SUNUŞ. O
İnsanm bir erkek ve bir dişiden yaratıldığını biliyo¬ruz. Bir erkekle kadın arasında meşru, makul, malum beraberliğin adına aile denir. Arapça'dan aldığımız bu kelimenin en eski Türkçemizdeki karşılığı ne idi? soru¬suna cevap aramak yerine ev (üy) adını taşıyan özel me¬kân (dışı kıl, keçe vb. içi halı, keçe vb. halı, gilem/kilem) kelimesine bakarak bir fikre varabiliriz: Evlenmek/üy-lenmek, evermek fiilleri yanında ere varmak, kız vermek, kız çıkarmak fiilleri de bulunmaktadır. Bu fiil¬lerden anlaşılıyor ki, Türklerde aile bağımsızlığın ilanı ve kişinin şahsiyet olmasının kabulü ile ilgili bir göster¬gedir.
Aile, iki farklı cinsten insanın kendi rızalarryla yaş¬ça, makul beden ve kültürce uygun/yakışır olmak ve birbirlerinin namus bekçisi gibi görmek şartıyla bedenen ve ruhen birlikteliğin kurumlaştığı özel bir beraberlik anlamlı ve başka insanların da beklentilerini içinde taşı¬yan psikolojik, sosyolojik ve ekonomik etkileşim ve de¬vamlılık merkezidir.
İki zıt insan arasında izahı oldukça zor bir yak-laştırıcı gücün bir başka söyleyişle kaderin çekme ve çekiştirmesi sonucunda ilgi duyma, beğenme, hoşlanma,
sevme, vazgeçilmez olma basamaklarından biriyle, bir¬birlerini isteyen iki zıt cinsli, birbirlerine yakışabilen insanın mizaçlarını ortadan kaldırmadan, biyolojik, sos¬yolojik paylaşmalara hazır olmakla başlayan aile kuru¬mu, cinsin devamının da kültürün zenginleşerek yaşa¬masının da en önemli araçlarından biridir. Acaba 21. yüzyılın eşiğinde medyatik bombardıman ile yüksek kent teknolojisinin arasına sıkışan insanı yalnızlıktan, kimsesizlikten, çaresizlikten, bedenî ve ruhî hastalıklar¬dan ve ahlâksızlıktan kim koruyacak? Bize göre kadının veya erkeğin yahut çocukların en güvenli yaşama alan¬ları onların ailelerinin içindeki dünyadır. Aile bu anlam¬da zarar görmediğimiz, göremeyeceğimiz, korunduğu¬muz, barındığımız, beslendiğimiz ve paylaşarak çoğalt¬tığımız özel mekândır.
Günümüzde güçlendirilmesi, desteklenmesi sosyo¬log, psikolog, hekim ve idarecilerin üzerine titremesi gereken kurum ailedir. Okullar veya semtler yahut şehir¬ler veyahut izlenen kanallar ve programlar arasındaki farkı bütünleşmeyi yaralayan bir olumsuzluk gibi gör¬mek ve dövünmek istemeyenler aileleriyle övünmenin yolunu aramalıdır. Temelleri sağlam atılmış devamlılığı eziyet olmaktan çıkmış kültürün ve neslin devamını sağ¬layan ailenin kurulması da bir dilek olmaktan çok, bilinç işidir: Atalarının birlikteliklerinin sırrını öğrenip, bilince dönüştürenler, torunlarına beraberliğin ne, niçin, nasıl olduğu konusunda örnek olabilirler.
Prof. Dr. Sadık TURAL