Eserlere Göre Listeleme

ÖNSÖZ Emperyalist'bir proje olan Avrupa Birliği’nin temel amacı, bir ‘Süper Avrupa Devleti’ kurmaktır. Bir süper Avrupa devleti kurma fikri, yeni bir fikir değildir. Roma İmparatoru Sezar, Fransa Kralı Charlmagne, Alman Kralı Kayzer, Papa III. Innocent, Fransa Kralı 14. Louis, Na- polyon Bonapart ve Adolf Hitler de Avrupa’yı tek bir bayrak altında birleştirmek istemişler ama hiçbirisi başarılı olamamış-, tır. 1933’de, Hitler’in dostu Mussolini de Avrupa Birliği fikrini destekliyordu. 1930’lu yıllarda, İngiltere’nin ünlü faşisti Sir Oswald Mos- ley de Avrupa Birliği’nden yanaydı. Günümüz Avrupa Birliği (AB) yanlılarının kullandıkları ‘Avrupa Birleşik Devletleri’ deyimini tarihte ilk kullanan Adolf Hitler olmuştur. Ulusal kimlikleri yok etme amacıyla Avrupa’da yerel yönetimler yaratma fikri de, Hitler’indir. Adolf Hitler, Avrupa’daki ulus devletleri yıkıp, yerine kendisinin Berlin’den yönetebileceği yerel yönetimler kurmayı düşlemişti.

İçerdiği farklılıklar nedeniyle farklı bir bakış açısı ile incelenmesi gereken AB Hukuku, bu kitapta uluslararası ilişkilerin temel varsayımları göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Bu nedenle de geleneksel hukuk mantığının ötesinde bir yaklaşım ile AB Hukukunun ana meseleleri üzerinde durulmuş ve bir bütünlük ifade edecek şekilde analiz edilmiştir. Kitabın temelde AB Hukuku ile ilişkili lisans düzeyi derslerinde öğrencilere yardımcı olacağı öngörülmektedir. İlaveten uluslararası hukuk ve AB'nin kurumsal yapısı ve karar verme mekanizması ile ilgili derslerde de kitabın en azından tamamlayıcı bir rol oynaması beklenmektedir.

Avrupa Birliği Hukukuna Giriş

Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin 47 yıllık bir geçmişi vardır. Türkiye, Avrupa Ekonomik Topluluğunun kurulmasından kısa bir süre sonra Temmuz 1959'da Topluluğa tam üye olmak için başvurmuştur. Aradan geçen 45 yıldan sonra Aralık 2004'te Avrupa Birliği, Türkiye ile müzakereleri başlatma kararı almıştır. Ancak Türk halkı müzakereler başladıktan sonra görmüştür ki; başta Fransa, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi olmak üzere bazı ülkeler Türkiye'yi dinsel, kültürel ve tarihsel nedenlerle istememektedirler. Elbette Türkiye'yi istememe nedeni olarak dinsel, kültürel ve tarihsel sebepleri söyleyememekte, bunun yerine 301. madde, limanların Rum gemilerine açılması ve azınlık vakıfları gibi gerekçelerin arkasına sığınmaktadırlar. 8 Kasım 2006'da yayınlanacak ilerleme raporunun ardından neler olacağı konusundaki belirsizlik halen sürmektedir. Türkiye haklı olarak, KKTC'ye uygulanan izolasyonlar kalkmadan limanlarını Rumlara açmayı istememektedir. AB'den gelen baskılar ise limanların bir an önce açılması yönündedir. Gerçekten de Avrupa Birliği, birçok insanın düşündüğü gibi bir Hristiyan kulübü mü? Avrupa Birliği gerçekten Türkiye'yi üyesi olarak görmek istiyor mu, yoksa Türkiye denge politikalarının kurbanı mı olmaktadır? Türkiye, AB'ye giremeyecek kadar Avrupa'nın gerisindeyse, neden AB Türkiye'yle hâlâ müzakereleri sürdürüyor? Bu kitabın yazarı Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, İstanbul Milletvekili olarak TBMM'de, ikinci başkan olarak Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nda görev yapmaktadır. Bu nedenle Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş'ın fikirleri ve görüşleri, gerek Kıbrıs gerekse Avrupa Birliği süreci içinde, Türkiye adına bizzat yer alması nedeniyle oldukça önemli ve yakın tarihimize ışık tutacak düzeydedir.