Konusu: İslâm düşüncesi, dinî olduğu kadar aynı zamanda insanı', yani aklî bir üretimdir. Bu düşünce sisteminde dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir husus da ihya, inşâ, ıslâh ve tecdid girişimlerinin altında güçlü bir aklın yattığıdır.
Bu akıl, nasslarla beraber yürüyen Müslüman aklıdır.
Felsefe-kelâm ilişkisi, karşılıklı tartışmalar ve reddiyeler; yorum ve yorum felsefeleri; İslâm düşüncesinin klasik döneminde hâkim iki çizgi olarak kabul edilen rivayet ve dirayet tarzı ve her iki tarza göre eser yazanlar; bâtıni- zâhirî yaklaşımlar; mezheplerin kurucuları ve temel paradigmaları; düşüncenin sanatla birlikle harmanlandığı alanlar olan şiir ve edebiyat; Müslümanların iletişimin ötesinde fikir ve eser üretim araçları olan en yaygın üç ortak dili (Arapça, Farsça, Türkçe) yaşayan medeniyet dilleri olarak kullanmışlardır.
Felsefesi’nin ve mantığın önderlerinden Sicistânî, İbn Miskeveyh, Amidi, Ebherî, Nâsıruddîn Tıisi, Kutbuddin Râzî; hem dini ilimler hem de felsefî alanda söz sahibi olan Râgıb İsfahâni, Gazâlî, Fahruddîn Râzî, İbn A t â ıı 11 a h İskenderî, Kutbuddin Şirâzi, Şerif Cürcânî; dil, düşünce ve edebiyat üstatları Kirmânî, Ömer Hayyâm, Ziyâuddin İbnıı’l- Esîı-, Sadî Şîrazi, Fuzuli, Niyazi Mısrî kadîm medeniyetin inşâsında ana figürler olarak varlık göstermişlerdir.