Eserlere Göre Listeleme

Pennsylvania'da Chance Montgomery'nin dadısı olarak çalışmaya başlayan Tory Bingham, onun dünya tatlısı ikiz bebeklerine bakıyordu. Ama uykusuz gecelerle, bebek bezi değiştirerek geçen günlerin yanı sıra, nefes kesecek kadar yakışıklı bir baba olan Chance Montgomery ile baş etmeye de hazır mıydı? Geçmişi geride bırakmaya cesaret edip tekrar mutlu olmayı göze alabilecek miydi?

İnsanoğlu olarak biz bu zamana kadar en iyi neyi yönettik? Şirketleri... Hayatta kalan son insanlar, Lacivitas’ta toplanmıştı ve tutunacakları tek bir dal vardı: “Mima.” Mima, performans yönetimi bazlı bir yönetim modeliydi. İnsanlığın son umudu olarak tasarlanmıştı. Kendine has kanunları, ritüelleri vardı. Bir yaşam biçimiydi. Yönetim, bu düzenin kıyamete dek sürmesi gerektiğine inanıyordu, çünkü insanların başka şansı yoktu. Kolektif bir bilincin sorgulanamaz inancı, insanlığın son kurtarıcısıydı Mima... Ta ki biri bu sistemin tam ortasında bir kıvılcım yakana kadar! Mima’nın Hikayesi Yeryüzü yaşanılmaz bir hâle gelmiş, hayatta kalanlar “Son İnsan Şehri” Lacivitas’ta sıkışıp kalmış, yönetim hakkının sadece Mima liderlerinde olduğu, insanların ölmemek için tek bir çareye tutunduğu kabus gibi bir yıl: 2020... Neydi insanları hayata bağlayan, gelecek adına hâlâ umutlu olmalarını sağlayan şey? Öldürücü bir rutin eşliğinde performans göstermek. Yani sabahtan akşama kadar kusursuz biçimde, asla hata yapmadan ve sürekli istenilenleri yerine getirerek çalışmak. Hırsın, kibrin ve her türlü kötülüğün ortasında bir kalbe sahip olduğunu unutmak... İşte bu soluksuz itaat ve hiç bitmeyen olağanüstü disiplin altında her şeyi değiştirebileceğine ve insanlığa yeniden umut olacağına inanan tek bir insan vardı: Alaz. O, bir taraftan verilen görevleri yerine getirirken diğer taraftan sürekli sorguladı. Bataklıkta yaşadığının farkında olsa da âşık oldu. Bitirilmesi gereken sayısız işe rağmen yaralarıyla yüzleşti. Kendi derdine derman bulamazken insanlığa derman oldu. Başarıyla başarısızlık arasında hissettiği endişe, onun her şeyiydi... Mima, yaşamında her zaman anlam arayanlar için eşsiz bir roman. Gerçeğin tüm acımasızlığını hissettiren gerilim yüklü bir distopya. Her satırında sarsan, tansiyonu hiç düşmeyen, aşkları ve çocukluk yaralarıyla, çizimleri ve şarkılarıyla kusursuz bir edebiyat resitali... Mima Farkı Müzik Listesi ve hikayenin ilgili yerlerinde kolayca şarkı dinleme imkanı Hikayenin tamamının görsel özeti Bölüm sonlarında ilgili bölümün görsel özeti Mima karakterleri ve çizimleri Mima haritası ile hikayedeki lokasyonların gösterimi Mima ile birlikte okunması gereken kitapların listesi Mima ile birlikte izlenmesi gereken filmlerin listesi Mima kavramlarının açıklamalarının yer aldığı Mima sözlüğü

Mimar, Anthony LaPaglia ve Isabella Rossellini ve Viola Davis eşliğinde son derece farklı iki ailenin insana dair hüzünlü hikayesini anlatıyor. Leo Waters (LaPaglia) Chicagonun zengin bir semtinde oturan saygıdeğer ve idealist bir mimardır. Tonya Neeley (Davis) şartlara ayak uydurmaya çalışarak ailesini bir arada tutmaya çabalayan şehrin uyuşturucu ve suç dolu sosyal konutlarında yaşayan bir kadındır ve daha temiz ve nezih bir mahalle için çeşitli çalışmalar yapmaktadır.

Şahane bir yolculuğa çıkmaya var mısınız? Bir gün bilgisayarınızın başındayken size bir e-posta gelse… Einstein’dan, Picasso’dan ya da Mozart’tan… Şaşırmaz mıydınız? İşte… Büyüyünce mimar olmak isteyen Deniz’e de büyük deha, ustaların ustası Mimar Sinan’dan bir gün bir e-posta gelir. İyi de, Mimar Sinan 1588’de öldüğüne göre, bu mümkün müdür? İlk şaşkınlığını üzerinden atan Deniz kendisini heyecanlı bir bilgisayar oyununun ve maceranın içinde bulur. İstanbul’dan Kayseri’ye, Edirne’ye Osmanlı Dönemi coğrafyasına uzanan ve bugüne gelen, köprülerden camilere Mimar Sinan’ın elinden çıkma mimari eserlerin içinde geçen bu maceraya katılmaya hazır mısınız? Muzaffer Özgüleş’in yazıp Ayşın Delibaş Eroğlu’nun resimlediği Mimar Sinan Macerası heyecanlı, tarih ve sanat odaklı, benzersiz bir macera vaat ediyor.