Eserlere Göre Listeleme

Toplam 2091 sonuçtan 1241 - 1250 arası görüntüleniyor.
  • Bilal N. Şimşir
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    12,02 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarayan: Cem Kandemir
    Eskiler, “Ermeni gailesi” diyorlardı. “Gaile”, dert, sıkıntı, keder, üzüntü, insanı uğraştıran, bezdiren sıkıntılı iş demektir. Bir bakıma “baş ağrısı”, hatta “baş belası”. Ermeni gailesi, basit bir sorun değil, karmaşık, sui generis bir sorundur, başka sorunlara pek benzemiyor. Bu gailenin geçmişinde, Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne ihaneti var; düşmana hizmeti var; Mehmetçiği arkadan hançerlemesi var; masum Müslüman köylüleri kılıçtan geçirmesi var; alçaklık, kalleşlik var; yalanın hilenin daniskası var; her türlü adilik, kötülük ve de emperyalizmin bütün çirkin oyunları var. Ermeni çetelerinin “faşist milliyetçiliği”, “sapık yurtseverliği”, kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanan bir Ermeni suikast damarı, masum Türk kanı döken katilleri “Ermeni Ulusal Kahramanı” ilan etme geleneği, Ermeni çocuklarını bu sözümona “kahramanlara” özendirip yeni suikastçılar yetiştirme ve suikast geleneğini kuşaktan kuşağa aktarma kültürü, kimi Ermeni papazlarının kanlı suikastçıları kutsayıp yüceltme alışkanlığı, Ermenistan Hükümetinin, kanlı teröristlere kanat germesi, hatta onlara devlet protokolünde yer vermesi vs. vs. var. Masum Türk diplomatlarını vurmuş, Türk kuruluşlarına bombalar savurmuş ve pek çok masum can almış o kanlı teröristler yargılanmamış, cezasız kalmıştır. Ermeni gailesinin içinde bunların hepsi var. Ermenistan’ın, Türkiye sınırlarını reddetmesi, Türk topraklarına göz dikmesi, Azerbaycan topraklarını işgal etmesi, yüz binlerce Azeri’yi yerinden yurdundan etmesi var, var da var. Yani Türkiye’nin karşısında dengesiz, patolojik, iflah olmaz, yüzsüz insanlar var... insanı uğraştırır, kahreder... Ermeni meselesi, Tanzimantçıları uğraştırdı, Islahatçıları, Meşrutiyetçileri uğraştırdı; Kuvayı Milliyecileri de çok uğraştırdı. Ve bugün Cumhuriyet çocuklarını uğraştırıyor. Gelişmeleri izlerken, diğer işlerimizi bir kenara koyup, Ermeni meselesi
  • Yusuf Hikmet Bayur
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    203,64 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Yusuf Hikmet Bayur
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    204,57 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Erdal İlter
    metin - Türkçe
    4 Ayrım
    2,80 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarayan: GEÖP
  • Kazım Karabekir
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,03 MB
    Eser Türü: Kitap
    ermeni zulmü
  • Ümit Özdağ,Özcan Yeniçeri
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    3,63 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarayan: Cem Kandemir
    "İstiklal Harbi sırasında İstanbul'da Türk istihbaratı için çalışan ve Anadolu'ya adam kaçıran Pandikyan Efendi'ye, Anadolu'ya silah alınması için Kuvayimilliyecilere kredi veren Osmanlı Bankası Müdürü Keresteciyan Efendi'ye, Türk istihbaratının vefakâr bir parçası olan Benliyan Efendi'ye ve 10 Ağustos 1982'de Taksim Meydanı'nda ASALA terörünü protesto etmek için kendisini yakan büyük Türk Ermenisi Artin Penik'e ithaf olunur." İster Türk olun, ister Ermeni, ister akademisyen olun, ister ev hanımı, ne olduğunuzun, kim olduğunuzun, yaşınızın, kültürel birikiminizin hiç önemi yok. Her şeyden önce ön yargı ve duygularınızdan kurtulun ve daha sonra bu kitabı okumaya başlayın. Çünkü bu kitabın amacı; 1915 olayları ile ilgili olarak Türk ve dünya kamuoyuna yönelik yürütülen psikolojik savaşın tekniklerini ortaya koymak ve böylece 1915'ten bin yıl öncesine dayanan ve çok büyük bir bölümü mükemmel olan Türk-Ermeni ilişkilerindeki mükemmelliği ve dostluğu tekrar yakalayabilmek için düşmanlığın kaynağı olan psikolojik savaşı deşifre etmektir
  • Mim Kemal Öke
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    266,04 KB
    Eser Türü: Kitap
  • MİM KEMAL ÖKE
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,72 MB
    Eser Türü: Kitap
    Yazarın ifadesiyle bu çalışma, ''siyasi emellere alet edilmiş bir geçmişi inceleme konusu" yapıyor. Kitap genel olarak Osmanlı İmparatorluğu'nda ortaya çıkan Ermeni sorununun "ne olduğu" sorusuna cevap aramıştır. Sosyal bilimlerdeki araştırmacılar tarafından, bugüne kadar Ermeni sorunu değişik yönleriyle ele alınmış ve kitap haline getirilmiştir. Kitap, bu konuda yazılmış diğer eserlerden farklı olarak mevcut belgeler ışığında sorunu uluslar arası ilişkiler bilimi metodolojisiyle ele alarak analiz etmeye çalışmıştır. Kitabı ilginç hale getiren, Ermeni sorunu incelenirken, metodoloji olarak uluslar arası ilişkilerin kullanılmasıdır. Çünkü, tarih kavramı ve bilgisi olmaksızın bir uluslar arası politika incelemesinin yerinde olamayacağı açıktır. Ayrıca, uluslar arası politika kavramı dikkate alınmaksızın yapılan bir siyasi tarih çalışması da globalleşen dünya ile ilişkilendirilemeyen olayların bir karmaşası olarak görülecektir. Bu dönemde; dünya, güç dengesinde giderek daha önemli bir devlet olarak ortaya çıkan Çarlık Rusya ile Osmanlı Devleti'ni bir doğal yayılma alanı olarak kabul etmekte ve bu topraklardan yararlanarak güneyde sıcak denizlere açılma hedefi gütmektedir. Bu hedefe ulaşmak için ise; Osmanlı yönetimi altındaki Hristiyan toplumların hamisi rolünü oynamaktadır. Ayrıca, dönemin diğer iki başlıca gücü olan İngiltere ve Fransa da Osmanlı Ermenilerine Protestanlık ve Katolikliği kazandırmak amacındadır. Bu kapsamda; İngiliz ve Fransızlar İstanbul'da 1830'da Ermeni Katolik, 1847'de Ermeni Protestan kiliselerini kurdurmuşlardır. Rusya, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı Ermenilerine ve diğer Hristiyan toplumlara gösterdikleri bu ilginin gerisinde esas olarak Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahale edebilmek ve İmparatorluğu parçalamak amaçlanmaktadır. Ermeni sorunu yapı itibarıyla milliyetçilik hareketlerinin sonucu olarak Osmanlıların son döneminde ortaya çıkan ve geniş bir bölgeye tesiri olan bir azınlık meselesinden ziyade, Orta Doğuda nüfuz mücadelesinde bulunan, bu bölgede çıkar ve emelleri bulunan bütün devletleri ilgilendiren uluslar arası bir problem olarak karşımızdadır. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde yer alan bu ve diğer azınlık meseleleri de İmparatorluk tarafından üretilen siyasetlerle değil, dünya siyasal sisteminde meydana gelen savaşlar ve diplomatik mücadelelerle bugünkü durumuna gelmiştir. Ermeni akademisyenler tarafından, büyük azim ve gayretlerle Doğu Anadolu'nun Ermenilerin asıl yurdu olduğu, Türklerin ise; bu bölgeyi asıl sahiplerinden zorla aldığı ve amaçlarına ulaşmak için de soykırım uyguladıkları yolundaki sözde iddiaları gündemdedir. Günümüzde uluslar arası arenada aynı tez kullanılarak Türklerin Kıbrıs'ta da aynı yola başvurduğu iddialarına şahit olunmaktadır. Belki bütün bunlar kitabın değerini bir ölçüde daha artırıp dünya siyasetinin takibinde tarih kavramının eksikliklerinin uluslar arası politika ile birlikte ele alınması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Kitabın diğer bir üstün tarafı ise; konuyu Anadolu Ermenileri ile sınırlı tutmayarak, aynı sistematik içerisinde Kafkasya'ya uzanan yönlerini de incelemesidir. Ermeni sorununun, Kafkasya'ya bakan yönünü, 1990'larda başlayan Karabağ sorunu tam anlamıyla doğrulamakta ve canlı bir bakış kazandırmaktadır. İlk bölüm uluslar arası politika teorisinden bahsetmektedir. Olay daha sonrasında bu teori çerçevesinde ele alınarak, sorunun oluştuğu uluslar arası ortam incelenmiştir. Bu bölümde özellikle 1815'li yıllardan sonra Avrupa'nın Osmanlı politikasının temelini oluşturan "şark meselesi''ne dikkat çekilmiş ve sonraki bölümlerde daha çok sorunun anatomisiyle ilgilenilmiş ve çerçevesi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ermeni yazarların ifadeleri tüm çelişkileriyle ortaya çıkarılmış ve diğer devletlerin çok değişken dış politikaları incelenmiştir. Uzun yıllar boyunca İmparatorluk topraklarında "millet-i sadıka" olacak kadar iç içe yaşayan bir topluluğun hangi nedenler ile bir "sorun" olarak nitelendirilmeye başlandığı belirtilmiştir. Son bölümlerde olayın çözümlenmesine dair analizler gündeme gelmiş ve dikkat bir yönüyle Ermeni sorununun bir dönüm noktası olan 1917 yılına çevrilmiştir. Sovyet devrimi ile meydana gelen global değişim yeni bir boyut kazanmış ve Ermeni sorununun Anadolu merkezli olmaktan çıkarak Kafkasya ekseninde yer aldığı belirtilmiştir. Sonuç olarak "yeni dünya düzeni" adı altında yaşanan tüm karmaşa, bazı güçlerin 19ncu yüzyıl "Sömürgeci Batı" geleneklerini kötü bir şekilde devam ettirme inatlarıdır. Kitap ayrıca bu konu üzerinde okunabilecek geniş bir kaynakçayı da içermektedir.
  • Uluç Gürkan
    insan sesi mp3 - Türkçe
    37 Ayrım
    558 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Birsen Efeoğlu
    Ermeni Sorunu'na bu şekilde hiç yaklaşılmamıştı… Uluslararası arenada yıllardır bu konuda mücadele veren Uluç Gürkan'dan ezber bozacak bir çalışma... Elinizdeki "belge-söyleşi" kitabı; Ermeni Sorunu'nun Türkiye ve Batı dünyasındaki tartışılma biçimlerine eleştirel yaklaşıyor, soykırım hukukunun güncel gelişmeleriyle birlikte Ermeni Sorunu'nun geçmişine ve "soykırım"ın evrensel tarihine eğiliyor. Ermeni Sorunu'nu "kullanarak" Türkiye halkına yönelik tarihsel, kültürel önyargılarını pekiştiren, hukuk alanında ise çifte standart uygulayan kimi Batılı ülke yetkililerinin ve araştırmacıların düşünce kalıplarını irdeliyor. Bu kalıpların diyalog zemininde nasıl dönüştürülebileceğine, Türkiye'nin "Ermeni Soykırımı" iddialarına hangi temel tezlerle karşı çıkabileceğine dair öneriler getiriyor. Tarihte "Malta Sürgünü" olarak bilinen, esasında bir yargılamayı da içeren Malta Askeri Mahkemesi'nde başsavcının verdiği takipsizlik kararını, "soykırım" iddialarının geçersizliğinin kanıtlarından biri olarak sunuyor, tehcir sırasındaki uygulamalara uluslararası hukuk yazını üzerinden yeniden bakıyor. Karşılıklı önyargı ve nefretten arınmanın, geçmişle hesaplaşmanın, hukuku bir silah değil, çözüm ve diyalog için kullanabilmenin yollarını arıyor.
  • Uluç Gürkan
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,03 MB
    Eser Türü: Kitap
    Ermeni Sorunu'na bu şekilde hiç yaklaşılmamıştı… Uluslararası arenada yıllardır bu konuda mücadele veren Uluç Gürkan'dan ezber bozacak bir çalışma... Elinizdeki "belge-söyleşi" kitabı; Ermeni Sorunu'nun Türkiye ve Batı dünyasındaki tartışılma biçimlerine eleştirel yaklaşıyor, soykırım hukukunun güncel gelişmeleriyle birlikte Ermeni Sorunu'nun geçmişine ve "soykırım"ın evrensel tarihine eğiliyor. Ermeni Sorunu'nu "kullanarak" Türkiye halkına yönelik tarihsel, kültürel önyargılarını pekiştiren, hukuk alanında ise çifte standart uygulayan kimi Batılı ülke yetkililerinin ve araştırmacıların düşünce kalıplarını irdeliyor. Bu kalıpların diyalog zemininde nasıl dönüştürülebileceğine, Türkiye'nin "Ermeni Soykırımı" iddialarına hangi temel tezlerle karşı çıkabileceğine dair öneriler getiriyor. Tarihte "Malta Sürgünü" olarak bilinen, esasında bir yargılamayı da içeren Malta Askeri Mahkemesi'nde başsavcının verdiği takipsizlik kararını, "soykırım" iddialarının geçersizliğinin kanıtlarından biri olarak sunuyor, tehcir sırasındaki uygulamalara uluslararası hukuk yazını üzerinden yeniden bakıyor. Karşılıklı önyargı ve nefretten arınmanın, geçmişle hesaplaşmanın, hukuku bir silah değil, çözüm ve diyalog için kullanabilmenin yollarını arıyor.

Sayfalar