Eserlere Göre Listeleme

Toplam 1050 sonuçtan 621 - 630 arası görüntüleniyor.
  • Mehmet Ali Işım
    metin
    2 Ayrım
    298,39 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Max Muller
    insan sesi mp3 - Türkçe
    42 Ayrım
    991,45 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Oya Çetintaş
    Ne ak ne kara, ne sebep ne sonuç, ne geçmiş ne gelecek olarak gördüğün şeyi bana anlat." Katha Upanişad "Dünyadaki kökenlere dair olan hariç, hiçbir araştırma Upanişadlar kadar yararlı ve yüceltici değildir. Hayatımın tesellisi o oldu, ölümümün de tesellisi o olacak." Schopenhauer Dünyanın ilk felsefesinin ilk ışığıdır Upanişadlar. En ilkel inançlarla, insan zihninin varabileceği en aşkın en ileri sezgiler, en yüce kavramları içinde barındırır. Upanişad felsefesi metinlerinin hangi tarihlerde oluştuğunu saptamak zordur. Hindistan topraklarının ürünü olan bu metinlerin İ.Ö. 800 yıllarda tamamlanmış olduğu sanılıyor. Sonsuz uzayda dört bir yanımızı saran ve maddi doğamız dolayısıyla bizimde bir parçamız olduğu nesneler, Kant'a göre kendisinden şeyler değil, görüntülerdir. Eflatun'a göre somut gerçekler değil, görüntülerdir. Upanişad metinlerine göre ise asırlar önce bunu Atman yani şeylerin gerçek "Ben" i değil yalnızca "Maya" olarak adlandırmışlardır. Varolan şeyler değişik görüntüler sergilese de Upanişad öğretilerine göre tek olan ve hep aynı kalan bir özü paylaşırlar. İşte bu anlayıştan yola çıkan Upanişad felsefi metinlerinde düşüncenin panteizm, teizm, kozmogoni, ateizm (sankya) ve deizm (yoga) öğretisinin temel ilkelerini içinde barındırır. Birçok ermiş bilgenin sezgilerinin ve içgörülerinin ürünü olan bu metinleri iki yetkin uzman hazırladı. Okuyucu bu kitapta Upanişad metinleri yanısıra, bu metinlerin içeriği ve tarihçesi hakkında da bilgiler bulacaktır.
  • Osman Karatay
    insan sesi mp3 - Türkçe
    17 Ayrım
    226,00 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Feyza Daldal
    Ural-Altay dillerini konuşan insanlar, Baltık kıyılarındaki Fin ve Eston gibi insanlığın en "beyaz kısmından Japonya'daki gibi en "sarı" kısmına kadar değişkenlik gösteriyor. Bugün dil araştırmalarının hala hararetle tartışılan konularından biri de bahse konu geniş coğrafyaya yayılan insanların konuştukları dillerin hangi ailenin altında sınıflandırılacağıdır. Osman Karatay, bu kitabında, literatürdeki tartışmaları tek tek ele alarak, Ural-Altay olgusunu, mayalayıcı küçük bir topluluğun veya onun dilsel etkisinin, geniş alanlardaki başka halklara yayılması, oralarda kendi dil mantığını ve bir kısım kelime hazinesini yerleştirmesi, buna karşılık bu dönüşüm sürecinde, yerli nüfusun dilinden hatırı sayılır bir kelime tabakasını koruyarak, yepyeni diller oluşturması şeklinde açıklıyor.
  • Ali Narçın
    insan sesi mp3 - Türkçe
    30 Ayrım
    277,04 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nuray Koç
    Anadolu, çoğu uygarlıklara ev sahibi yapmakla kutsal sayfalar arasına girmeyi başarmış bir bölge olarak belleklere yerleşmiştir. Anadolu'nun coğrafik konumları dışında tarihi ile ilgili ifadelerin toplamı belki de binlerce ciltlik bir ansiklopediyi oluşturur. Nedeni de o kadar çok uygarlık tarafından kullanıldı ki arkeologlar tarafından bulunan belgelerde önemi anlaşılan bir bölge konumuna getirildi. Bölge bir yarımada şeklinde Asya kıtasının güneydoğu kısmında konumlandırılır. Anadolu'nun bütünü Türkiye topraklarında bulunur. Kuzeyde Karadeniz, batıda Marmara ve Ege denizleri, güneyinde ise Akdeniz yer almaktadır. Günümüzde bu adların yerine "Anadolu" adı kullanılmaktadır. Tarihsel yönden stratejik bir noktada bulunan Anadolu çoğu uygarlıkların kilit noktası olmuştur. Tarihsel özelliğiyle Cilalı Taş Devri önceleri Anadolu'da kurulmuştur. Çatalhöyük, Çayönü, Nevali, Çori, Hacılar, Göbekli Tepe ve Mersin yerleşim yerleri Cilalı Taş Devri'nden kalan yerleşim yerleridir. Truva yerleşimi de Cilalı Taş Devri döneminde kurulmuş ve Demir Çağı'na doğru ilerlemiştir. Anadolu çok ilginçtir ki Sümer, Asur, Urartu, Hitit, Lidya, Peres, Selçuklu, Osmanlı, Roma, Bizans, Yunan, Kelt gibi uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır.
  • insan sesi mp3 - Türkçe
    Eser Türü: İlaç Prospektüsleri
    Seslendiren: ECZ. OSMAN TOSUN

    İlaç prospektüsü

  • Hikmet Kıvılcımlı
    insan sesi mp3 - Türkçe
    8 Ayrım
    103 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Elif Burcu Yayla
    "Demek, insanın bitkilerden ve hayvanlardan başlıca farkı şudur: Toplumcul (sosyal) ilişkiler içinde tabiatla madde alış verişi yapar. Teknik ilişkiler içinde tabiatla madde alışverişi yapar. İşte böyle hem toplumcul, hem teknik yoldan madde alış verişi yapmaya Üretim denilir. "Üretim: İnsanın (Toplumcul + Teknik) ilişkiler içinde tabiattan madde alışverişi demektir.
  • Hikmet Kıvılcımlı
    metin
    3 Ayrım
    319,84 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Mağdule DEMİRCİOĞLU
    insan sesi mp3 - Türkçe
    47 Ayrım
    970 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: nurçehre elver
    Sakatlığın "medikal" ve "sosyal tanım"ı çerçevesinde ortaya çıkan güncel kavramsallaştırmalar ve bu bağlamda öne sürülen görüşler, sadece gerçeğin dışa vuran somut bir yönüne işaret etmektedir. Zira yaşamda, doğanın bizim varoluşumuzdan bağımsız bir varlığa sahip olması gibi sakatlığın da bizim öznelliğimiz dışında kendine özgü bir nesnelliğe sahip olduğu açıktır. Böylece sakat birey, kendi deneyimlerini dilin yerleşik kavramları aracılığıyla, kendisine değil herkese ait olan formlar içinde anlatmak zorunda kalmaktadır. Mutlak olanın sadece görünüşte, gelişmenin belli bir anında, bozulmaya yazgılı bir denge durumunun geçici bir dışa vurumu olduğu görünmektedir. Sürecin bu görünürdeki anını, genel - geçer bir yargıdan, tanım anlamında bir sonuca götürmek çabası, yanılgıyı mutlaklaştırmaktan başka bir anlama gelmez. Sakatı, onların dışında kalan diğer toplum kesimleriyle eşitleme çabası ve bunun da yeni tarzda adlandırılması amacı, verili duruma oranla bir ilerlemeyi temsil etse de, bu ilerleme yine de Marks'ın deyişiyle (eşit haklar mücadelesi) burjuva sınırlar içinde kalacaktır. Ne var ki, elbette toplumsal yaşamın ilerleyen canlılığı içinde, sakat tanımının işaret ettiği toplum kesimleri değişim gösterecek, farklılaşacak, statü kazanacak vb. ancak bu canlılık ve dönüşüm tek bir tanımın sınırları içine sığmayacaktır. Bu sığmama durumu onların sınıflar tablosu içinde hangi yana ait olduklarına göre de farklılıklar gösterecektir. Hatta "emek, yalnızca bir yaşam aracı değil yaşamın birincil gereksinmesi haline gelmesinden sonra; bireylerin her yönüyle gelişmesiyle birlikte, üretici güçlerin de artması ve bütün kolektif zenginlik kaynaklarının gürül gürül fışkırmasından sonra herkesten yeteneğine göre, herkese gereksinmesine göre" (Marx, 1989, s. 31) yazılı bir bayrağa sahip olsa bile; ekonomik sermayesini tamamlamış, "sembolik sermaye"sinde de belli bir artışa tanık olmuş "sakat birey", kendini işaret eden bir tanıma gereksinmesi olmasa da, yine de kendini ima e
  • Mağdule Demircioğlu
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    16,08 MB
    Eser Türü: Kitap
  • Jean Baudrillard
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,64 MB
    Eser Türü: Kitap
    Jean Baudrillard Üretimin Aynası'nda, kendini kapitalizmin radikal bir eleştirisi olarak sunan Marksist ekonomi politiği radikal bir şekilde eleştirmektedir. Ona göre Marksizm, modern toplumun merkezine üretimi koymakla aslında burjuvaziye hizmet etmektedir : Tarihi materyalizm, diyalektik, üretim biçimi, emek gücü gibi kavramlar Marksist kuramın, burjuva düşünürler tarafından üretilen doğa, gelişme, akıl, emek, değiş tokuş gibi evrensel kavramlara bir son vermek amacıyla yararlandığı kavramlar iken günümüzde aynı tarihi materyalizm, ürettiği bütün bu kavramları en az burjuvazininki kadar acımasız bir "eleştirel" emperyalizmle evrenselleştirmeye çalışmaktadır. Baudrillard'a göre Marx'ın ortaya attığı üretim, üretim biçimi, değişim değeri gibi kavramlar evrenselleştikleri andan itibaren çözümleme yeteneklerini yitirip anlam dininin egemenliği altına girerek bir tür kutsal kurala dönüşmekte ve genelleşmiş bir sistemi kuramsal açıdan yeniden üretmektedirler. Bu kavramlar göstergelere, yani "gerçek" bir gösterilenin gösterenlerine dönüşmekte ve varlıklarını ancak göstergelerden oluşan düşsel bir evrende, insanı baskı altına alan bir simülasyon evreninde südürebilmektedirler. "... ilkel toplumlarda ne üretim vardır ne de üretim biçimleri. İlkel toplumlarda bilinçaltı da yoktur. Bütün bu kavramlarla ancak bizim gibi ekonomi politiğe boyun eğen toplumları çözümleyebilirsiniz... ideologlarımızın kendi ürettikleri kavramlardan yola çıkarak ilkel toplumlara bir ereklilik, akılcı bir yapı kazandırmaya ve kodlamaya kalkıştıklarında kendi kendimize onları ilkel toplumlarda böyle bir ereklilik, akılcı yapı ve böyle bir kod aramaya iten nedenin o her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırma saplantısı olup olmadığını soralım. Marksizm ve psikanalizi (burjuva ideolojisinden söz etmeye bile gerek görmüyoruz çünkü bu düzeyde ele alındıklarında Marksizm ve burjuva ideolojisi arasında hiçbir fark yoktur) başka toplumlara ihraç etmek yerine ilkel toplumları sorgulayalım, onların Marksizm ve psikanaliz üzerindeki tüm etkilerini tartışalım."

Sayfalar