Son yıllarda, Türkiye ve Dünya ilim âleminde en çok sözü edilen konuların başında Dış Türkler olarak adlandırılan Türkiye hâricindeki Türklerin kültür ve tarihleri gelmektedir. Bunun en büyük sebebinin, yakın devirde Türklerin nüfuslarında meydana gelen hızlı artışın ilgili bölgelerde yaratacağı yeni gelişmeler olduğu ileri sürülmekte ise de, mesele bu kadar basit ve tek yönlü değildir. Türk nüfusunun artışı bizleri elbette memnun eder. Fakat, bizleri en çok sevindiren husus, Türk tarihine ve kültürüne gösterilmeye başlanan alâkadır.
Bugün, Türkiye ve Türkiye hâricinde yaşayan Türkler, Anadolu Türk’ü, Azerî, Özbek, Kazak, Kırgız, Tatar, Türkmen ve Uygur vb. gibi adlarla çağrılmaktadırlar. Fakat bilinen hakikat odur ki, bu Türk topluluklarının büyük Türk milletinin bölünmez birer parçaları, yâni aynı müşterek kültürün ve tarihin sâhipleri olduğudur.
Mevcut kaynaklardan, bâzı Türk topluluklarının çeşitli kıtalara giderek devletler kurduğunu ve medeniyyetler yarattığını bilmekteyiz. Fakat en büyük hareketi, bugünkü Türkiye Türklerinin, Selçuklu âilesi önderliğinde Orta Asya’dan, yâni eski anayurd’dan, ayrılarak ön-Asya’ya ve Anadolu’ya gelip yerleşmek suretiyle yaptıklarını ve büyük bir medeniyeti de yarattığını bilmekteyiz. Bu büyük göçten sonra önemli sayıda Türk’ün Orta Asya’da kaldığı bir gerçektir. İşte Özbek, Kazak, Kırgız, Tatar, Uygur, Türkmen ve Azerî gibi çeşitli adlar altında kalan ve Türk milletinin birer parçası olan bu insanlar ile Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra bugün komşu ülkelerin sınırları içinde kalan kardeşlerimize “Dış Türkler” veya Türkiye hâricinde yaşayan Türkler adını vermekteyiz. Müşterek bir mâzi-ye sâhip olduğumuz bu insanların tarihleri, elbetteki Türk kültürünün bir parçasını teşkil etmektedir. Bu kültürün geçmişteki meselelerini olduğu kadar günümüzdeki durumunu da ele alıp işlemek bugünkü Türk milletinin en tabiî hakkı ve vazifesidir. Bunun böyle olduğuna inanan büyük önder Atatürk, yalnız Türkiye Türklerinin değil aynı zamanda Orta Asya veya diğer adıyla Türkistan Türklerinin tarih ve kültürlerini araştırmaları için Türk Tarih ve Dil Kurumlarını kurdurmuştur.
Atatürk’ün, Türk dünyasında, en azından bir kültür birliğini gerçekleştirmek istediğini biliyoruz. O’nun bu husustaki fikirlerini izah etmeden önce, daha evvel bu sâhada cereyan eden gelişmeleri kısaca hatırlamakta büyük fayda görmekteyiz.