En Son Eklenenler

Toplam 56596 sonuçtan 52301 - 52310 arası görüntüleniyor.
  • Rıfat Ilgaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    934,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Yıl 1944… İkinci Dünya Savaşı sınırlarımıza kadar dayanmıştır. Hitler faşizminin tüm Avrupa’yı ateşe attığı günler… Türkiye bu savaşa dâhil olmamak için dirense de etkileri tüm ülkede hissedilecektir. Ekmek, şeker, yakacak gibi temel ihtiyaç maddeleri karneye bağlanmış, dışarıdan gelebilecek ani baskınları önlemek amacıyla geceleri her yerde karartma uygulaması başlamıştır. Ülkenin aydınlarına da baskı uygulanan bir dönemdir bu aynı zamanda. Rıfat Ilgaz, Karartma Geceleri’nde işte bu kapkaranlık günleri anlatır. Bir aydın, şair ve edebiyat öğretmeni olan Mustafa Ural, yazdığı ve toplatılan şiir kitabı nedeniyle aranmaktadır. Sağlık problemleri vardır, bu nedenle de hemen teslim olmak istemez. İstanbul’un soğuk ve karartılmış sokaklarına, eş dost evlerine sığınır. Tutuklandığı zaman savaş bitmiştir, ama savaş yıllarının Türkiye’de bıraktığı izler uzun süre silinemeyecektir. Rıfat Ilgaz, Mustafa Ural’ın kaçış öyküsünü anlatırken, savaşın etkisindeki ülkemizin 1940’lı yıllarına da ışık tutuyor. Yurdumuzda ve uluslararası yarışmalarda birçok birincilik ödülü alan Karartma Geceleri’nin filmi de romanı kadar büyük bir ilgi görmüştür.
  • Rıfat Ilgaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    454,00 KB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Merhaba, benim adım Yılmaz. Ailemle birlikte Cide'de yaşıyorum. Geçen yaz tatilinde kasabamızdaki Yalı Gazinosu'nda çalışırken, tatil için İstanbul'dan Cide'ye gelen Sarmaşık ailesiyle tanışmıştım. Doğrusu küçük oğulları Tural'la birbirimizden pek hoşlanmadık. Çalıştığım için, çok sevdiğim denizden uzak kalmıştım. Yüzmeye bir türlü fırsat bulamıyordum. Yine de Cide'de her yıl Deniz Bayramı dolayısıyla düzenlenen yüzme yarışmasına katılmak ve birinci olup büyük ödülü almak istiyordum. Heyecanla beklediğim büyük gün gelmişti. Yarışa çok iyi başladım, ancak bizi seyreden Tural ve babasının başına kötü bir kaza geldi. Az kalsın boğuluyorlardı. Hemen yarıştan ayrılıp onları kurtarmaya gittim ve başardım. O gün Tural'ın annesi benim çok iyi bir cankurtaran olabileceğimi söyledi. Belki büyük ödülü değil, ama ondan çok daha değerli bir şeyi, dostum Tural'ı kazanmıştım... Dünyaya hep gülümseyerek bakmamızı isteyen Rıfat Ilgaz, hikâyemi sizlerle paylaşmamı sağladı. Siz onu okurken, belki hep birlikte dalgalara kulaç atabiliriz.
  • Rıfat Ilgaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    526,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Rıfat Ilgaz, toplumdaki zıtlıkları ortaya çıkarmanın en iyi yolu olarak gördüğü mizahı öykülerinde ustaca kullanır. Nerede O Eski Usturalar’da yer alan yirmi dört öyküsüyle bunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Edebiyatımızın “Koca Çınar”ının ne denli “gözü toplumda, kulağı halkta” bir yazar olduğunu görmek için etkileyici öyküler...
  • Rıfat Ilgaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    513,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    “Mizahçı Rıfat Ilgaz, hayatına dokunan her şeye dokunmuştur yazdıklarıyla. Onun yaşadıkları, bir bakıma hepimizin yaşadıklarıdır. Elli yıla yaklaşan yazı serüveninde yerdiği çelişki ve çarpıklıkların bir bölümü ortadan kalkmıştır kuşkusuz; çünkü insan toplumları sürekli değişir ve gelişir. Gelişme bazı sorunları ortadan kaldırır, bazı yeni sorunlar getirir. Yeryüzündeki amacımız hep daha iyiyi aramaksa, mizahın da bu arayışta yeri ve payı vardır. Kimliğimizi belki de en iyi gülerken keşfederiz. Kusursuz olmadığımızı görmenin burukluğuna karşılık, insanlığımızın bilincine varmamız hiç de kötü bir alışveriş değildir. Rıfat Ilgaz gibi ender yazarlar, en karanlık anlarımızda bile bir gülümsemeyle aydınlatabilirler içimizi.ˮ
  • Rıfat Ilgaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,67 MB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Sarı Yazma, otobiyografik bir roman ama anlatılan aslında bir kuşağın öyküsü. Keskin toplumsal çelişkilerden kaynaklanan hoyrat bir iklimin yıprattığı, kırıp döktüğü bir kuşak bu. Rıfat Ilgaz’ın, mücadelelerle geçen uzun yılların sonunda, yorgun ama inançlı bir yürekle ve her şeye yeniden başlamak kararlılığıyla doğduğu kente, Cide’ye dönüşüyle başlar Sarı Yazma. Yazar, yaşamının bu dönemecinde tüm geçmişiyle içten bir hesaplaşma yaşarken duru bir anlatımla dirençli ve umutlu bir son sunar. Rıfat Ilgaz’ın kendi yaşamı ekseninde, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’ndan 1950’li yıllara kadarki politik yapısını ve edebiyat dünyasını anlattığı Sarı Yazma, aynı zamanda savaş karanlığındaki 1940 Kuşağı toplumcu gerçekçi aydınlarının mücadele dolu öyküsüdür.
  • Rıfat Ilgaz
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,20 MB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Yıldız karayel, kuzeybatıdan esen rüzgârın adıdır. Karadeniz’in batı kıyılarını kasıp kavuran, tekneleri batıran, denizcilerin canlarına kıyan bir rüzgârdır bu... Yıldız Karayel, Cide kıyılarında böyle bir fırtınada batan teknedeki dört gemicinin ölümüne neden olan felaketin romanıdır. Rıfat Ilgaz bu romanında, yetersiz kıyı toprakları üzerinde didinen, tarımla geçinmeye çalışan köylüleri, türlü zorlukları göğüsleyerek yaşam savaşı veren halkımızı tanıtmaktadır bizlere. Orman ürünlerinin taşımacılığından kaçakçılığa yönelen, topraklarını sellerle Karadeniz’in sularında kaybeden, kuraklıkla fırtınalarla baş etmeye çalışan halkımızı… Rıfat Ilgaz’ın önce 1981 Madaralı Roman Ödülü'nü, daha sonra 1982 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı aldığı Yıldız Karayel ’de, tüm olumsuzluklar karşısında hayata dört elle sarılmaya çalışan kıyı insanlarının umut dolu öyküsünü bulacaksınız.
  • Fakir Baykurt
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,21 MB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Irazca şu dünyaya geldi geleli gün yüzü görmemiştir. Dertli mi dertli bir kadındır; üstelik genç yaşta dul kaldığından kadınlığını da bilememiştir. Geçimdi, çocuktu, sonra torundu derken sırtı doğru düzgün yumuşak bir yatağa değmemiştir. Yetmezmiş gibi, köyün muhtarı Cımbıldak Hüsnü ile Haceli’yi ev yeri yüzünden düşman beller kendine. Ev işi halloldu, sular duruldu derken, anlar ki, su uyurmuş ama düşman uyumazmış. Bu sefer torunu Ahmet’e kötülük eder düşmanlar; oğlu Bayram ölümlerden döner. Yitirir bir bir dayanaklarını... ve zavallı Irazca’nın ne dirliği kalır ne düzeni. Fakir Baykurt, Karataş köyü ve insanlarını anlattığı ve Yılanların Öcü’yle başlayan üçlemesinin bu ikinci kitabında, "Yoksulluğun gözü kör olsun" dedirtiyor okura. Gücün parayla ölçüldüğü bir dünyada ve işlerin kayırmayla, rüşvetle görüldüğü bir ortamda köylü olmanın, yoksul olmanın ne anlama geldiğini dile getirirken, insanlığın bu acınası haline sanki bir ağıt yakıyor. Yılanların Öcü’nde başını gösteren yılanlar, Irazca’nın Dirliği’nde zehirlerini akıtıyor.
  • Fakir Baykurt
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    1,49 MB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Amerikan yardımlarının kendini “süttozu ve balıkyağı” ile gösterdiği yıllarda, Amerika’yla iş yapan bazı Türk girişimcilerle bir grup Amerikalı, Ankara’ya yakın bir köyde, bir pilot proje uygulamaya karar verir. Uzun tartışmalar sonucunda, Kızılöz köyünde karar kılınır. Gümrah yeşillikleri, bereketli toprakları, şırıl şırıl akan sularıyla, hem güzel hem de kimseye muhtaç olmadan geçinip giden bir köydür Kızılöz. Okulu yetersizdir her köy gibi ama öğretmeni yamandır. Her köy gibi eksikleri ganidir köyün ama köylünün umutları tamdır: “Bir gün hükümet buraya da mutlaka el atacaktır.” Proje sahipleri köye gelip anlatırlar düşündüklerini ama köylüler anlamaz pek; yardım isteğine de sıcak bakmazlar. Ne var ki, Amerikalılar ısrarcıdır bu konuda. Sonunda köyün kır bekçisi Temeloş bir fikir atıverir ortaya öylesine. “Köyün rüzgârını kesen şu tepeyi kaldırın” deyiverir. Amerikalılar beğenir bu fikri! Başlarlar çalışmaya. Tepe yerle yeksan edilir; yerini geniş bir ovaya bırakır. Buraya köylülerin deyişiyle “Faynapıl” ağaçları diker Amerikalılar. Ayrıca Amerika’dan tavuk, dana getirip köyde cins hayvan yetiştirmeye kalkışırlar. Köye bir gazino açarlar, eğitime de el atarlar. Ama işler pek umdukları gibi gitmez. Ağaçlar koftur, meyve vermezler; hayvanlar da birer birer telef olurlar. Velhasıl, örnek proje köylüyü sıkan, yoran bir boyunduruğa dönüşmüş, yardım eziyet olup çıkmıştır. Tüm bunlardan kurtulmak gerekmektedir ama nasıl? Çözümü yine köyün akıllısı, gün görmüş Temeloş bulacaktır… Fakir Baykurt bu romanında, diğer romanlarında farklı bir anlatım tekniği kullanmış ve daha hızlı bir tempo yakalayarak, gözlemleriyle memleket sınırlarının dışına uzanmıştır.
  • Fakir Baykurt
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    962,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran “sıradan insanı”, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor.
  • Fakir Baykurt
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,24 MB
    Eser Türü: Kitap
    Eser Alt Türü: Kategorisiz
    Konusu:
    Ankara’nın Dökülcek köyündendir Yaşar Oğlan. En çok dedesini sever bu dünyada. Dedesi Elvan Çavuş da yaman bir ihtiyardır hani. Dayanamaz haksızlığa. Sözünü sakınmaz hiç kimseden, ipe götüreceklerini bilse de. Bir de Gülnare’sinin sevdası dağlar Yaşar Oğlan’ın yüreğini; ama en çok kekliğine tutkundur o. Kırda bulup “elcik” ettiği bir kekliktir bu. Kafesini açıp salsa da, birkaç gün sonra bulur evin yolunu, yalnız koymaz Yaşar Oğlan’ı. Gerek Dökülcek gerek civar köyler Amerikalıların av alanıdır o dönemde. Yabandomuzu avlar bir kısmı, bir kısmı da keklik diye tutturur. Günlerden bir gün, Yaşar’ın babası Seyit bir Amerikalı avcıyla tanışır. Daha ilk görüşte vurulur Yaşar’ın kekliğine bu Amerikalı. Seyit de, kâh çevrenin baskısıyla kâh kendisine iş bulur umuduyla, gizlice aldığı kekliği gidip Amerikalı’ya hediye eder. Yaşar Oğlan’ın yüreği dayanmaz buna. Tabii Elvan Çavuş’un da... Kekliğin peşinden, her şeyi göze alıp, Ankara’nın yolunu tutarlar. İşte asıl bundan sonra, insanın insana yaptığı zulüm neymiş bizzat yaşayarak görürler... Fakir Baykurt bu romanında, kayırmacılığın, haksızlığın, ahlaksızlığın, hukuksuzluğun alıp başını gittiği bir memlekette, biri genç biri yaşlı iki yüreğin her şeye rağmen nasıl doğrudan, güzelden ve adaletten yana atabildiğini anlatıyor bize.

Sayfalar