titreme ilk kez 1843 yılında yayımlandı. Yapıtta iman kavramının etik ve dindarlıkla ilişkisi incelenir. Yazarın takma adlarından Johannes de silentio da Musa’nın 1. kitabında (22:1-18) anlatılan İbrahim ve İshak hakkındaki hikayeden esinlenmiştir. Bu anlatıda Tanrı İbrahim’e, oğlu İshak’ı kurban etmesini buyurur. Korku ve Titreme bütünüyle, İbrahim’in, geç yaşta sahip olduğu ve her şeyden çok sevdiği evladı İshak’ı kurban etme isteğini ve bu eylemin onu ne ölçüde bir cani veya hakiki bir dindar yaptığını irdeler. İbrahim imanın babası olarak bilinir ve Johannes çağdaşlarının topyekûn nasıl olur da kendilerini İbrahim gibi imankâr sandıklarını merak eder.
  • Soren Kierkegaard
    insan sesi mp3 - Türkçe
    46 Ayrım
    677,78 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Mina Sarısu
    Varoluşçuluğun babası olarak anılan Kierkegaard felsefesini inanç ve bilgi, düşünce ve gerçek üzerine kurmuştur. Tanrı’ya İhtiyaç Duymak adlı bu derlemede, Kierkegaard felsefesinin özünü oluşturan bütün kavramlara dair parçalar bulacak, büyük filozofun ölüm, din, korku gibi konulardaki düşüncelerini okuyacaksınız. Tanrı’ya İhtiyaç Duymak, Kierkegaard’un bütün kitaplarından yapılmış bir derleme olması açısından, Søren Kierkegaard’un felsefesine giriş niteliğinde bir eserdir.
  • Soren Kierkegaard
    insan sesi mp3 - Türkçe
    20 Ayrım
    379,88 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nihan Ağca
    Kierkegaard’ın, Johannes de silentio takma adıyla yazmış olduğu Korku ve Titreme ilk kez 1843 yılında yayımlandı. Yapıtta iman kavramının etik ve dindarlıkla ilişkisi incelenir. Yazarın takma adlarından Johannes de silentio da Musa’nın 1. kitabında (22:1-18) anlatılan İbrahim ve İshak hakkındaki hikayeden esinlenmiştir. Bu anlatıda Tanrı İbrahim’e, oğlu İshak’ı kurban etmesini buyurur. Korku ve Titreme bütünüyle, İbrahim’in, geç yaşta sahip olduğu ve her şeyden çok sevdiği evladı İshak’ı kurban etme isteğini ve bu eylemin onu ne ölçüde bir cani veya hakiki bir dindar yaptığını irdeler. İbrahim imanın babası olarak bilinir ve Johannes çağdaşlarının topyekûn nasıl olur da kendilerini İbrahim gibi imankâr sandıklarını merak eder.
  • Soren Kierkegaard
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    377,35 KB
    Eser Türü: Kitap
    “Ve kum saati, dünyanın kum saati boşaldı ve yüzyılın tüm gürültüleri sustu; çılgın ve kısır çabamız bitti, yakınlarına gelince, sonsuzlukta olduğu gibi– erkeğin veya kadının, zenginin veya yoksulun, kölenin veya efendinin, mutlunun veya mutsuzun olduğu gibi– herşey sessizlik içindedir; başın ister tacın parıltısını taşısın ister basit insanların arasında kaybolsun, ister yalnızca günlerin sıkıntılarına ve alınterlerine sahip ol, ister dünya durduğu sürece ünün yüceltilsin, ister isimsiz ve unutulmuş olarak sayısız kalabalıkların içinde kaybol, ister seni kaplayan bu görkem tüm insansal betimlemeleri aşsın, ister insanlar, ne olursan ol seni yargıların en acısı, en alçaltıcısı ile vursunlar, sonsuzluk milyonlarca benzerinden her biri için olduğu gibi senin için de tek bir konuda bilgiyle donanacaktır: Yaşamının umutsuz olup olmadığı ve umutsuzsa bunu bilip bilmediğin veya bu umutsuzluğu bir korku gizi gibi, suçlu bir aşkın meyvesi gibi içine sokup sokmadığından veya umutsuz olarak ve diğerlerine nefret duyarak öfkeye kapılıp kapılmadığın konusunda. Ve eğer yaşamın yalnızca umutsuzluğu taşıyorsa gerisinin hiçbir önemi yoktur! İster zaferler isterse yenilgiler söz konusu olsun, senin için herşey kaybedilmiştir, sonsuzluk seni artık hiç içine almaz, seni hiç tanımamıştır veya daha da kötüsü seni tanırken seni kendi ben’ine, umutsuzluğun ben’ine çiviler!” ...
  • Sören Kierkegaard
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    427,65 KB
    Eser Türü: Kitap
    Ve şimdi beni yanlış anlama. Kişinin hüzün duymaması gerektiğini düşünen birisi değilim; bu genel düşünceyi beğenmem ve eğer bir tercih olacaksa, hüznü tercih ederim. Ben de hüzünün güzel olduğunun bilincindeyim ve gözyaşlarında cesaret vardır. Ama aynı zamanda kişinin umudu olmadığı zaman hüzün duymaması gerektiğini de biliyorum. Bu durum aramızda hiçbir zaman ortadan kaldırılamayacak mutlak bir zıtlık oluşturuyor. Ben estetik kategorilerde yaşayamam; en kutsal saydığım şeylerin yok edildiğini hissederim. Benim daha yüksek bir ifadeye ihtiyacım var ve bunu etik sağlıyor. Ve işte hüznün ilk olarak kendi gerçek ve derin anlamını kazandığı yer burasıdır. Şimdi söylemek üzere olduğum şey, seni şok etmesin; bunu bana karşı kullanma: kendilerine katlanacak kahramanlar gerektiren hüzünlerden söz ederken, çocukları örnek göstereceğim. (Tanıtım Bülteninden)
  • Sören Kierkegaard
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    808,17 KB
    Eser Türü: Kitap
    Büyük bir dehanın tanınmaması elbette üzücü; ama yanlış tanınması daha da beter. Ne yazık ki Kierkegaard bu iki durumu da dramatik şekillerde yaşadı ve yer yer de yaşamaya devam ediyor. Yaşadığı dönem olan XIX. yüzyılda kendi insanları tarafından anlaşılamadı; çünkü düşünceleri, eserleri onları kat kat aşıyordu. Kierkegaard'ın üzerine örtülen ölü toprağından sıyrılıp varlığını yeniden göstermesi için XX. yüzyılın başlarını beklemek gerekti: Yani "birey" kavramının yavaş yavaş uç verdiği, özleri bir "sistem" inşa etmeye dayalı felsefelerin çözülmeye başladığı bir zaman dilimini. Geçtiğimiz yüzyıla damgasını vuran pek çok düşünür ve yazar Kierkegaard'dan önemli ölçüde yararlanmışsa da, Kierkegaard'ı merak eden okurlar onun "yanlış" bir kitabından başlamak ya da hakkındaki yanıltıcı yorumları ciddiye almak suretiyle bir anlamda onu gözden kaçırmışlardır. İşte bu kitap Kierkegaard'ı tanıdığını sananlar, hakkında şöyle bir "tanıtım" kitabı. Tanıyanlara ise kesinlikle "yeni bir bakış" kazandıracak bir eser. Kierkegaard okuru birkaç şekilde şaşırtıyor: Öncelikle yüz elli yılı aşkın zaman önce kaleme almış olduğu konular halen güncelliğini sürdürüyor. Sözgelimi, kamu, basın, özel hayat gibi kavramları derinlemesine ele alırken bugün de önemini koruyan olağanüstü tespitler yapıyor. Bunun dışında değişik karakterlerin ağzından tartışma yaratacak sözler sarf ediyor. Örneğin. "Can sıkınıtısı bütün kötülüklerin anasıdır," diyerek eğlenmenin görevimiz olduğunu ilan ediyor. Dönemin etik, estetik, düşünsel ve doğrudan hayata dair alanlarında bayağılıklara karşı tek başına kıyasıya mücadele etmiş bir adamı (yeniden) tanımak, "sohbet"inden haz almak ve en nihayetinde Kierkegaard'a hakkını vermek için Kahkaha Benden Yana diyoruz
  • Soren Kierkegaard
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    339,57 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Soren Kierkegaard
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    365,08 KB
    Eser Türü: Kitap
    Sağduyulu düşünce, evliliği ahlaki hale getirmez; aksine ahlaksızlığa dönüştürür. Tensel sevginin tek bir şekli, değişmiş hali vardır ve bu hali,aynı derecede estetik, dini ve etiktir ve o da aşktır. Sağduyulu mantık ise, onu hem estetiksiz, hem de dinsiz hale getirir; çünkü burada tensellik, aşkın yakın hakları içinde yer almaz. Bu yüzden şu ya da bu nedenle evlenen adam, hem estetiksiz, hem de dinsiz bir adım atmış demektir. Maksadın iyiliğinin, bunu değiştirme açısından yararı yoktur; zira, tüm hata zaten adamın bir maksadı olmasındadır. Eğer bir kadın, dünyaya bir kurtarıcı getirmek için aynı şekilde evlenseydi evet, böylesine delilikler duyuyoruz ve bu tür delilikler, kadının evliliğine muazzam bir "neden" katıyor, o zaman bu evlilik, hem estetikten uzak, hem de ahlaksız ve dinsiz olacaktı. Bu kişinin sıklıkla açıkça görmediği bir durumdur. Belli bir sağduyulu insanlar sınıfı, estetiği kibir ve çocukluk olarak görür ve ağır bir şekilde aşağılar; kendi acınacak teolojileri içinde, kendilerinin böyle şeyleri aştıklarını sanırlar. Aslında durum tam tersidir; bu tür sağduyulu insanlar, hem etikten, hem de estetikten uzaktır. Bu yüzden kişi, daima hem daha dindar, hem de daha estetik olan diğer cinse en iyi şekilde bakar.
  • Soren Kierkegaard
    insan sesi mp3 - Türkçe
    4 Ayrım
    114,99 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Zeynep Arapoğlu
    "Elinizdeki kitap, yazarın, özgün adı 'Enten-Eller - Et Livs Fragment' (Ya-Ya da - Bir Hayat Kırıntısı) olan eserinin önsözünden alıntılarla derlenmiş. Bu önsözü, Kierkegaard'ın Victor Eremita adını taktığı yayımcı kaleme almış ve önsöze başlık olarak "Diapsalmata - ad se ipsum"u (Nakaratlar - kendine doğru) yakıştırmış. 'Diapsalmata, hem üslup hem içerik açısından, hayattan bezmiş kinik bir insanın düşün dünyasını da yansıtır. Uzun ve girift bir metin yazmaya bile eli gitmeyen bedbin biridir bu. Kısa pasajlar yazmakla yetinir, düşüncelerini kırıntılar halinde bir iki cümleyle kağıda dökebilir ancak, melankolinin dibine vurmuş birinin karamsarlığı, bıkkınlığı, miskinliği vardır onda..."

Sayfalar