Eserlere Göre Listeleme

Toplam 2685 sonuçtan 2181 - 2190 arası görüntüleniyor.
  • Dr. Arslan Tekin
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,08 MB
    Eser Türü: Kitap
    Bir dönemi aralıyor… Muhsin Yazıcıoğlu Ülkücü Hareket’le birlikte anılır. O “Muhsin Başkan”dır, “Muhsin”dir, “Bizim Muhsin”dir... 1970’ten başlayarak 1980 yılına karar Hareket’in hep ön saflarında fikren ve fiilen vuruşmuştur. Korkusuzdur... Henüz 22-23 yaşında iki defa Ülkü Ocakları’nın ve Ülkücü Gençlik Derneği’nin genel başkanlıklarına seçiliyor. 12 Eylül Darbesi onu da savuruyor... İşkenceler… Zindanlar... Hapisten çıkış... Yine Ülkücü Hareket’te... Arkadaşlarıyla bir araya geliyor, “Ne yapmalı?” sorusuna cevap arıyor. Milliyetçi Hareket Partisi’nden kopuyor ama Ülkücü Hareket’ten kopmuyor. Arslan Tekin’in kaleminden Muhsin Başkan bir dönemi aralıyor. Türk siyasî tarihinde bir Ülkücü Hareket vardır, bir de Muhsin Başkan. Elinizdeki kitap bir ağıt değildir, bir yergi değildir; bir tespittir.
  • Yavuz Bülent Bakiler
    insan sesi mp3 - Türkçe
    18 Ayrım
    316,98 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarık Baldan
    Muhsin Başkan, milletimizin kültür kökenlerine aşkla bağlı olanlardandı. Onun büyük vatanseverliğini ifade edecek kelimeler sözlüklerimizde yeterli sayıda yoktur. Ama birtakım kişiler vatanımızı ona zindan etmeye çalıştılar. Emrolunduğu gibi dosdoğru bir adamdı. Vakar sahibiydi. Bir yiğit, bir güzel adamdı. Bu özellikleri yüzünden ona çok zulmettiler, çok çile çektirdiler. Onu Mamak zindanlarında bir hücrede 5,5 yıl ezdikten, 7,5 yıl hürriyetini gasbettikten sonra beraatine karar verdiler. Aziz naaşı yüz binlerin iştirakiyle kaldırıldı. Acaba Türkiye'de kaç bakan, kaç başbakan, kaç cumhurbaşkanı son yolculuklarına Muhsin Başkan gibi yüz binlerin omuzlarında uğurlandılar?
  • Yavuz Turgul
    insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    167,40 MB
    Eser Türü: Sesli Betimleme
    Seslendiren: Ayşegül Kalkan
    İstanbullu Muhsin Bey, Türk musikisine ve çiçeklerine düşkün, değerlerine bağlı bir 'eski usül' adamdır. 80’lerde hızla değişen şehire, köyden kente göçün getirdiği kültür erozyonuna yabancı ve ilkeleriyle yaşayan bir adam. Bir gün kaset çıkarmak için şehre gelmiş, yanık sesli türkücü Ali Nazik’le kesişir yolları. Muhsin Bey, Ali’yi şöhretle tanıştırabileceğini düşünür. Bu iki ayrı dünyanın insanı böylece, zorlu bir işbirliğine girerler. Dünyaların ne kadar ayrı olduğunu anlamaları içinse, elbette zaman gerekecektir. Yavuz Turgul’un birden fazla kere en sevdiği filmi olduğunu ima ettiği Muhsin Bey, bünyesinde Şener Şen, Uğur Yücel gibi usta isimleri barındıran, doğru zamanda, doğru şeyleri söyleyen bir film olarak ortaya çıkmıştı. Ancak geçen zamanla değerinin azalmadığı, giderek arttığını gördüğümüz, sinemamızda eksikliğini derinden hissettiğimiz sağlam bir dramatik kurgu ve senaryoya da sahip.
  • Recaizâde Mahmut Ekrem
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    83,10 KB
    Eser Türü: Kitap
    Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi yazarın yazarlığının erken dönemlerinde yazdığı bir hikaye. Bolca eski dille yazılan eserde genç bir şairin aşık olduğu kadının ölümünden sonra yaşadığı acı anlatılıyor.
  • Elmalılı Hamdi Yazır
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    37,32 MB
    Eser Türü: Kitap
    Türkçede özgün meal çalışması ne yazık ki çok azdır. Mevcut olan özgün çalışmaların en başında ise Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın meali gelmektedir. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın meal-tefsirinden önce hazırlanmış meallerin büyük çoğunluğu –Elmalılı’nın da işaret ettiği üzere- sırf ticarî kaygılarla ehliyetsiz birtakım kimselere hazırlatılmıştır. Elmalılı Hamdi Yazır’dan sonra hazırlanan mealler ise -genellikle Elmalılı’nın mealini taklit ettiklerinden- Elmalılı’nın kalitesine ulaşamamışlardır. Elmalılı mealinin sadeleştirmeleri ise, zaten Elmalılı’ya ait olmaktan çıkmışlardır. Bunlara bir de, meal-tefsirin Osmanlıca yazma nüshasının ortaya çıkmasıyla, matbu nüshasının birtakım müdahalelere maruz kaldığı/budandığı yolundaki iddialar eklenince, Elmalılı’nın meal ve tefsirinin gözden geçirilerek yeniden yayıma hazırlanması gerekliliği kendinden ortaya çıkmıştır. İşte bu sebeplerden ötürü yayınevimiz büyük bir hizmette bulunarak, Osmanlıca, Arapça ve İslamî ilimler alanındaki büyük birikimiyle yayın camiasında adından sıkça söz ettiren araştırmacı-yazar Ertuğrul Özalp’e Elmalılı meal-tefsirini yeniden hazırlattırmıştır. Yazar, yedi yıllık cehd ve gayretinin mahsulü olan bu kıymetli çalışmayı, Osmanlıca yazma nüsha ile matbu Mushaf’ı karşılaştırarak, anlaşılmadığı veya anlamada zorluk çekildiği yolundaki şikâyetleri de dikkate alarak büyük bir titizlikle yayına hazırlamıştır. Ayrıca bu çalışmada, yazma ve basılı metinler baştan sona karşılaştırılarak tüm farklılıklar gösterilmiş, yanlışlıkla çevrilmeyen her sözcük ve sözcük kümesi saptanarak tamamlanmış, kişisel yorumu yansıtan ve metinde karşılığı bulunmayan her ekleme ve fazlalık belirlenmiş, aynı sözcüğe verilen farklı karşılıklar saptanmış, çeviri yanlışlarına açıklık getirilmiş, yorumla âyet çevirileri arasında zaman zaman gözlenen çelişkiler konusunda okur uyarılmış, kimi âyetler için yorumdan özetlenen açıklamalar eklenmiştir.
  • Osman Necmi Gürmen
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,68 MB
    Eser Türü: Kitap
    Râna'da Osmanlı'nın çöküş günlerine hassas bir kızın gözleriyle bakan Osman Necmi Gürmen, bu kez okurlarını Kanuni'nin, Barbaros'ların, Turgut Reis'lerin Akdeniz'ine götürüyor: Mühtedi, savaşın denizlerde kazanıldığı bir dönemde, Endülüs'ten Kıbrıs'a, Cezayir'den Payitaht-ı Cihan'a, Akdeniz'in ve Akdeniz'i yurt bellemiş korsanların romanı... Aynı zamanda iç içe geçmiş iki ömrün, sadakatin ve sevginin hikâyesi. Kalabriya'da doğan, Müslüman olduktan sonra Kapudan-ı deryalığa kadar yükselen Kılıç Ali Paşa'nın hayatını, kölesi, oğlu Luca'nın, bir başka mühtedinin gözlerinden aktarıyor Gürmen. Ve soruyor: Hangisi daha güç? Yeni bir inancı kabul etmek mi, eskisinden sıyrılmak mı? La Mancha'lı asilzade don Quijote'nin, yürekliliğini ve iyi kalpliliğini öve öve bitiremediği Uluç Ali... Tekrar vaftiz olması için Papalığın Kalabriya'da baronluk teklif ettiği Occhiali... Payitaht-ı Cihan'da, denizin üstüne Ayasofya'nın küçük bir benzerini inşa ettiren Kapudan-ı derya Kılıç Ali Paşa... Osman Necmi Gürmen, Osmanlı'nın en güçlü olduğu bir dönemde "sonun başlangıcı"nı ve bu başlangıca direnmeye çalışanları vurucu bir şekilde anlatıyor: "Zaman değişiyor Kapudan-ı derya, beş on sene içinde Saray artık dünyanın payitahtı olmaktan çıkacak!"
  • Ömür İklim Demir
    bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    6 Ayrım
    205,72 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: GVZ Gül
    “Ne diyeyim, huzur tuhaf şey arkadaş, ancak kaybedecek bir şeyin kalmadığında gelip seni buluyor.” Ömür İklim Demir, kalbini yalnızlıkla terbiye eden insanları, birbirini ıskalayan hayatları, eskidikçe güzelleşen, güzelleştikçe insanı dibe çeken anıları koyuyor önümüze. İs bağlamış sokakları, naftalin kokan paltoları, dördüncü ayakta yatan kuponları, hizada bekleyen bıyıklı tuzlukları, intihara meyilli tahta mandalları, hikâyesi hiç bitmeyen sokak bilgelerini, mesai mesai deliren beyaz yakalıları ve günlük yaşamın lime lime ettiği bütün evhamlı ruhları anlatıyor. Muhtelif Evhamlar Kitabı’nda, öykünün sunduğu imkânları ve incelikleri, alçakgönüllü ama yetkin bir dille birleştiriyor. Sakin sakin, tane tane sıralıyor kelimelerini ve “anlatsan şiir olacak” o anların tablosunu çiziyor.
  • Ömür İklim Demir
    insan sesi mp3 - Türkçe
    10 Ayrım
    466,78 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Ceyda Kiremitci Vasiliev
    “Ne diyeyim, huzur tuhaf şey arkadaş, ancak kaybedecek bir şeyin kalmadığında gelip seni buluyor.” Ömür İklim Demir, kalbini yalnızlıkla terbiye eden insanları, birbirini ıskalayan hayatları, eskidikçe güzelleşen, güzelleştikçe insanı dibe çeken anıları koyuyor önümüze. İs bağlamış sokakları, naftalin kokan paltoları, dördüncü ayakta yatan kuponları, hizada bekleyen bıyıklı tuzlukları, intihara meyilli tahta mandalları, hikâyesi hiç bitmeyen sokak bilgelerini, mesai mesai deliren beyaz yakalıları ve günlük yaşamın lime lime ettiği bütün evhamlı ruhları anlatıyor. Muhtelif Evhamlar Kitabı’nda, öykünün sunduğu imkânları ve incelikleri, alçakgönüllü ama yetkin bir dille birleştiriyor. Sakin sakin, tane tane sıralıyor kelimelerini ve “anlatsan şiir olacak” o anların tablosunu çiziyor.
  • Mehmet Harmancı
    insan sesi mp3
    5 Ayrım
    121,14 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Gizem Dalga
    Mehmet Harmancı "minimalist öyku?" ya da "kısa kısa öyku?ler" diyebileceğimiz öyku? tu?ru?nu?n örneklerini verdi. Harmancı bu öyku?lerde anlatmak istediği temayı en az söze ve göru?ntu?ye indirir. Bu?yu?lu? gerçekçilik, gerçeku?stu?cu?lu?k, hikmet ve imalarla öru?lu? bir öyku? anlayışından beslenir. Tu?mu?yle mesaj odaklı, sarsmaya yönelik bir kurguyu benimser. Okurdan dikkat, özen ve giderek bir çaba isteyen metinlerdir bunlar. Gelenekle kurduğu köpru? nedeniyle bazen ancak ku?ltu?r ve birikimle bu metinlerin kapıları açılabilir. Metinler upuzun bir filmden seçilmiş, ku?çu?k bir enstantane gibidir. Ama bu enstantane bilinçle seçilmiştir ve tu?m filmi özetleyen en can alıcı sahnedir. Onun minimalist öyku?de gerçekleştirdiği önemli orijinallik, anlatılmak istenen duygunun, du?şu?ncenin, mesajın, öyku? sonunda tamamlanmış olmasıdır. Okura bir yarımlık hissi vermemesidir. Ona "eee, sonra…" dedirtmemesidir. Öyku?lerde aydınlanma anı hep sonlarda gerçekleşir ve öyku? çarpıcı finalle biter. Harmancı'nın denediği minimal öyku? anlayışı, u?lkemizde u?zerinde henu?z kuramsal anlamda yeterince konuşulmamış bir tarz. Sağlıklı bir eleştiri ortamı olmadığı hesaba katılırsa, Harmancı'dan bu metinlerin kuramsal arka planı ile ilgili yazılar yazması beklenilebilir. -Necip Tosun-
  • Gülşen İşeri
    insan sesi mp3 - Türkçe
    15 Ayrım
    270,48 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: İlkim Karaca
    Ömrünce ağlayan bir kadının gözyaşları nereye dökülür? Solgun bir isyanın kalbine! Hayatın filmlere, filmlerin de hayatlara benzediği zamanlardı. Siyah önlüklü bir kız yoksul mahallesinin çitlerini aşarak neon ışıklarıyla boyanmış Yeşilçam'a vardı. Artık acılarla dolu bir hayatı hem yaşayacak hem oynayacaktı. En çok o ağlayacak, en çok o ağlatacaktı. Kırmızı panjurlu evlere değil, savaşın, yurtsuzluğun, yetimliğin, yoksulluğun ve erkeklerin açtığı yaralarla var olan, ayakta kalan kadınlara inanacaktı. Adı Muhterem Nur'du… Sonra birlikte kanayacağı bir yürek arayacaktı. Bulacaktı da. İki yalnızı, iki köksüzü, iki öksüzü birleştirecekti hayat. Annesi gözleri önünde öldürülmüş bir çocuğun sığınağı olacaktı Muhterem. Otel odalarından koparıp aldığı bu hayatı ömrünün sonuna kadar koruyacaktı. Aşk koyacaktı adını, hiç tatmadığı aşk. O yüreğin adı Müslüm Gürses'ti. Türkiye sinemasının 60'lı yıllarına damgasını vuran Muhterem Nur, kendisini, Yeşilçam'ı, acılarını ve eşi Müslüm Gürses'i anlattı. Film gibi…

Sayfalar