Önsöz:
Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak üzere Kur'an-ı Kerim'i bir nur olarak indiren Rabb'imize sonsuz hamd-u senalar olsun.
Âlemler için rahmet olarak gönderilen, sevgili Peygamberimiz; Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi Vesellem) efendimize, onun aile halkına, ashabına ve kıyamete kadar inanarak bunu takip edenlere salat-u selamlar olsun.
Kur'an öyle bir ilâhî izahat (açıklama) dır ki insanlığı içinde bulunduğu elemler, zararlar, ziyanlar, bozulmalar, ızdıraplar, tefrikalar ve çatışmalardan kurtarmaya söz vermiştir. Kur'an-ı Kerim'de manasız, faydasız, hikmetsiz veya hüküm bildirmeyen tek bir ayet-i kerime dahi bulunmaz. Çünkü Kur'an-ı Kerim, insanlık hayatının anayasasıdır. Buna bağlı olarak ayetlerin manalarından çıkartılan hükümler ya akide veya ibadetle yahut ahlak ve yaşayışla ya da ferd ve toplum hayatını düzenleyen yasamalar ile ilgilidir.
Kur'an-ı Kerim, bütün beşeriyetin mukaddes ve ilahi kitabıdır. Bu mübarek kitabın bütün lafızları da, manaları da ilahidir, vahye dayanır. Bütün insanları bir birlik ve kardeşlik dairesine davet etmektedir. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim'in bütün muhteviyatına tamamen riayet etmek, bütün beşeriyet için en kutsal, en faideli bir vazifedir.
Din, dünya ve ahiret hususunda insanlara menfaat verecek olan ilimleri meydana çıkartmak isteyenlere, Kur'an-ı Kerim'de nice geniş sahalar bulunmaktadır. Zira Kur'an, her zaman ve mekâna lâyık ve uygun olan sonsuz bir mucizedir. Eskimek ona ulaşamaz, kaynağı tükenmez. Kur'an, güçlükleri çözmek ve muameleleri tanzim etmek için İslâm topluluğunun en hayırlı mercidir.
Arapça olarak indirilen Kur'an'ı Kerim'de neler bulunduğunu, nelerden bahsedildiğini öğrenmek her Müslüman' ın samimi arzusudur. Bu gerçekten hareket eden ve bu arzulara cevap vermek isteyen ilim adamları her yerde ve her devirde Kur'an-ı Kerim'i konuştukları dile çevirmeye ayrı bir itina göstermişlerdir.
Geçmiş alimler onun tefsiri hususunda kabule şayan nice say-u gayretler göstermişler. Kur'an-ı Kerim, içinde kendine ait inci ve cevherler bulunduran sonsuz bir derya olduğunu bu güzide eserler araştırıldıkça anlaşılmaktadır.
Hiç şüphesiz Allah'ın kelâmını en iyi bilen yine kendisidir. Bizler ancak akıl ve idraklerimizin anlayabileceği kadarını izaha mukdedir olabiliriz. Kur'an-ı Kerim'in yüksek manalarını, bütün hikmetlerini ve işaretlerini başka lisanlar ile tamamen ifade edebilmek imkân dâhilinde değildir. Bu hususta bütün âlimlerin ittifakları (görüş birliği) vardır. Malumdur ki; Kur'an-ı Kerim'in hükümlerini, hakikatlerini ne bu mealler ne de tefsirler aynına muadil olabilir. Bu tercümelerle Namaz gibi ibadetler ifa edilemez. Sadece bunların mütalaasından istifade edilir ve okunması da sevaba vesile olur.
İşte bu Gaye ile , Allah-u Tealâ' nın hatalarımızı doğrultmasını, mal ve oğulların fayda vermeyeceği ancak kalb-i selim getirenlere fayda vereceği bir günde, bize bol mükâfat vermesini umarak, kardeşlerimizin ihtiyacını giderecek Kelime Mealli Kur'an-ı Kerim'i hazırlamaya niyet ettik ve yine Mevlâ Tealâ' dan, her işte ayaklarımızı sabit, akıbetlerimizi güzel kılmasını ve bizi salihler zümresine katmasını umarak bu işe başladık.
Muvaffakiyet Mevlâ' dandır.