Basit Katalog

an erotic novel of discipline, love and surrender, for the enjoyment of men and women

With Bleachers John Grisham departs again from the legal thriller to experiment with a character-driven tale of reunion, broken high school dreams, and missed chances. While the book falls short of the compelling storytelling that has made Grisham a bestselling author, it is nonetheless a diverting novella that succeeds as light fiction. The story centers on the impending death of the Messina Spartans' football coach Eddie Rake. One of the most victorious coaches in high school football history, Rake is a man both loved and feared by his players and by a town that relishes his 13 state titles. The hero of the novel is Neely Crenshaw, a former Rake All-American whose NFL prospects ended abruptly after a cheap shot to the knees. Neely has returned home for the first time in years to join a nightly vigil for Rake at the Messina stadium. Having wandered through life with little focus since his college days, he struggles to reconcile his conflicted feelings towards his former coach, and he assays to rekindle love in the ex-girlfriend he abandoned long ago. For Messina and for Neely, the homecoming offers the prospect of building a life after Rake. Physically a narrow book, Bleachers is a modest fiction in many respects. The emotional scope is akin to that of a short story, with a single-minded focus on explorations of nostalgia and regret. The dialogue, especially that of Neely's friend Paul Curry, is sometimes wooden as characters recall Messina history in paragraphs that were perhaps better left to the narrator. But Grisham has otherwise written a well-made, entertaining--if a bit sentimental--story. --Patrick O'Kelley

The Borg are a fictional pseudo-race of cybernetic organisms depicted in the Star Trek universe. Aside from being the main threat in Star Trek: First Contact, the Borg also play major roles in The Next Generation and Voyager television series, primarily as an invasion threat to the United Federation of Planets and the means of return to the Alpha Quadrant for isolated Federation starship Voyager, respectively. The Borg have become a symbol in popular culture for any juggernaut against which "resistance is futile". The Borg manifest as cybernetically enhanced humanoid drones of multiple species, organized as an interconnected collective, the decisions of which are made by a hive mind, linked to subspace domain. The Borg inhabit a vast region of space in the Delta Quadrant of the galaxy, possessing millions of vessels and having conquered thousands of systems. They operate solely toward the fulfilling of one purpose: to "add the biological and technological distinctiveness of other species to their own" in pursuit of perfection. This is achieved through forced assimilation, a process which transforms individuals and technology into Borg, enhancing, and simultaneously controlling, individuals by implanting or appending synthetic components. In their first introduction to the franchise, little information is forthcoming about the Borg or their origins and intents. In alien encounters, they exhibit no desire for negotiation or reason, only to assimilate. Exhibiting a rapid adaptability to any situation or threat, with encounters characterized by the matter-of-fact imperative "Resistance is futile", the Borg develop into one of the greatest threats to Starfleet and the Federation. Originally perceived on screen as a homogeneous and anonymous entity, the concepts of a Borg Queen and central control are later introduced, while representatives for the Borg collective are occasionally employed to act as a go-between in more complicated plot lines. In Star Trek, attem

"Community, Identity, Stability" is the motto of Aldous Huxley's utopian World State. Here everyone consumes daily grams of soma, to fight depression, babies are born in laboratories, and the most popular form of entertainment is a "Feelie," a movie that stimulates the senses of sight, hearing, and touch. Though there is no violence and everyone is provided for, Bernard Marx feels something is missing and senses his relationship with a young women has the potential to be much more than the confines of their existence allow. Huxley foreshadowed many of the practices and gadgets we take for granted today--let's hope the sterility and absence of individuality he predicted aren't yet to come. --This text refers to an out of print or unavailable edition of this title.

Karartma Geceleri 1944'lerin İstanbul'unda, Alman faşizminin azgınlaştığı, dünyayı ateşe veren savaşın kapımıza dayandığı günlerde, hakkında iki tutuklama kararıyla İstanbul sokaklarına sığınan bir devrimcinin serüven dolu yaşamını anlatıyor. Karartma Geceleri, Rıfat Ilagaz'ın anılarından kaynaklanır ama, bir anı-roman değildir. Anılar harmanlanıp bir zaman kurgusunda yeniden oluşturulmuştur. Yurdumuzda ve uluslararası yarışmalarda birçok birincilik ödülü alan Karartma Geceleri'nin filmi de romanı kadar büyük bir ilgi görmüştür.

Parisli kibar bir fahişenin umutsuz aşk sürüveninin anlatıldığı Kamelyalı Kadın, kısa zamanda kavuştuğu ününü, tiyatrolaştırılarak, sinemaya uyarlanarak da pekiştirmiş ve 1895'de ölen yazarının ölümsüzleşmesini sağlamıştır.19. yüzyıl Paris'inin soylular dünyası ile içiçe girmiş olan fahişeler dünyası; soylu bir gencin bir fahişeye olan aşkı çevresinde olanca gerçekliğiyle gözler önüne serilmektedir.

... Gide, uzun süre geleneksel ahlak anlayışının karşısında bireyin özgürlüğünü savunanlara verdiği açık destekten ötürü bir ilerici olarak nitelendi. Ama aynı zamanda önemli bir Hümanist ve ahlakçı olarak tanınıyordu. Toplumca dışlanan kişilerin savunucusu olan Gide, suçlular için daha insanca koşullar, kadınlar için eşitlik talep etti. ... İzabel, severek okuyacağınızı düşündüğümüz, Andre Gide'in kaleme aldığı uzun bir öyküsüdür.

İki kızkardeş Maria ile Isabella, aynı deniz kabuğunda oluşmuş bir çift inci gibidirler. Biri ürkek ve çekingen, biri gözüpek ve atılgandır. Çocukluklarını Roma'da burjuva bir aile çevresinde, gençliklerini de '68 kuşağınnın politik ortamında geçirirler. İki kızkardeş düşünüş ve yaşama biçimi açısından birbirine ters düşmüşlerdir. Isabella, Türkiye'ye yaptığı bir yolculuk sırasında, inançları yüzünden polisçe aranan Mehmet'le tanışır. Bir yolunu bulup onu İtalya'ya, kızkardeşi Maria'nın yanına götürür. Asker kaputundan bozma koyu nefti paltosuyla bu yakışıklı Türk, Roma'daki eve neşe, canlılık ve yaşam getirmiştir. İki kızkardeşi birden büyüleyip kendine aşık eden bu tatlı dilli erkek, onların gözünde yaşamı bir serüven gibi sürdürme isteğinin somutlaşmış biçimidir. Türk okurlarının karşısına ilk kez çıkan Cristina Comencini, babası ünlü film yönetmeni Luigi Comencini gibi film yönetmenliği de yapıyor. Yönettiği birçok film arasında Susanna Tamaro'nun yayınlarımız arasında çıkan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı romanını da sinemaya uyarladı. Ödüller kazanan romancının İtalya'da Bir Türk Sevdim adlı bu romanını okurlarımızın beğeneceğini umuyoruz.

"Herbiri İstanbul'un bir ışığıydı " diyor Jak Deleon. Orient Express, Pera Palas, Park Otel, Piyer Loti, Agora Meyhanesi'nde üstelik o eski yıllarda dolaşmak, Cahide Sonku ile tanışıp, onun önceleri depdebeli, daha sonra kırık yaşam öyküsüne tanık olmak istiyorsanız, İstanbul Işıkları sizleri bekliyor.

İngiliz Gülleri, arkadaşlık, kıskançlık, gece yatıları ve periler hakkında sıcak ve sürükleyici bir hikâye.

Dünyada yaşanan birçok krizi çözmeye yarayacak geniş kapsamlı bir temel sunan "İlişki Üzerine", Krishnamurti'nin başka insanlar, toplum ve yaşamın kendisiyle bireyin ilişkisi hakkında en temel öğretilerini içermektedir.

Ahmet Altan, bu kitabıyla hayatın ve insanın derinliklerindeki bütün duygu kıpırtılarını ışığa çıkartıyor.

Hürrem Sultan, hakkındaki iddialara, 500 yıl sonra kendisiyle yapılan ilk söyleşide "yanıt veriyor". "Güçlü değildim ama öyle sandılar." Suçlanan ve mahkemede yargılanan kişinin kendini savunma hakkı vardır. Tarihi kişiliklerin ise böyle bir şansı asla olmaz. Haklarında yazılan ne ise kişi odur. Hürrem Sultan... Osmanlı İmparatorluğu'nu çöküşe sürüklemekle suçlanan kadın... Ama şimdi konuşma sırası onda. Padişahın hareminden çıkıp koca imparatorluğun kaderinde söz sahibi olacak konuma yükselen Hürrem Sultan, tam beş asır sonra kendini savunma fırsatı buluyor. Adnan Nur Baykal, Hürrem Sultan'ı farklı bir ışık altında değerlendirdiği kitabını düşsel bir söyleşi biçiminde kurgulamış.

Çağdaş türk edebiyatı'nın önemli isimlerinden pınar kür, uzun bir aradan sonra yeni öyküleriyle yeniden okurlarıyla buluşuyor. Önümüzdeki mayıs ayının başında yayınlanacak 'hayalet hikâyeleri' adlı kitapta beş uzun öykü yer alıyor. Yazarın 1997-2004 yılları arasında kaleme aldığı öyküleri içeren hayalet hikâyeleri'nde hayaletlerin ve hayallerin etkisi altındaki kahramanların geçmişle yaptıkları hesaplaşmalar konu ediliyor. Yazarın ilk romanı 'yarın yarın' 1976 yılında yayımladı. 'küçük oyuncu'yla (1977) tiyatroya olan ilgisini edebiyata taşıyan yazarın üçüncü kitabı 'asılacak kadın' 1979'da okurla buluştuğunda müstehcen olduğu gerekçesiyle iki yıllık bir mahkeme sürecinden geçerek beraat etti. Bu romanı, 1981'de yayınlanan 'bir deli ağaç' takip etti. 1984'te sait faik öykü ödülü'nü alan 'akışı olmayan sular'ın ardından 'bitmeyen aşk' adlı romanı 1986'da çıktı. Bu kitapları, polisiye türüne dahil edilebilecek 'bir cinayet romanı' (1986) ve bu kitabın devamı sayılan 'sonuncu sonbahar' (1993) adlı romanları izledi.

Hacı Murat'da, Şeyh Şamil'in gözde komutanlarından Hacı Murat'ın, bir askeri plan gereği Ruslara teslim oluşunu ve onlarla anlaşmış gözükerek Şeyh Şamil'e karşı askeri bir harekete komutanlık edişini anlatmaktadır.

Sevgi, herşeyin kaynağında olandır. Herşeyin tohumunda sevgi vardır. Bu sevgi yaradanın sevgisidir. Bu sevgi akımının bir an kesilmesi yaşamı imkansız kılar. Rabbimizin sevgisi kendisi gibi sonsuzdur, sınırsızdır. Bu sevgi hem dışımızdadır, hem de yüzeğimizin içindedir. Ve yaşamımız bu sevgi sayesinde sürmektedir.

Yazar, romanında insanlığın yüzyıllardır çektiği yalnızlığı ve karşılaştığı haksızlıkları "yoksulluk edebiyatı"nın tuzaklarına düşmeden, yaşlı bir adam ve ailesi aracılığyla anlatıyor

Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır.

Tango üzerine sesli bir kitap

Kapitalizmden ve batı kültüründen kaçış

<p>&quot;... Konuştuklarımız başlangıçta her zamanki gibiydi, biribirimizi kavrıyorduk, ele geçiyorduk, sonra sonra işin can damarına geldik. Durdum. Benden söz açmıştı, beni bulmaktan... Durdum. Sen zaten arıyordun dedim, bir şeyler arıyordun dedim, onları bulmaya hazırdın dedim, o zaman karşına ben çıktım, hazırdın bulmaya, bende buldun o aradığını, bende görmek istediğin, bulduğun şeyleri bulmağa hazırdı... İpi uzatmıştım, elimdeydi, çekişine göre ya düğümü sağlamlaştıracak ya da çözecekti. Bekliyordum. Başını salladı. Bekliyordum...&quot;</p>

Tom&#8216;un cezadan kurtulmak için oynadıgı zeka oyunlarını ve sonunda bunlardan nasıl kurtulduğunu yazıyor.

Taras Bulba önderliğindeki Kazakların Polonyalılara karşı isyanı

Özgürlüğü için Cunda'ya kaçan bir Yunan avukat

Birlikte yaşayan halkların ilişkileri

1970ten bu yana 26 cinayetin perde arkası

Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan insan değersizdir. Oysa anlayan biri, hem sever hem fark eder hem de görür... Bir şeyde ne kadar bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır... Bütün meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını zanneden biri, üzümleri hiç tanımıyor demektir.

Yazarların öykü serilerinin sevgi üzerine olanı

Kahraman köpeğin başından geçenler gerçek kelle avcılarının hikayesidir aslında

Bir İstanbul hikayesi

Üç torunun babaannelerinde geçirdikleri bir haftanın öyküsüdür.

İnsan davranışlarını değerlendiren bir eser

Bir ada satın alan William, yeğeninin dünya turuna çıkma isteğiyle karşılaşır

aristonun şiir ve dil ile ilgili görüşlerinin toparlandığı bir kitabı...

Bu öykü, disiplini ve diğer insanlara olan derin ilgisi nedeniyle, yaşadığı Çağın en önemli buluşlarından bir bölümünü gerçekleştiren Aleksander Graham Bell ile ilgilidir. Burada okuyacağınız öykü, onun yaşamındaki gerçek olaylar üzerine kurulmuştur. Bir zamanlar... İskoçya'nın Edinburg kentinde Aleksander Graham Bell adına bir çocuk yaşardı. Ailesi çocuğu Aleks diye çağırırdı. Aleks, çevresine karşı duyarlı ve çok ilgili bir çocuktu. Babası, Aleks ve kardeşlerini kente bakan yüksek tepelere gezintiye götürdüğünde, Aleks babasını soru yağmuruna tutardı. (...) (Kitabın İçinden)

İnsanların düşünce tarzlarını değiştirerek hayatlarını değiştirebileceklerini öğrenmiş olmaları.

.. Kendini sürekli yenileme çabasındaki öğretmenlerin hizmetine bir ürünü de Doç. Dr. F. Dilek Gözütok sunuyor. Dr. Gözütok tarafından kaleme alınan bu kitap "Öğretmenin Karar Verme Sorumluluğu" ile başlayıp "Öğretmenin Değerlendirilmesi" ile son bulan 11 bölümden oluşuyor. Öğretme-öğrenme sürecini başarıyla çalıştırmak amacıyla öğretmende bulunması gereken yeterlilikleri tartışma konusu alan bu kitabın, kendini geliştirmeyi hedefleyen öğretmenler ve öğretmen adayları için yararlı olacağı görüşümü okuyucularla paylaşmak istedim... (Sunuş'tan)

New York anıları.

Osmanlı Devleti&#8217;nden Cumhuriyet Türkiyesi&#8217;ne geçişin ve bu yıllarda yaşanan iki dünya savaşının yol açtığı sancıları tüm insani boyutuyla çizen, başarılı bir dönem romanı.

Grek ve Romen mitologyası.

Ölüm ve yaşam çizgisindeki bir hayatın hikayesi.

Not: çeşitli nedenlerden ötürü eser yeniden seslendirtilmektedir, geçici olarak bu versiyonu dinleyebilirsiniz. Ahmet Hamdi Tanpınar, Osmanlı toplumunun Tanzimat'la birlikte yaşadığı değişimleri, merkezinde Behçet Bey'in yer aldığı bir portreler dizisi halinde Mahur Beste'de yansıtır. Eski ile yeni, Doğu ile Batı çatışmasının girdabında şekillenen bu çöküş dönemi kimlikleri, ilmiye sınıfından sokaktaki insana kadar geniş bir yelpaze içinde, kaçınılmaz bir uygarlık tarışmasının sözcüleri olarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Tanpınar, Mahur Beste'de İstanbul'un konak hayatı, kadın dünyası ve gündelik ilişkileri içinde gezinir. Düş kırıklığı, isyan ve umutsuzluk arasında bir çıkış yolu arayan bireylerin trajedisi, bu gezintiyi Tanpınar'ın kaleminden hüzünlü bir şiirle dönüştürmüştür. Mahur Beste, Tanpınar'ın daha sonra Sahnenin Dışındakiler ve Huzur romanlarıyla Osmanlı'dan Cumhuriyet'e doğru evrimleştireceği yazınsal projesine açılan ilk kitabıdır.

Kuvvayi Milliye kadınlarının tanıtımı