Eserlere Göre Listeleme

Toplam 793 sonuçtan 641 - 650 arası görüntüleniyor.
  • Çiğdem Gündeş
    insan sesi mp3 - Türkçe
    4 Ayrım
    25,2
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Cansu Matracı
    Gösteriş meraklısı rüküş kral, komşu ülkenin paragöz terzisinin oyununa gelir. Kral, süslü ve pahalı elbiselerin hayalini kurarken paragöz terzi ise zengin olma düşleri içindedir. Acaba hangisi hayallerine kavuşacak? (Tanıtım Yazısından)
  • Kosta Kortidis
    insan sesi mp3 - Türkçe
    3 Ayrım
    65,02 MB
    Eser Türü: Tiyatro
    Seslendiren: Gökhan Sağlık ; Abbas Eyel; Talat Karsan
    Oyun, 1943 yılının mart ayında Stalingrad’ın doğu bölgesinde Rus kontrolünde bulunan ve Alman savaş esirlerinin bulunduğu küçük bir tutuk evinde geçer. Alman hücum kıtaları bu sıralarda Stalingrad dolaylarından çarpışarak Berlin’e doğru çekilmeyi sürdürmektedirler. Olayın geçtiği tarih Almanların, Stalingrad’ı bir milyona yakın askerle ısrarla kuşatmak istediği, fakat taktik hatalar ve ısrar sonucu kaybetmeye başladığı dönemde geçer. Hızla büyük Nazi rüyası sona doğru sürüklenmektedir. Bu sırada Alman 22. tabur komutanı olan Binbaşı ve aynı birlikteki bir Başçavuş müthiş bir çarpışmadan sonra taburdan sağ kalanlarla kontrollü bir şekilde geri çekilmeye çalışırken; bir Rus birliğince pusuya düşürülür ve etrafı çevrilir. Çatışmaya devam eden ve teslim olmayı kabul etmeyen Almanlar, neredeyse birliğin tüm mevcudunu kaybederler. Çatışma sonunda birkaç subay, Binbaşı ve Başçavuş yaralı olarak yakalanır, bir Onbaşı ve iki Er de ağır yaralı olarak kurtarılır. Ağır yaralılar birkaç gün içerisinde hayatlarını kaybederler. Binbaşı ile Başçavuş ise iyileşme belirtileri göstermektedirler: Bunun üzerine Rus birlikleri bu iki askeri kendi kontrollerindeki kafatası tümenine getirip hapsederler. Acaba burası gerçekten Rus askeri cezaevi midir?
  • Ferhan Şensoy
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    489,50 KB
    Eser Türü: Kitap
    "Aşk da bir spordur, özellikle iki taraftan biri istemediği zaman. Her iki taraf istemediğinde ortada sportif bir olay olmuyor zaten. Sadece arkadaş kalınıyor. Taraflardan birinin istemesi, diğerinin istememesi olaya sportif heyecanı, maç duygusunu, tribün tahriğini katıyor." "Gökyüzü gergin. Su yüzeyi durgun. Tabak gibi bir ay gökyüzünde. Çatal, bıçak yok içinde. Yalnızca astronot ayak izleri gözleniyordu çevremizde dolanmayı iş edinmiş bu gezegenin yüzeyinde." "Dikiz aynasına baktı, arabanın dikiz aynasının olmadığını farketti. O da, yolu molu, onu bunu dikizlemeyi saçma buldu. Yoldaki diğer araçlar onu görüyor ve ona göre davranıyordu zaten, onun ayrıca yolu dana gibi uzun uzun incelemesine, sağı solu kerterizlemesine gerek yoktu."
  • Ferhan Şensoy
    insan sesi mp3 - Türkçe
    16 Ayrım
    463,04 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: BERKANT AKBULAK
  • Dominique Abel, Fiona Gordon
    insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    101,49 MB
    Eser Türü: Sesli Betimleme
    Seslendiren: Ayşegül Kalkan
    Rumba oldukça minimal dizayn edilmiş, alternatif bir yapım. Az sayıda konuşmalar içeren, kendine özgü bir tarzı olan ve dinamik müziğiyle büyüleyici bir şekilde izleyenleri dans ettirmek istiyor. Jacques Tati'nin konseptini anımsatan filmin başrollerinde ise yönetmenlerin kendileri rol alıyor. Filmin yönetmenlerinin canlandırdığı Fiona ve Dom, huzurlu bir taşra kasabasında öğretmenlik yapmaktadır. Latin dansına olduğu kadar birbirlerine de abayı yakmışlardır. Bir gece eve dönerken duvara toslamalarıyla hayatları altüst olur. Zagreb'de En İyi Film seçilen Rumba stilize, neşeli ve melankolik bir film olarak benzerleri arasında öne çıkıyor.
  • Vahdettin Engin
    metin - Türkçe
    2 Ayrım
    18,19 MB
    Eser Türü: Kitap
  • Sami Küçük
    insan sesi mp3 - Türkçe
    23 Ayrım
    559,88 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Buğra Zayim
    Osmanlı'nın son döneminden itibaren, ülkenin geleceğinden endişe duyan askerlerin gözü hep siyasi iktidar üzerinde olmuştur. Hemen her dönemde ordu içinde kurulan gizli örgütler, “daha iyi bir yönetim” arzusuyla harekete geçmiştir. Çok sayıdaki bu gizli, ihtilalci oluşumlarda başat rolü hep Rumeli kökenli subaylar oynamıştır. Sonrakileri saymazsak, bu rolün doğrultusu hep demokrasiden yana olmuştur. Mithat Paşa'nın Harp Okulu öğrencileriyle Sultan Abdülaziz'i tahttan indirmesi, ittihatçı Resneli Niyazi ile Enver Paşa'nın dağa çıkmasıyla gerçekleşen Meşrutiyet hareketi gibi, 27 Mayıs da, Türkiye'nin bugüne kadar sahip olduğu en özgürlükçü Anayasa'yı hayata geçirmiştir. Türkiye bu sonucu, 26 Mayıs gecesi asıl görevini yaptığı sırada, komutasındaki güçleri direnme belirtisi gösteren Köşk'e yöneltme cesareti gösteren bir subaya borçludur: Kurmay Yarbay Sami Küçük. Rumeli'den 27 Mayıs'a yok olmanın sınırından dönmüş bir Rumeli çocuğunun, kendisini büyüten ülkesine, canı pahasına duyduğu görev ve sorumluluk öyküsü kadar, 27 Mayıs'ın bugüne değin gölgede kalmış yönlerini de aydınlatmaktadır.
  • Leman Günalp Binici
    insan sesi mp3 - Türkçe
    10 Ayrım
    184 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: SABAHAT VAROL İNSEL
    Hükümetler arasında yapılan antlaşmalar, sadece tarihler ve maddeler olarak kalır aklımızda. O da kalırsa...Oysa bireyler üzerindeki etkileri öyle mi ya? Siz hiç, kültür çatışmasının ortasında kaldınız mı? En saf duygularınızda dahi acımasızca damgalandınız mı? Ya da çirkin ördek misali toplumdan dışlandınız mı? Bunca olumsuzluğa rağmen aşkın soluk kesen büyüsüne kapıldınız mı peki? Rumeli'den Anadolu'ya Bir Göçmen Kızı, Nurişah Kim'in ilk romanı. Yoksunlukları, acıları, aşkları ve göçleriyle hepimizin kıyısından köşesinden bulaştığı bir öykü bekliyor bizleri. Düşünün bir... Böylesi bir coğrafyada yaşayıp tüm bunlara yaban ve aykırı durabilen biri var mıdır aramızda? Şimdi, hepimizin ortak olduğu yaşamlar ve duygular bir sinema filmi seyreder gibi geçecek gözlerimizin önünden, ama aslında, biz o sırada bir roman okuyor olacağız..
  • Nedim İpek
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    1,46 MB
    Eser Türü: Kitap
    Göç olgusu, Türk tarihinin araştırılması gereken önemli konuları arasında yer alır. Göç, sadece kitlelerin yeni coğrafî bölgelerde yerleşmesi anlamına gelmez. Muhacirler beraberlerinde çözüm bekleyen sosyal, malî, idârî, hukû-kî, ekonomik ve siyasî problemler de getirirler. Osmanlı-Türk toplumu, XVIII. yüzyılın ikinci yarısından günümüze kadar hemen hemen sürekli olarak göç mes'elesiyle karşı karşıya kalmıştır. Yakın dönem Türk göç tarihinin en önemli noktalarından birini ise "Doksan üç Muhacereti" oluşturur. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rus ve Bulgarların izlediği siyaset sonucu, işgale uğrayan Osmanlı topraklarındaki Müslüman ahâli göç etmek zorunda kalmıştır. Savaş sonrası da devam eden bu göç hareketi, Osmanlı Devleti'nin sosyo-ekonomik ve nüfûs yapısına büyük ölçüde tesir etmiş ve köklü değişikliklere yol açmıştır. Ayrıca, Balkanlar'da bazı millî devletlerin ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıştır. Konuyla ilgili olarak daha savaş esnasında ve savaş sonrası Rumeli ve Anadolu'da "Rus mezâlimi" üzerine küçük bir vesikalar külliyâtı ve Müslüman ahâlinin Berlin Kongresi'ne sunduğu dilekçeler neşr edilmiştir1. Ayrıca, Süleyman Paşa'nın ve Halil Sedes'in eserlerinde konuyla ilgili bazı vesikalar yayınlanmıştır2. Öte yandan, Bilâl N. Şimşir, ilmî esaslara bağlı olarak 1877-1885 tarihleri arasında konuyla ilgili Türk, Fransız ve ingiliz vesikalarını üç cilt halinde neşr etmiştir3. Buna karşılık, Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki vesikalar ilmî esaslara bağlı olarak yayınlanmamıştır. Yalnız, irade tasnifindeki göç mes'elesiyle ilgili vesikalardan bir kısmı, İÜ. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı (Kürsü) öğrencileri tarafından "Mezuniyet Tezi" olarak hazırlanmıştır
  • Osman Tunaboylu
    insan sesi mp3 - Türkçe
    28 Ayrım
    726,09 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Atiye Güneş
    Doksanüç Harbi'nden bu yana Rumeli'den esen deli bir rüzgar, milyonlarca Balkan Türkünü evlerinden, yerlerinden edip saçıp savuruyor. Rumeli'den Esen Yel, bu rüzgara kapılan Hanife ile Ahmet'in öyküsü. Ama bu öykü sadece Dobruca'da doğup büyüyen, kaderleri İkinci Dünya Harbi'nin başında kesişip evlenen; Dobruca'nın savaşın daha başında el değiştirmesi üzerine bir gün kendilerini apansız Bulgarya'lı buluveren, Bulgar faşizminin dehşetini, ardından Alman ve Rus işgalini yaşayan, savaş bitti, kurtulduk derken komünizmin pençesine düşüverince, ömür boyu onların hasretiyle yanmak pahasına bütün yakınlarını, bütün sevdiklerini ve her şeylerini bırakıp çocuklarının geleceği için bir başlarına göç yoluna düşen gencecik iki insanın oradan oraya savrula savrula ta Almanya'ya kadar uzanan çileli yolculuklarının öyküsü değil; Rumeli'den Esen Yel, onların öyküsü olmasının yanı sıra, bir devrin ve özellikle İkinci Dünya Harbi sonrası Türkiye'sinin öyküsüdür.

Sayfalar