Eserlere Göre Listeleme

Toplam 2684 sonuçtan 1841 - 1850 arası görüntüleniyor.
  • Nihat Genç
    insan sesi mp3 - Türkçe
    64 Ayrım
    999,46 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Mehmet Zafer Ulusan
    "Hollywood sinemasını izleyin, masum bir deniz dalgasını dahi canavarlaştırıyor. Küçük bir böceği dahi canavarlaştırıyor. Küçük bir rüzgarı dahi canavarlaştırıyor. Küçük bir kar topunu dahi canavarlaştırıyor... Tabiatı masum, sakin, kendi halinde tüm nebatını, canlısını, kayasını canavarlaştırarak yüzlerce film yapıyor... Doğru ya da yanlış, ancak, tüm tabiattaki nesneleri, olayları, üç yaşındaki çocuğun korkuları, umutları, rüyaları çerçevesinde haince işliyor! .. İthal canavar oyuncaklar, ithal canavar filmler, kaldı mı hala bağımsız Türk gençliği!"
  • Nihat Genç
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    3,31 MB
    Eser Türü: Kitap
    Hollywood sinemasını izleyin, masum bir deniz dalgasını dahi canavarlaştırıyor. Küçük bir böceği dahi canavarlaştırıyor. Küçük bir rüzgarı dahi canavarlaştırıyor. Küçük bir kar topunu dahi canavarlaştırıyor... Tabiatı masum, sakin, kendi halinde tüm nebatını, canlısını, kayasını canavarlaştırarak yüzlerce film yapıyor... Doğru ya da yanlış, ancak, tüm tabiattaki nesneleri, olayları, üç yaşındaki çocuğun korkuları, umutları, rüyaları çerçevesinde haince işliyor! .. İthal canavar oyuncaklar, ithal canavar filmler, kaldı mı hala bağımsız Türk gençliği!"
  • Gianfranco Poggi
    metin - Türkçe
    4 Ayrım
    1,07 MB
    Eser Türü: Kitap
    Son yıllarda Batılı sosyologlar, devlet kavramına ilişkin çeşitli sorunlarla giderek daha fazla ilgilenmeye başladılar. Devletin temel yapısal niteliklerini belirlemek, bu niteliklerin zaman süreci içinde ya da bir ülkeden diğerine ne tür değişikliklere uğradığını saptamak ve değişikliklerin kapsam ve önemini açıklamak bu sorunlar arasındadır. Bir diğeri, toplumsal faaliyetlerde devlet müdahalesinin artma nedenlerini, müdahale biçimlerini ve bu tür müdahalelerin etkilerini anlamaktır. Bir başka sorun ise, devlet politikalarının gerisindeki nedenleri ve bu politikaların yarattığı etkileri değerlendirmek, devletin gerek diğer kurumlar gerekse çeşitli uluslararası güç ve örgütlerle olan ilişkilerini açığa çıkarmaktır. Son zamanlara kadar bu tür konular sosyolojinin ilgi alanının hemen hemen dışındaydı. Bu genel ilgisizlik, en azından üç nedenden kaynaklanıyordu.1 Birincisi, sosyolojinin bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı toplumlarda "siyasal" ile "toplumsal" alan arasındaki kurumsal ayrım büyük ölçüde olağan karşılanıyor, sosyoloji inceleme alanı olarak toplumu seçtiğinden siyasal alanı ve dolayısıyla devlet olgusunu göz ardı ediyordu. İkincisi, devlet ve sivil toplum arasında bariz bir ayrım olmayan Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi ülkelerde sosyologlar görevlerini toplumsal yaşamın daha mütevazi, somut, ku-rumsallaşmamış ve çoğu kez gizli yönlerini araştırmak olarak tanımlıyorlardı. Açıkça gözlemlenebilecek güç ve süreçler yerine zımni olanla, resmi düzenlemeler yerine gayri resmi uyarlamalarla, "planlı" kurumlar yerine "doğal" kurumlarla, toplumun görünürdeki yönleri yerine yüzeyin altındaki boyutlarıyla ilgileniyorlardı. Bu tür kaygılar sonucu zorunlu olarak devlet gibi görünürde ve resmi olan bir kurum ilgi alanı dışında bırakılıyordu. Üçüncüsü, birçok Batı ülkesinde sosyolojinin akademik bir disiplin olarak kabul görmesi için siyasal felsefe, anayasa hukuku ve siyaset bilimi gibi daha saygı duyulan ve varlığını kabul ettirmiş bilim dallarıyla rekabet etmesi gerekiyordu. Alanını tanımlarken, diğer bilim dallarında merkezi bir konumda olan devlet kavramı sosyolojinin sınırları dışında bırakılmıştı. Bu geçmişe bakarak sosyolojinin devlet sorununu irdelemek için kendi geleneğinden yeterince malzeme çıkaramayacağını söyleyebiliriz. Ünlü sosyologlar arasında siyasal olaylar ve özellikle devlet olgusu sadece Max Weber'in çalışmalarında temel bir yer işgal eder. Buna rağmen Weber bile "devlet sosyolojisi" türü bir yapıt ortaya çıkaramamıştır. Bu konudaki yazılarının çoğu makale ya da müsvedde şeklindedir. Birçok sosyolog yanlış bile olsa, Weber'in meşru tahakküm ti-polojisini, siyasal olayların sosyolojik açıdan incelenmesine en önemli katkısı olarak görür.
  • Immanuel Wallerstein
    insan sesi mp3 - Türkçe
    15 Ayrım
    821 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: SABAHAT VAROL İNSEL
    Bir dünya sisteminin kaynağını ve başlangıçtaki işleyişlerini tanımlamak için, mutlak bir kavramı, bir dünya-sistemini ileri sürdüm. Dünya-sistemi sosyal bir sistemdir; sınırları, yapıları, üye grupları, meşruiyet kuralları ve bağdaşıklığı vardır. Hayatı, onu gerilimle bir arada tutan çatışan güçlerden oluşmuştur; her grup onu kendi avantajına sonsuza kadar yeniden kalıplandırmaya çalışınca parça parça olur. Bir organizmanın özelliklerine sahiptir; özelliklerinden bazılarının belli açılardan değiştiği, diğer açılardan ise sabit kaldığı bir ömre sahiptir. Yapıları, işlevinin iç mantığı açısından farklı zamanlarda güçlü ya da zayıf olarak tanımlanabilir. Modern dünyanın ayırdedici özelliği ondan faydalananların tasavvurları ve ezilenlerin karşı-ifade güçleridir. Sömürü ve sömürüyü, ya kaçınılmaz olarak kabul etmek ya da modern çağın devam edip giden zıtlığı olarak reddetmek, yirminci yüzyılda, zirvesine ulaşmaktan çok uzak bir diyalektik içinde biraraya gelmiştir
  • Immanuel Wallerstein
    insan sesi mp3 - Türkçe
    14 Ayrım
    754 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: SABAHAT VAROL İNSEL
    Eğer eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya istiyorsak, bu ideallerin hangi şartlar altında gerçekleştirilebileceğini de kavramak zorundayız. Bunu yapmak için de her şeyden önce dünya-sistemi'nin doğasının ve bugüne kadar ki evriminin gözler önüne serilmesi ve hem bugün hem de gelecekte olması muhtemel gelişmelerin çeşitlilik derecesinin ortaya konması gerekir. Böyle bir bilgi güç demektir. Ve bu bilgi benim kendime yükümlülük olarak seçtiğim hedefler çerçevesinde, en fazla, dünya nüfusunun sayıca daha kabarık ve ezilen kesimlerinin işine yarayacak bir güç olma niteliğindedir. Çağdaş sosyal bilimlerin çoğu -bu maske arkasında gizli sosyal psikoloji oldukları zamanlar hariç- grupların ve örgütlenmelerin incelenmesine dönüşmüş durumdadır. Fakat bu çalışma sosyal sistemlerin incelenmesini içermektedir, grupların değil. Araştırmanın odağında bir sosyal sistem olduğunda, sosyal bilimler arasındaki klasik ayrımlar anlamını yitirir. Antropoloji, ekonomi, siyaset bilimi, sosyoloji -ve tarih-, sosyal bilimler disiplininin, belli bir liberal devlet anlayışı ve devletin sosyal düzenin fonksiyonel ve coğrafi alt bölümlerde ilişki biçimleri üzerine oturtulmuş kısımlarından ibarettir. Eğer araştırmacının odağı örgütlenmeler ise sınırlı, belli bir anlam taşırlar. Ama konu sosyal sistem ise hiç bir manaları yoktur. Burada çok disiplinli bir yöntem önermiyorum, aksine önerim tek disiplinli bir yaklaşım. Bu kitabın kapsamlı içeriği, ümit ederim ki bununla neyi kastettiğimi ve bu konuyu ne kadar ciddiye aldığımı açıklığa kavuşturacaktır.
  • William Woodruff
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,95 MB
    Eser Türü: Kitap
    Yazılan tarihi kitaplar genelde Batı hakimiyetine ve üstünlüğüne vurgu yaparlar. Başka medeniyetleri, milletleri hiçe sayarlar. Önemli icatları, dünyayı etkileyen ekonomik ve bilimsel olayları neredeyse görmezden gelirler. Elinizdeki kitap bir nevi bu boşluğu dolduruyor. İnsanlığın son beş yüz yıllık tarihini objektif bir şekilde değerlendiriyor ve hem günümüzün hem de geçmişin şekillenmesinde kimlerin sorumlu olduğunu anlatıyor. Çağdaş dünyada varolan sorunların önemli bir kısmının (buna terörizm, fakirlik ve koloni dahil) Batı'nın eseri olduğunu belirtiyor.
  • Henri Lefebvre
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,52 MB
    Eser Türü: Kitap
    Yayımlandığı tarihten bugüne, mevcut düzene karşı gündelik hayatın kendisinden yola çıkarak muhalefet oluşturmak isteyenlere yol gösterdi Modern Dünyada Gündelik Hayat. Fransa'da 1968'in hemen öncesinde yayımlanan kitap, yeni muhalefet hareketlerinin, dünyaya dair yeni bir algılama ve kavrama çabasının habercisi oldu. Henri Lefebvre, felsefecilerin, sosyologların, antropologların bir dolayım olarak, kendisinden başka bir şeyin işareti ya da bahanesi olarak ele aldıkları gündelik hayatı eleştirel teorinin merkezine koyuyor bu yapıtında. Modern toplumun bütün gerilimlerinin yansıdığı alan olan gündelik hayat bir araştırma nesnesi haline getirilirse, hem baskılama tekniklerine hem de özgürleşme olanaklarına başka bir gözle bakılabilir. Dilin toplumsal baskıyı örtmekteki işlevi, tüketim ideolojisinin yarattığı yanılsamalar, iktidar aygıtları tarafından uygulanan terör ancak gündelik hayat içinden anlaşılabilir; çünkü çeşitli biçimlerde adlandırmaya çalıştığımız, ekonomik terimlerle, statü gruplarının hareketlilikleriyle, kendi çıkarını gözeten birey anlayışıyla incelediğimiz toplum, bu kavramsal araçları yetersiz kılacak denli karmaşıklaşmıştır. Ancak gündelik hayatı ve bu hayatın aldığı çeşitli biçimleri merkezine alan bir tarihsel eleştiri bu zorlu çabanın altından kalkabilir; varlığını sürdüren ama halihazırdaki toplum içinde göze görünmeyen muhalefetleri, direnişleri ve başkaldırı olanaklarını açığa çıkarabilir. Lefebvre'in kitabı, bugüne kadar güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş bir klasik.
  • Henri Lefebvre
    insan sesi mp3 - Türkçe
    35 Ayrım
    532,28 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Merve Koca
    Modern Dünyada Gündelik Hayat, yayımlandığı tarihten bugüne, mevcut düzene karşı gündelik hayatın kendisinden yola çıkarak muhalefet oluşturmak isteyenlere yol gösterdi. Fransa'da 1968'in hemen öncesinde yayımlanan kitap, yeni muhalefet hareketlerinin, dünyaya dair yeni bir algılama ve kavrama çabasının habercisi oldu. Henri Lefebvre, felsefecilerin, sosyologların, antropologların bir dolayım olarak, kendisinden başka bir şeyin işareti ya da bahanesi olarak ele aldıkları gündelik hayatı eleştirel teorinin merkezine koyuyor bu yapıtında. Modern toplumun bütün gerilimlerinin yansıdığı alan olan gündelik hayat bir araştırma nesnesi haline getirilirse, hem baskılama tekniklerine hem de özgürleşme olanaklarına başka bir gözle bakılabilir. Dilin toplumsal baskıyı örtmekteki işlevi, tüketim ideolojisinin yarattığı yanılsamalar, iktidar aygıtları tarafından uygulanan terör ancak gündelik hayat içinden anlaşılabilir; çünkü çeşitli biçimlerde adlandırmaya çalıştığımız, ekonomik terimlerle, statü gruplarının hareketlilikleriyle, kendi çıkarını gözeten birey anlayışıyla incelediğimiz toplum, bu kavramsal araçları yetersiz kılacak denli karmaşıklaşmıştır. Ancak gündelik hayatı ve bu hayatın aldığı çeşitli biçimleri merkezine alan bir tarihsel eleştiri bu zorlu çabanın altından kalkabilir; varlığını sürdüren ama halihazırdaki toplum içinde göze görünmeyen muhalefetleri, direnişleri ve başkaldırı olanaklarını açığa çıkarabilir. Henri Lefebvre'in kitabı, bugüne kadar güncelliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Modern Dünyada Gündelik Hayat'ta geliştirilen teori, onu hayata geçirecek özneler bekliyor hâlâ.
  • Claude Levi-Strauss
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    244,47 KB
    Eser Türü: Kitap
    Antropoloji nasıl bir bilimdir? Modern dünyada insanlığın karşı karşıya kaldığı sorunlara çözüm önerebilir mi? Peki modern dünyanın "ilkel" denen insanlardan alacağı dersler olabilir mi? Kitap çeşitli somut örneklerle yanıt arıyor bu tür sorulara. Claude Lévi-Strauss, modern toplumlarda biyoloji alanındaki taşıyıcı annelik, sperm bankası ve benzeri gelişmelerle birlikte ortaya çıkan hukuksal sorunları, nüfusun sürekli artmasıyla bulaşıcı hastalıkların yayılması arasındaki ilişkiyi tartışıyor. Yetişkinlerin günde 2-4 saat çalışarak bütün nüfusu besleyebildiği "ilkel" toplumlar ile en az 8 saat çalıştıkları halde aç ve evsiz kalanların sayısının her geçen gün arttığı "ileri" toplumlar arasındaki karşıtlığa dikkat çekiyor. Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antropoloji, hem Lévi-Strauss' un düşüncesini hem de genelde antropolojiyi herkesin anlayabileceği bir dille tanıtmakla kalmıyor, günümüzün sorunları üstüne daha geniş bir bakış açısıyla düşünmeye de davet ediyor bizleri.
  • Cemal Bali Akal
    insan sesi mp3 - Türkçe
    70 Ayrım
    473,44 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Gürşad Güneş
    Avrupa 1492’de yeni dünyayı keşfeder ve bir modernleşme-sömürgeleştirme sürecinde onu hızla farklılaştırırken, kendisini ve dünyanın geri kalanını değiştirip yeniden düşünmeye çalışır. Bir yanıyla tüm zamanların fatihlerini, diğer yanıyla özgürlük yanlılarını temsil eden “modern insan” doğar ve büyür. Bu sürecin pratikte ve teorideki öncüsü İspanya’dır. XVI. yüzyıl başlangıcından XVII. yüzyıl ortalarına uzanan Altın Çağ, bu ülkenin felsefe, edebiyat, sanat, dinî düşünce alanlarında görkemli bir çıkış yaptığı, ayrıca modern devlet, insan hakları ve uluslararası hukuk kavramlarını Batı düşüncesine kazandırdığı dönemdir. Altın Çağ’ın düşün ve eylem adamlarının Çağ’ın yeni sorunlarına buldukları cesur çözümler hâlâ günceldir. Modernitenin temel ilkelerini eleştirel bir zihniyet ve benzersiz bir ustalıkla saptamaları çarpıcıdır. Bir fetih serüveni içinde evrensel değerler uğruna giriştikleri mücadele hem trajiktir hem hayranlık uyandırıcı… Aynı ölçüde şaşırtıcı olan da günümüz ve zihniyetimiz açısından anlam yüklü bu başlangıç anı ve yerinin görmezden gelinmesi, Vitoria, Las Casas, Suárez ve diğerlerinin unutulmasıdır. Ama bütün bunları yok saymak da modern düşünce ve yapılanmayı kavramaktan vazgeçmek olacaktır.

Sayfalar