"Tüm Asuri halkını yok etme amaçlı bir devlet politikası yürürlükteydi. Asurileri vahşi hayvanlar gibi avlamaya çıkmışlardı. Kestiler, yaktılar; Asurileri çocuk büyük demeden kayalara vurarak öldürdüler. Bu vahşetin ardından Asuriler dağıldılar. Canlı kalanlar, bugün Amerika, Avustralya, Fransa, Brezilya, İsveç ve hatta Küba'da yaşamakta olan soydaşlarımız var. Bunlar belki doğrudur, belki de sadece bir söylentiden ibarettir. Orasını bilmiyorum."
Eliya Vartanov
“Uyanın dünyanın lanetlileri!”
21. yüzyılda dünyanın merkezi Batı değil Doğu olacaktır; dünya Asya Çağına girmiştir. Asya Çağının üç önderini tanımak, çağımızı anlamanın ilk adımıdır. Doğu Perinçek bu çalışmasında, Lenin, Atatürk ve Mao'nun çağ açan büyük eylemlerini ve o pratiklerde geliştirdikleri Asyalı Devrim Teorisini ele alıyor. 20. yüzyıl devrimcilerinin 21. yüzyıl Asya Çağını inşa etme noktasındaki katkılarını inceliyor.
• Asya Çağının İlk Işıkları Ne Zaman ve Nasıl Parladı? • Bilimsel Sosyalizmin Avrupa ve Asya Çağları • "Gerici Avrupa İlerici Asya" Gerçeği • Marx'ın Türk Devrimi Öngörüsü • Devrimler ve Vatan Savunması • Mazlum Milletiz; Asyalıyız; Batı'ya Karşı Doğu'nun Safındayız • Türk Devriminin Köklerindeki Milliyetçilik ve Sosyalizm • Türk Devrimini Doğu Devrimleriyle Birleştiren Tarihsel Süreç • Atatürk'ün Stratejik Asya Vasiyeti • Türkiye'nin Avrasya'daki Öncü Konumu • Mao Zedung'un 21. Yüzyıla Bıraktığı Miras • Asya Çağıyla Birlikte Bizleri Nasıl Bir Dünya Bekliyor?
Emperyalizm; insanı, doğayı ve aşkı yıkıma uğratırken, Doğu Perinçek yeni bir devrim dalgasını, ilerici Asya'nın gerici Batı'ya karşı zaferini müjdeliyor!
Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT) tartışmasının isim babası olan Divitçioğlu, düşünce dünyamıza yön veren eserleriyle ortaçağ tarihçiliğinde özel bir yere sahiptir. Oyun teorisinden üç işlev teorisine dek farklı yaklaşımlarla, klasik tarihçiliğin dışına çıkan formüllerle okurun zihnini sürekli uyanık tutan, kendine özgü bir sosyal bilim dili yaratan Divitçioğlu, Köktürklerden Osmanlı’ya dek ortaçağ Türk toplumlarındaki süreklilik ve kopuşları, geri dönüş ve sıçramaları kışkırtıcı tezlerle ele aldı.
Kitabın Bölümleri:
1- Osmanlı İmparatorluğu'nda Üretim İlişkileri ve Asya Üretim Tarzı
2- Asya Biçimi ve Feodalizm
3- Asya Üretim Biçimi ve Kapitalist Üretime Geçiş Koşulları
4- Osmanlı İmparatorluğu'nda Mülkiyet İlişkilerinin Feodal Niteliği ve Sonuçları (Bir Yaklaşım)
5- İmparatorluktan Cumhuriyete Devreden Toprak Mülkiyet Biçimleri ya da Timar Sistemi ve Sonuçları
6- Toprak Reformunun Ülkemizin Toplumsal, Ekonomik ve Siyasal Yapısında Yeri
7- Köylü Olmak, Ölülülerini Gömecek Toprağı Olmamak
8- Yitirdiğimiz İktisat Tarihçisi Ömer Lütfi Barkan
9- "Ah Şu Göçebeler"e İki Değini.
Misyonerlik faaliyetlerinin iç yüzünü anlatan gerçek tarihi bir belge
Elinizdeki kitap aşağıdaki cümlede özetlenen düşünce tarzı ile Hıristiyan misyonelerin Asya'da yaptıkları seyahatlerin notlarını tuttukları bir eserdir.
"Asya, Tanrı'nın oğlunun doğduğu ve bir zamanlar yaşadığı yerdir ancak dünyada en fazla nüfus Asya'da olmasına rağmen en az Hıristiyan bu kıtada yaşar."
Hıristiyan gençlerin dünyada olup bitenlere duyarlı olması amacını taşıyan bu eserde özellikle 'Kutsal Topraklar' diye adlandırılan bölgeyi ellerinde bulunduran Türklere karşı aşağıdaki cümlelerde de görülebilecek olan gizli bir öfke ve İsrail'in kurulacağını müjdeleyen ifadeler vardır:
"Sonraları sapkınlaşarak putlara tapmaya başlayan Hıristiyanlara ceza olarak tanrı Türkleri göndermiş, onlar da kiliseleri camilere çevirmişlerdir"
"Tanrı bir daha kiliselerimizin Türkler tarafından camilere çevrilmesi cezasını vermesin!"
"Türk camilerinden gelen ezan sesini duymak ve insanları ne yapmaya çağırdığını bilmek insanı üzer çünkü insanlar Hz. İsa'ya değil Hz. Muhammet'in tanrısına ibadete çağrılmaktadırlar. Yani insanlar tanrısızlığa davet edilmektedirler."
"Çerkezistan güzel olmasına karşın mutsuz bir ülkedir. Ruslar bu insanları sürekli korku altında yaşatırlar ancak Çerkezlere daha çok zarar veren millet Türklerdir. Çünkü Türkler onları Müslüman yapmışlardır."
"Maalesef bir zamanlar bu diyarda yaşayan Museviler bu diyardan sürüldüler. Kutsal toprakların efendisi şu anda Türklerdir. Bildiğiniz gibi Türkler de Müslümandırlar."
"Bu topraklar Museviler günahlarını itiraf edip Hz. İsa'ya döndükleri zaman tekrar verimli, barışçıl ve kutsal olacaklar ve Hz. Zekeriya'nın sarf ettiği 'Diyecekler ki bir zamanlar harap olan bu yer şimdi Cennet Bahçesine dönüştü,' sözleri o gün gerçekleşecektir."
Tarihler 1914'ü gösterdiğinde dünya üzerinde bir cihan savaşının kopacağını gösteren bulutlar dolaşıyor ve ilgili devletler savaş hazırlıklarını son hızla sürdürüyorlardı.Devlet-i Aliye-yi Osmaniye'de iktidarı kesin olarak ele geçirmiş olan İttihat ve Terakki Fırkasının en etkili mensubu harbiye nazırı ve Erkân-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi (daha sonra başkumandan vekili de oldu) Enver Paşa idi. Enver Paşa bir taraftan orduyu ıslah ederken, diğer taraftan propaganda faaliyetlerini yürütmek üzere Teşkilat-ı Mahsusa isimli bir istihbarat teşkilatı vücuda getirmişti. Başarısız kalan Osmanlıcılık politikasını bırakıp Türkbirliği ve İslambirliği politikalarına sarılan Enver Paşa, Teşkilat-ı Mahsusa'nın mensuplarını bütün Türk ve İslam ülkelerine salmıştı. Bu meyanda beş kişiyi de 1914'te Hindistan üzerinden Türkistan'a göndermişti. Bu beş kişi 1916'daki büyük Türkistan isyanının bir safhası olan Kırgızların başlattığı Yedisu isyanını idare etmiş ve Ruslara büyük zayiat verdirmiştir. Yedisu isyanının Erkân-ı Harbiye Reisliğini (kurmay başkanlığını) yürüten piyade yüzbaşısı Adil Hikmet Bey, hatıralarını 1928 yılında, Arap harfleriyle Cumhuriyet gazetesinde neşretmiştir. Dr. Yusuf Gedikli bahsi geçen hatıraları Latin harflerine aktarmış ve notlarla şerh edip bu eseri meydana getirmiştir. Tarihe ışık tutan bu eserin de İlkul'un eseri gibi okuyucularımızın ilgisini çekeceğine inanıyoruz.
Özbeklere göre evrendeki iki büyük yoldan biri olan İpek Yolu üzerinde sekizinci yüzyıldan başlayarak görkemli kentler yükseliyor birbiri ardına..
Kütüphaneler, medreseler, rasathaneler, şifahaneler ve ulu mabedler..
Sultanlar ve varlıklı insanlar kitap toplamak için uzun yolculuklara çıkıyorlar.
Fethedilen ülkelerden cizye yerine kitap istiyor halifeler.
Çarşılarda dini-felsefi- bilimsel tartışmalar yapılıyor.
Bağdat ve Şam’ın görkemli rasathanelerinde ise astronomi çalışmaları...
Öyle bir meşaledir ki yanmaya başlayan, her meraklı zihin bu ateşten kendine düşen payı alır.
Ve her büyük deha, bu ateşe kendi "kor"unu bırakır.
Asya’nın Kandilleri, hem uygarlık ateşine kendi ‘kor’unu bırakan büyük üstadların hikâyesini anlatıyor, hem de bizim hikâyemizi.
At, FBI Kriminoloğu Özel Ajan Patrick Bowers’ı konu alan, çok satan Bowers Dosyaları gerilim serisinin Piyon ve Kale’yi takip eden üçüncü kitabı.
Ajan Bowers, ülkenin en tehlikeli suçlularının izini sürüp onları yakalamaktadır oysa bu kez katil onu izliyor gibi görünüyor… Katilin, işlediği suçların ayrıntılı bir planının eski bir el yazmasının içinde olduğunu fark edince bir sonraki cinayeti engellemek için zamana karşı bir yarışa başlıyor