Kalp Koleksiyoncusu, sıradan ve gündelik olanın, hepimize tanıdık gelenin, insanın kanını donduracak bir ustalıkla anlatıldığı, yirmi yedi fantastik öyküden oluşuyor. Joyce Carol Oates, yaşamın karabasanlarının üzerine yalın kılıç giderken sıradan, yalın ve yaşamın parçası olan şeylerin, tüm gotik korkuların en kötüsü olduğunu kanıtlıyor. Gizemli olanın, yani açıklanamayanın, iç yaşamlarımıza ve şimdisi, geleceği ve geçmişi olmayan bir ortama giden bir yol olduğunu düşünen Oates, öykülerini okura çok da açık olmayan bir zemin üzerine kuruyor. Belirsizliğin ürkütücülüğünü, ayaklarımızın altında oluşan depremleri bilinçaltından kaynaklanan imgelerle zenginleştiriyor. Kalp Koleksiyoncusu, önümüzde bir serap gibi uzanan, düşlerimize giren, karabasanımız olan yaşantıların bir koleksiyonu. Bir grotesk öyküler toplamı. Öznel olarak var olan, dünyayı yalnızca kendi prizmasından tanıyan insanın öznelliğinin başkaları için ulaşılamaz, gerçek dışı ve bilinmez olduğunu vurgulayan yazar, okurun da öyküye katılacağına güveniyor. Kafkaesk bir ortamda gelişen öyküler, insanı doğuran, besleyen, belirleyen fiziki dünyanın gerçekten bizim dünyamız olmadığını hissettiriyor. Oates'in çarpıcı kurgusunda grotesk, zihnin karanlık köşelerinin bir haritası haline geliyor. En yüreklimizin bile ürkeceği bilinmezler üzerine kurulu Kalp Koleksiyoncusu, fantastik dünyaya bir yolculuk.
