Eserlere Göre Listeleme

Toplam 3298 sonuçtan 401 - 410 arası görüntüleniyor.
  • Caro Y. Rodriguez ve Jose Maria Ceardenal
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1020,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    "Masonlar planlarının eksiksiz tatbik edilebilmesi için her şeyi yapar. Buna ilahi dinlerin ve meşru hükümetlerin yıkılması da dahildir. Adam öldürme, zehirleme, sahte şahitlikler ve mahkum ettirme gibi metotlara her zaman başvururlar..." Bu eser; bilinmeyen, daha doğrusu, gizli bir örgütün faaliyetlerini belgeler ışığında gün yüzüne seriyor. Kurulduğundan bu yana etkileri ve amaçları konusunda oldukça şüpheli bir sicile sahip olan masonluk, bu kitapla bilimsel olarak incelemeye alınıyor.
  • MEVDUDI
    metin - Türkçe
    4 Ayrım
    11,34 MB
    Eser Türü: Kitap
    "İslâm nimeti her devirde insana ancak iki kaynaktan gelmiştir. Birincisi, Allah'ın kelâmı, ikincisi Allah'ın peygamberleri (Allah'ın selâmı onların üzerine olsun). O peygamberler ki Allah-ü Tealâ tarafından sadece kelâmını yaymak, buyruklarını duyurmak ve açıklamakla değil, aynı zamanda bunların nasıl tatbik edildiğini ve başkalarına nasıl örnek olabileceklerini göstermek için de görevlendirmişlerdir. Peygamberler aynı zamanda, Kur'an'ın belirlediği amaçları varılabilmesi için, fertler ile toplumu denetlemeye, insan hayatının eksikliklerini düzeltmeye de memurdurlar. Hem Kur'an-ı Kerim, hem Hz. Muhammed (s.a.v.)in vazifesi aynı olup, aynı amacı taşımaktadırlar. Onları gerçek anlamda kaavramamız, ancak o vazife ve amacı anlama derecemize bağlıdır. Bu gerçek unutulduğu takdirde, Kur'an-ı Kerim yalnız sözler yığını ve siret-i mübarek de sadece bir hayat hikâyesi ve olaylar zincirinden ibaret kalır. Siz, sözlük, kitap, belge, ilmî çalışma ve araştırmalar ile bir yığın tefsir kitapları yazabilirsiniz. Tarihi araştırmadaki ustalığınızla da Hazreti Peygamberin şahsiyeti ve asr-ı saadet ile ilgili belki de en doğru ve en geniş bilgileri toplayabilirsiniz. Fakat, dinin ruhuna ve özüne varamazsınız. Çünkü bu iş yalnız sözler ve olaylarla bitmiyor, asıl varılmak istenen o amaç ve hedeftir ki, uğruna Kur'an-ı Kerim inidirilmiş ve Muhammed Mustafa (s.a.v.) örnek olarak bize gönderilmiştir. Bu amaç ne kadar iyi anlaşılırsa, Kur'an ve siyer de o kadar iyi anlaşılacak ve ne kadar yanlış anlaşılırsa, ikisi hakkındaki bilgimiz de o derece yanlış ve eksik olacaktır." Mevdudi
  • Barbara Foster
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    5,65 MB
    Eser Türü: Kitap
    Popüler kültürde aşk üçgeni olarak da anılan üçlü aşk, edebiyatta ve sahne eserlerinde defalarca işlenmiş bu ilişki türü kimileri için tabu, kimileri için bir fantezi, kimileri içinse bir gerçekliktir. Kendileri de bir üçlü ilişki yaşayan yazarlar, Kutsal Kitap'tan edebiyat ve sanata, siyaset alanına uzanan araştırmalarına dayanarak Casanova'dan Rousseau'ya, Henry Miller ve Anais Nin'den Hemingway'e, Simone de Beavoir'a, Jack Kerouac'tan Kennedy'e ve Mitterand'a kadar birçok tanınmış kişinin üçlü ilişkilerine ışık tutuyor. Bu arada bazıları hüsranla biten, bazılarıysa bir masal gibi yaşanmış, ama her biri efsaneleşmiş bu öyküleri ayrıntılarıyla aktarıyorlar.
  • Bill Fawsett
    insan sesi mp3 - Türkçe
    38 Ayrım
    586,47 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Göksun Günal
    Söylerken yakalanan siz değilseniz yalanlar çoğunlukla ilginç ve eğlencelidir. Yalansız bir dünya, hele de yalansız bir tarih düşünmek mümkün değil. Politika veya savaş söz konusu olunca ilk kurban edilenin “gerçek” olduğunu artık bilmeyen yok. Sezar’ın, Kleopatra’nın, Stalin’in, Hitler’in, Churchill’in, Roosevelt’in, Nasır’ın ve daha pek çok tarihi kişiliğin söylediği yalanları merak ediyor musunuz? Biliyoruz ki, hükümetler, politikacılar, generaller, gazeteler, şirketler, tarihçiler, hatta bilim insanları yalan söylemekten hiç çekinmiyorlar. Dünya yalan üzerinde duruyor dense, yalan olmaz! Bu kitap tarih boyunca söylenmiş en büyük, en korkunç, en ilginç ve aynı zamanda en eğlendirici yalan ve propagan-dalardan bir demet sunuyor: •Noel, İsa’nın doğumunun kutlandığı 25 Aralık, aslında nedir? •Osmanlı Paşası, “Arabistanlı Lawrence”a tecavüze kalkıştı mı? •Hitler, hangi yalanı uydurarak Polonya’ya saldırmıştı? •U-2 casus uçağı Rusya’da düşürüldüğünde ABD nasıl bir açıklama yapmıştı? •John F. Kennedy başkan adayı olduğunda hangi yalanları söylemişti? •ABD Başkanı Johnson, Vietnam Savaşı’nı başlatırken neyi saklamıştı? •Sigara tekelleri ürünlerinin sağlığa yararlarını nasıl anlatmıştı? •İcat edilmesinin ardından elektriğin neden her derde deva olduğu sanılmıştı? •Ünlü gazetelerin ünlü yalan haberleri nelerdi?
  • Yasin Aktay
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,21 MB
    Eser Türü: Kitap
    Toplumların oluşumdan ve devamlılığında ortaj tarih anlayışının önemi nedir? Toplumların kültürel, ahlaki, dini ve siyasi birliktelikleri, tarihlerinin oluşumuna nasıl etki ederler? Tarih anlatılarının meşruiyet temelleri nelerdir? Toplumsal ortaklıkların ve tarih bilincinin bitmesiyle ortaya çıkan tarih bozumu. Tarih bozumunun ortaya çıkmasında küreselleşmenin etkileri nelerdir? Tarih oluşturacak malzemeden bir "ortak tarih"in oluşabilmesi için herşeyden önce bugünün insanlarında bir ortaklık kurma iradesinin oluşması gerekir. Eğer insan gruplarının, birbirleriyle münasebetleri temellendirebildikleri, bir aradalıklarını belli bir geçmişe ve hukuka dayandırabildikleri bir ortaklık hissi ve iradeleri yoksa ortak tarih kendiliğinden silinir. Bu irade oluştuğunda ise ortak tarih kendiliğinden oluşur. Tarih bir ortaklık işiyse birbirleriyle bir ortaklık hissetmeyen insanların tarihlerinden de söz edilemez. İnsanların ortaklık hissettikleri alanların azlığı aynı zamanda herhangi bir tarih olasılığının da tükenişine işaret eder. Korkarız ki bu olasılık, günden güne yoğunlaşan parçalanmışlık, çözülme ve dağılma duygularının yaygınlığı ölçüsünde bir kabus haline gelmektedir. İnsanların herhangi bir tarih anlamında bir tarihin tükenişinden, bir tarih bozumundan bahsedebiliriz. Bunda yaşandığı söylenen ve günden gün etkisini de hissettiren küreselleşmenin zamansallık yerine mekansallığa dayalı işleyişinin etkisi olduğu söylenemez mi? Olabilir. Ancak değişmeyen bir şey var ki, tarih ve tarihsellik anlatıları aracılığıyla tedavülde dolaşan milletlerarası hiyerarşiler ve hegemonya ilişkilerinin yerini küresel dünyanın örgütlenme biçimi almıştır. Dün tarih galiplerin tarihiydi, bugün dünya (globe) egemenlerin dünyası olmayı sürdürüyor. Tarih anlatılarının en önemli kaynağı olan ulus-devletlerin fiili varlıkları olmasa bile meşruiyet dayanaklarının aşınmasına, ilk etapta daha tikel ve mikro tarih anlatılarının ikame edilmesi eşlik etti, ama bu ikame kalıcı olamazdı. Tarih anlatısına yapılan itirazlar, belli bir tarih anlatısına duyulan kuşkuları sanılandan fazla derinleştirerek, herhangi bir tarih anlatısının tutunabilme zeminlerini yok etmiş görünüyor. Bütün bu gelişmeler tarih anlatılarının bozulmasına yol açıyorsa da bu tarih bozumuna bir özgürleşim umudu eşlik etmiyor. Sonuçta tarihin bozumu, aynı zamanda toplumsallığın da bozumuna delalet ediyor.
  • M. Serefeddin
    metin
    2 Ayrım
    69,10 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Yavuz Bahadıroğlu
    metin - Türkçe
    4 Ayrım
    23,30 MB
    Eser Türü: Kitap
    Kalabalık bir düşman karşısında, Vatanın için gizli bir görev aldığında Ve daha pek çok kritik durumda Sen olsan ne kadar cesur davranırsın? Eğer sen de "Tarih Cesaretle Yazılır" diyorsan, haydi başla sayfaları çevirmeye! Tarihin içinden heyecan dolu cesaret hikâyeleri ve etkinlikler seni bekliyor. Tartışma Drama Doğru Yanlış Labirent Kelime Avı İster Yaz İster Anlat
  • Hikmet Kıvılcımlı
    metin
    2 Ayrım
    384,16 KB
    Eser Türü: Kitap
    Araştırmanın alanı Antika Tarih: İ.Ö.4-5 bin yıllarında başlar, İ.S 14'üncü yüzyılda biter. Bu alanda araştırılan başlıca konu: altı-yedi bin yıldır, insanı umutsuzluğa düşüren bir saat intizamı ile boyuna ?tekerrür' eden medeniyet 'yıkılış' ve 'yeniden kuruluş'larıdır. Böyle bir araştırma neden önemli oldu? Bugünkü Türkiye'yi anlamak için, onun dün içinden çıktığı (daha doğrusu bir türlü içinden çıkamadığı) Osmanlı tarihine inmek gerekti. Osmanlı tarihinin maddesine girince, onun İslam Medeniyetinde bir Rönesans olduğu belirdi. İslam Medeniyeti: tıpkı Grek ve Roma Medeniyetleri gibi, Kent'ten çıkmış Antika Medeniyetlerden biriydi. İlk Sümer öncesinden (Protosümerlerden) İslam Medeniyetine gelinceye değin sıralanan Antika Medeniyetlerin hepsi de: hem birbirlerinin aynı, hem birbirlerinin gayri olarak çıkagelirken, hep aynı gidişi-süreci gösteriyorlar ve bir tek kanuna uyuyorlardı
  • Hikmet Kıvılcımlı
    metin
    2 Ayrım
    384,16 KB
    Eser Türü: Kitap
    Araştırmanın alanı Antika Tarih: İ.Ö.4-5 bin yıllarında başlar, İ.S 14'üncü yüzyılda biter. Bu alanda araştırılan başlıca konu: altı-yedi bin yıldır, insanı umutsuzluğa düşüren bir saat intizamı ile boyuna ?tekerrür' eden medeniyet 'yıkılış' ve 'yeniden kuruluş'larıdır. Böyle bir araştırma neden önemli oldu? Bugünkü Türkiye'yi anlamak için, onun dün içinden çıktığı (daha doğrusu bir türlü içinden çıkamadığı) Osmanlı tarihine inmek gerekti. Osmanlı tarihinin maddesine girince, onun İslam Medeniyetinde bir Rönesans olduğu belirdi. İslam Medeniyeti: tıpkı Grek ve Roma Medeniyetleri gibi, Kent'ten çıkmış Antika Medeniyetlerden biriydi. İlk Sümer öncesinden (Protosümerlerden) İslam Medeniyetine gelinceye değin sıralanan Antika Medeniyetlerin hepsi de: hem birbirlerinin aynı, hem birbirlerinin gayri olarak çıkagelirken, hep aynı gidişi-süreci gösteriyorlar ve bir tek kanuna uyuyorlardı.
  • Hikmet Kıvılcımlı
    metin
    2 Ayrım
    293,16 KB
    Eser Türü: Kitap
    Araştırmanın alanı Antika Tarih: İ.Ö.4-5 bin yıllarında başlar, İ.S 14'üncü yüzyılda biter. Bu alanda araştırılan başlıca konu: altı-yedi bin yıldır, insanı umutsuzluğa düşüren bir saat intizamı ile boyuna ?tekerrür' eden medeniyet 'yıkılış' ve 'yeniden kuruluş'larıdır. Böyle bir araştırma neden önemli oldu? Bugünkü Türkiye'yi anlamak için, onun dün içinden çıktığı (daha doğrusu bir türlü içinden çıkamadığı) Osmanlı tarihine inmek gerekti. Osmanlı tarihinin maddesine girince, onun İslam Medeniyetinde bir Rönesans olduğu belirdi. İslam Medeniyeti: tıpkı Grek ve Roma Medeniyetleri gibi, Kent'ten çıkmış Antika Medeniyetlerden biriydi. İlk Sümer öncesinden (Protosümerlerden) İslam Medeniyetine gelinceye değin sıralanan Antika Medeniyetlerin hepsi de: hem birbirlerinin aynı, hem birbirlerinin gayri olarak çıkagelirken, hep aynı gidişi-süreci gösteriyorlar ve bir tek kanuna uyuyorlardı.

Sayfalar