Konusu: "Hakikate ulaşmak isteyenler, ona ya bütünüyle sahip çıkmalı ya da hiç sahip çıkmamalıdırlar... Hakikati insanlığa kılık değiştirmiş ya da makyajlı bir biçimde taşıyanlar onun pezevengi olabilirler; ama aşığı olamazlar." (
Gotthold Ephraim Lessing)
Biliyorsunuz, bir referandum süreci yaşadık. "Evetçiler kazandılar." Sağlık olsun. Demek ki, bu milletimizin gözünün açılması için, şimdiye kadar yaşadıklarımız yetmemiş.
Bu sebepten de, bazı aydınlar gibi, "bu millet adam olmaz", "siktir et, ne halleri varsa görsünler" diyecek halimiz yok. Milletimizin başımız üstünde yeri var. Verdiği her karara da say-gımız sonsuz. "Amma velakin" bizim de doğrularımızı anlatmaktan vazgeçmek gibi bir niyetimiz yok. Asla da böyle bir şey olmayacaktır. Ol sebep, durmak yok; devam.
Keşke 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbelerini; 28 Şubat ve 27 Nisan muhtıralarını unutmak mümkün olabilseydi. Gözaltılar, işkenceler, cezaevleri, idamlar, faili meçhul cinayetler, çoğu genç olmak üzere milyonlarca insanın maruz kaldığı zulüm, toplum olarak yaşadığımız travma, kardeş kavgası, toplu katliamlar ve daha neler. Bize kalsa, yine de unutacaktık. Yaşadıklarımızı, yaşananları bir milletin arızi arızaları olarak görecek, bir daha olmaz inşallah düşüncesi ile karara varacaktık. Ancak, anladık ki, bu arızalar arızi değil, yüzlerce yıl evvelinden oluşan, günümüzde de devam eden, emeline ulaşıncaya kadar da vazgeçilemeyecek bir planın gereğiymiş. İşte biz, ben ve benim gibiler, bu nedenle darbeleri ve muhtıraları unutmayacağız.