Eserlere Göre Listeleme

Toplam 2893 sonuçtan 1621 - 1630 arası görüntüleniyor.
  • Rayet Su Usta
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    41,89 MB
    Eser Türü: Dergi
    Divan Yolu Dergisi 33 sayı.
  • Rayet Su Usta
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    47,10 MB
    Eser Türü: Dergi
    Divan Yolu Dergisi 34. Sayı
  • Rayet Su Usta
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    39,26 MB
    Eser Türü: Dergi
    Piyanist Bu ne arkadaşım? Evet dört bacaklı bir şey de, ata benzemiyor. Yo hayır, cansız bu; ama sehpa da değil… Ses çıkarıyor fakat korna değil, bilemedin, zurna da değil. ¦ ¦ ¦ Bu ne arkadaşım? Bak şuraya, şuraya… Ne çok tuşlar var, sıra sıra dizilmişler yan yana ve üst üste. Ardı ardına da basabiliyorsun, aynı anda birlikte de… Bunlara parmaklarını dokunduruyorsun, bazen hızlı bazen yavaş; bazen sert, bazen yumuşak… Her dokunuşun; gizlice bir yerlere gidiyor, varacağı kısma ulaşıyor ve kulağına geri dönüyor. Senin parmağınla - senin dokunuşun, senin kulağına ses olarak dönüyor ve aynı anda bütün kulaklara… ¦ ¦ ¦ Bu neymiş arkadaşım? Ne at ne inekmiş; ne sehpa ne masaymış, ne korna ne zurnaymış… Bu piyanoymuş da sen, piyanist misin? Piyanist, sen misin? Şarkının çalınmasını istiyorsan piyanoda sen oturacaksın… ¦ ¦ ¦ Evlat sayısı kadar tuş var yeryüzünde, çevrene bak! Peki bunca bembeyaz tuşlar, aaahh; kimin piyanolarında -onlara- ses olacaklar, başkalarının melodisi olacaklar… Kimin şarkısı olarak çalınacaklar, sen oturmadığın zaman bir piyanonun başına? ¦ ¦ ¦ Sen, senin şarkın çalınsın istiyorsan… Sen, şarkın çalınsın istiyorsan, piyanist ol. Piyanist ol ve şarkını çal… Piyanist isen, şarkın çalınır! ¦ ¦ ¦ Başkalarının şarkısını beğenmemektir, en kolay iş; iyi de hadi dinlet bize, senin şarkın hangisi? Şarkın mı yok, piyanon mu? Gel buraya… Hadi birlikte dokunalım şu temiz, masum, beyaz tuşlara; hadi aynı piyanoyu çalalım, aynı şarkıyı, bizim şarkımızı dinleyelim - dinletelim birlikte… ..... Şu an elinde tuttuğunu sen, bir kâğıt destesi mi sanıyorsun hâlâ? Biz onun her kelimesiyle bir cana dokunuyoruz, bir kalbe giriyoruz. Kendi şarkımızı çalıyoruz. Bu şarkı bizim, çünkü piyanonun başında biz oturuyoruz. Çünkü şunu iyi biliyoruz; ..piyanist sen isen, şarkın çalınır!
  • Rayet Su Usta
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    167,56 MB
    Eser Türü: Dergi
    Otuz altı ay önce neredeydiniz, ne yapıyordunuz? Bundan daha önemli soru ise şu: Otuz altı ay sonra nerede ve ne yapıyor olacaksınız? ¦ ¦ ¦ Bir kontrol noktasına gelseniz veya ekipler sizi yolda çevirse; “Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun” diye sormazlar mı? Hatta bu soru sorulmazsa tuhaf olmaz mı? Bizler elbette, nereden geldiğimizi ve nereye gittiğimizi bilen… Daha doğrusu, bunu bilmemiz gereken insanlarız. ¦ ¦ ¦ Peki biliyor musunuz, üçyüzaltmış ay önce neredeydiniz? Üçyüzaltmış ay sonra nerede olacaksınız? Otuzaltı yıl sonra? Ya otuzaltı bin yıl sonra?.. ¦ ¦ ¦ Bazen… Sonsuz denen okyanusu düşünmek lazım… Aslında biz, hep onun kıyısındayız. Durgun bir su gibi, yüzeyini görüyoruz göz ucuyla ama derinlerindeki âlemi de hissetmeye çalışmak lazım. Bunun için kendi telaşlarımıza fazla takılmaktan kurtulmalıyız. Ne olur ki ayağımıza kum yapışmışsa, ne olur kıyafetimiz yosun kokmuşsa veya eteğimiz biraz ıslanmışsa, ne olur? Hiç!..
  • metin - Türkçe
    2 Ayrım
    41,57 MB
    Eser Türü: Dergi
    Tarih Edebiyat ve Politika konularında yayım yapan süreli bir dergidir.
  • metin - Türkçe
    2 Ayrım
    28,26 MB
    Eser Türü: Dergi
    Tarih Edebiyat ve Politika konularında yayım yapan süreli bir dergidir.
  • metin - Türkçe
    2 Ayrım
    5,22 MB
    Eser Türü: Dergi
    Tarih Edebiyat ve Politika konularında yayım yapan süreli bir dergidir.
  • metin - Türkçe
    2 Ayrım
    56,19 MB
    Eser Türü: Dergi
    Tarih Edebiyat ve Politika konularında yayım yapan süreli bir dergidir.
  • metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,23 MB
    Eser Türü: Dergi
    Tarih Edebiyat ve Politika konularında yayım yapan süreli bir dergidir.
  • Rayet Su Usta
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    21,09 MB
    Eser Türü: Dergi
    Hatırlıyor musunuz? Hani, bir tek dergi varken elimizde… Ve hani evirip çevirip onun fotoğraflarını çekiyorken… Hatırlayın, diyorduk ki; “Ah, keşke bir gün üç-dört tane olsalar da, ayakta durabilseler!” Evet, tek dergimiz bir başına dik duramıyordu ayakta; bunun için de, yenilerinin basılmasını beklemek gerekiyordu. Aslında beklemek değil, hiç beklememek yani hazırlamak gerekiyordu. Üstelik hazırlamak da yetmiyordu, bastırıp sizlere ulaştırmak gerekiyordu. Ah, bir bilseydiniz bu anlattığım şeyin zorluğunu… Aahh! Zaman nasıl da akıyor değil mi; Âhirete geçmiş kim(ler)imiz varsa her birine rahmet ve bunları okuyanlara da selam olsun… Çünkü ben ancak Kandil gecesi yazma fırsatı bulabiliyorum ve işimiz biter bitmez de baskıya yollayabiliyoruz. Sabrettik. Üç oldu dört oldu, sonra da otuz oldu kırk oldu Dîvanyolu’muz. Ve sanırım ulaşması en zor istasyon ve en zor hazırladığımız; elinizde tuttuğunuz şu “kırk” idi. Belki de nazar ettik kendimize kim bilir! Milâdî takvim, Nisan’ın yirmi üçü. Hicrî takvimdeyse Receb’in 27’nci gecesi… Yani Mîraç Kandili. Ve yani her zaman olduğu gibi; her birimiz, diğerlerimiz için dualardayız… Ben yine böyle bir yirmi üç nisanda inmiştim ilk defa, mezara. Hem de bir anne mezarıydı o. Annemi kabrine indirmek kısmet olmuştu oğluna! Zaman nasıl da geçiyor! Birken üç; dörtken kırk oldu dergimiz… Kayıp olmuş sevdikleri hatırlatıyor kandil geceleri… Bir şeyler karışıyor ve aslında her şey karışıyor dünyada. Dîvanyolu’muz ise zamanı sabitlemek için ortaya çıkıyor ve işte, en azından bunları hatırlatıyor. Herkes marul yetiştirmek, herkes butik işletmek, herkes lastik değiştirmek zorunda değil; bazıları da kârsız işlere tutkun olacak ve bu yaptığına şükredecek! Biliyor musunuz neden? Hani eyy “okumuyoruz ki” diyenler; ölmeden önce hadi bir güzel şey yapın! Rafınıza Dîvanyolu dergimizin sayılarını dizin, bakın da görün; evlat ve torunlarınız sizin gibi “okumuyoruz ki” diyecekler mi?

Sayfalar