Eserlere Göre Listeleme

Toplam 4998 sonuçtan 3391 - 3400 arası görüntüleniyor.
  • Zerrin Ardam
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    139,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    Sevgi Üzerine
  • İ. Gündağ Kayaoğlu
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1017,95 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Hugo Pratt
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    615,23 KB
    Eser Türü: Kitap
    Neden olmasın? Küçük ithaf yazısında, Hugo Pratt, güney denizlerine duyduğu tutkunun Vere Stackpoole'nin Mavi Göl'ünden kaynaklandığını söylüyor. Bir anda aynı adı taşıyan film canlanıyor gözümüzde, ama orada Corto Maltese'nin adı bile geçmiyor. Yani, kimbilir? Thomas Merton mesela, Sanatçının Genç bir Adam Olarak Portresi'nde Joyce'un inkarını okuduğunda Katolikliğe döndüğünü iddia eder. Ama ben yazarlara pek inanmam, genelde yalan söylerler. Sadece ve sadece metne güvenmeyi tercih ederim. Umberto Eco (Sunuş'tan)
  • Sacha Guitry
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    41 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Sevil Becker
    insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    26,33 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Burcu Toprak
    Görme engelli bir prenses ile işitme engelli bir prens... Acaba ileride hangisi tahta geçmeli? Engelleri nedeniyle tahtın varisi olamayacakları düşünülen iki kardeş, sorun zannedilen özelliklerini yeteneğe çevirerek herkese unutulmaz bir ders veriyorlar. Farklılıkları kabullenmek ve kararlılık üzerine çarpıcı bir masal... (Tanıtım Bülteninden)
  • Haluk Korkmazyürek
    insan sesi mp3 - Türkçe
    11 Ayrım
    340,37 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Enis Akay
    Ultra maraton aslında bir yarış değildir. İnsanın kendisiyle ve doğayla bir mücadeledir. Bu mücadelede asla yalnız kalınmaz. Diğer koşucular başta olmak üzere, istasyon görevlileri ve parkur görevlileri yardıma ihtiyaç duyan koşucunun hep yanında olurlar. Bu nedenle ultra maratona “yarış” değil “koşu” sıfatı daha uygundur. Ultra maraton koşmak, çok ciddi hazırlık dönemi gerektirir. Ancak, ne kadar fiziksel hazırlık yapılırsa yapılsın, özellikle 60 kilometrenin üstündeki ultra maratonları bitirebilmek için mutlaka zihinsel gücün, vücutta kalan son enerji kırıntılarının kullanılabilmesini sağlayacak irade gücünün devreye girmesini gerektiren bir sınır koşucunun karşısına çıkacaktır. Bu sınırın başlangıcı kimi zaman 50’nci, kimi zaman 60’ıncı kilometredir, ancak kimi zaman da bitişi uzaktan görseniz bile son birkaç kilometre olabilir. Ultra maraton; bitmez uzun tırmanışlar, insanı isyan ettiren dik inişler, uçsuz bucaksız düzlükler, kaya, çamur, taş, diken, çarşak, olmazsa olmaz güneş, yağmur, soğuk ve sıcak, arı ve köpek saldırısı demektir. Sıcaktan kavrulmak, soğuktan titremektir. Kilometresine göre sırasıyla yorulmak, bitkin hale düşmek ve tükenmek demektir. Bu ızdırap niye çekilir diye sorarlarsa da, açıklamaya çalışmak yerine gülümsemekle yetinmek demektir. Ultra maraton koşmak her ne kadar bireysel bir eylem gibi görünse de, aslında tüm koşu boyunca, koşucular birbirlerini koruyup kollarlar. En az kendileri kadar diğer koşucuları da düşünürler. Gerektiğinde kendi koşularını bırakıp diğerlerine yardım ederler. Bu yardım kimi zaman bir ayak pansumanı yapmak, kimi zaman elektrolit ve sıvı desteği sağlamak, bazen gıda takviyesinde bulunmak, kimi zaman omuz vererek koşuya devam etmesine yardımcı olmak, bazen de koşuyu bırakarak onunla birlikte oturup asıl yardımı beklemek şeklindedir. Yardıma ihtiyacı olan koşucu asla yalnız bırakılmaz. Amaç bitirmektir. Her koşucu, diğer koşucuların da koşuyu bitirebilmesi için elinden geleni yapar. Bitiren herkes birincidir, çünkü kazanmıştır. O nedenle, ultra maraton koşularında parasal ödüller yoktur. Katılanların da zaten böyle bir talepleri ve beklentileri de yoktur. Ultra maraton koşusunu asil kılan işte bu dayanışma ve ödülsüzlüktür. Bitişteki alkış ve takdir yeter de artar bile.
  • Nureddin Yıldız
    insan sesi mp3 - Türkçe
    18 Ayrım
    569,88 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Seda İriç Öztürk
  • Nora Roberts
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    5,64 MB
    Eser Türü: Kitap
    New York Times çoksatan yazarı Nora Roberts, sizi yaşadıkları kasabada sıcacık bir otel inşa eden Montgomery kardeşlerle -Beckett, Ryder ve Owen- son bir maceraya davet ediyor. Ryder fiziksel açıdan güçlü, duygusal açıdansa pek de yumuşak olmayan bir adamdır ve Montgomery kardeşlerin en anlaşılmaz olanıdır. Güler yüzlü ya da pek de sıcakkanlı olmasa da alet kemerini taktığında onun çekici görünüşüne hiçbir kadın karşı koyamaz. Tabii BoonsBoro Oteli'nin yöneticisi Hope Beaumont hariç… Bir zamanlar D.C.'de lüks bir otelin yöneticisi olan Hope, heyecana ve gösterişe alışkın olsa da küçük kasaba hayatına hızla uyum sağlar. Şu anda tam da istediği yerdedir ama aynısını aşk hayatı için söylemek pek de mümkün değildir. Bir türlü aklından çıkmayan Ryder ise onu hem sinir etmekte hem de heyecanlandırmaktadır. Aralarındaki bu gerilim yeni yıl kutlamalarında tatlı bir öpücükle son bulur. Hope'u takip eden tatsız geçmişi karşısına çıktığında, onu bu çaresiz durumundan kurtaran kişi yine Ryder olacaktır. Titiz ve çalışkan otel yöneticisinin o kadar da kusursuz olmadığını görmek Ryder'ın duygularını harekete geçirecek, genç adam Hope'un tam da kendisine uygun olduğunu fark edecektir…
  • Güler Sabancı
    insan sesi mp3 - Türkçe
    21 Ayrım
    242,25 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Ersen Orhon, Güler Sabancı
    İnsan, yaşam parantezi içindeki o bilinmez süreye nice işler sığdırmak için uğraşıyor. Kendi varlığına dair iz bırakmak için kalıcı bir eser yaratmaya, var etmeye çalışıyor. 20. yılına ulaşan Sabancı Üniversitesi’nin kuruluş süreci benim için böyle bir zaman dilimi. Üniversitenin kuruluşu ve bugüne uzanan hikâyesi, bana kendimi tanıma ve geliştirme fırsatı verdi. Kendimi tanırken eğitimin alfabesini, geçmişle geleceği birbirine eklemleyen bağları öğrendim; önümüzde uzanan yılların bugüne yansıyan fotoğrafını görme fırsatını buldum. Üniversite “birlikte” var edilen bir kurum. Bu hayâli kurup gereklerini yerine getirmekte tereddüt etmeyen Sabancı Ailesi, bu hayâle ortak olup birlikte gayret gösteren değerli akademik kadrolar ve bize güvenen öğrencilerle birlikte bugüne geldik. Ben Sabancı Üniversitesi’ni yılların süzgecinden bugüne kalanlar, bende iz bırakanlar üzerinden anlattım. Sanırım bu anlatı, Türkiye’de oldukça yeni sayılabilecek vakıf üniversiteleri açısından da bir ilk olacak. Bürokrasiden akademiye bir vakıf üniversitesinin hangi adımlarla var olduğunu aktarırken, tarihe yol gösterici bir not düşmüşümdür umarım. (Tanıtım Bülteninden)
  • Sevim Burak
    insan sesi mp3 - Türkçe
    3 Ayrım
    78,2 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nilüfer Batmanoğlu
    Sevim Burak bundan yaklaşık kırk yıl önce ilk kitabı Yanık Saraylar`ı yayımladığında (1965) hem büyük bir beğeniyle hem de bir parça şaşkınlıkla karşılanmıştı. Toplumcu gerçekçiliğin o zamanlar edebiyatımızdaki hakimiyeti düşünüldüğünde, Sevim Burak gerçekten de bu iklime uymayan, insana merakla "bu da nerden çıktı" dedirtecek türden, "ekzantrik" bir yazardı.

Sayfalar