Eserlere Göre Listeleme

Toplam 1088 sonuçtan 641 - 650 arası görüntüleniyor.
  • Iclal Aydın
    insan sesi mp3 - Türkçe
    45 Ayrım
    581,71 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Sevim Sürekli
    Bütün hayatlar birbirine çıkar. Büyük bir şehrin kimi sahile kimi yokuşa çıkan yolları gibidir ömürler. Bizi birbirimize düğümleyen yollar, derken tam da bunu söyler Gavras Bey. Göçler, idamlar, istifalar, muhtıralar, öğrenci olayları, uçak kazaları, tanklar, yanılgılar, fedakârlıklar ve şarkılar içinde geçen bir yüzyılın Türkiyesi’nde, bir göçe direnen köklerin, ayrılığın, yoksulluğun, ölümün, direncin hikâyesini hatırlatıyor Unutursun. Hacı Gavras Karamanlı, Unutursun’un en uzun yaşayan kahramanı. Hayatının tüm dönemeçleri Bir Cihan Kafes’ten tanıdığımız ve hikâyeleri henüz bitmemiş bir ailenin üç kuşak kadınına çıkıyor. Birlikte geçirdikleri bir ömür içinde birbirleriyle kucaklaşamamış Samire, Yaşar ve Lorin’i ölümüyle kavuşturan bu yabancı kim? Unutursun, aşk için giden, kalan ve ölenin hikâyesi biraz da... İstanbul’un son gayrimüslimleri, esnaf dostları Aşkale’ye gitmesin diye vergi borcunu ödemek için para toplayan Müslüman komşular, asılan bir başvekilin güçlü karısı, müge çiçekleriyle bezeli altmışlı yılların Ankarası’nı yasa boğan uçak kazası, savaşlardan sağ çıkmış sıhhiyecilerin yorgunluğu, Kapadokya’nın yer altı kentleri, karlı Berlin, ana kucağı Ihlara, tangolar, ağıtlar ve elbette bir esinti gibi geçip giden Nariye’nin şarkısı... Hepsi birer yağmur damlası bu hikâyede. Hasan Dağı’nın ardında yaşananlar unutulmasın diye. Kimi bir madalya gibi taşır yara izini... Kimi de teninde yeni yaralar açarsa, eskisini unutup herkese unutturabileceğini düşünür. Oysa zaman her işi tek hamlede yapabilen büyük bir kahraman. Ve hepimizin kalbinde kapağı ölene dek açık kalan bir “unutma! defteri” var. (Tanıtım Bülteninden) Yayın Yönetmeni : Ilgın Sönmez Hamur Tipi : 2. Hamur İlk Baskı Yılı : 2017 Baskı Sayısı : 1. Basım Ebat : 14x21 Sayfa Sayısı : 420 Medya Cinsi : Ciltsiz
  • İclal Aydın
    insan sesi mp3 - Türkçe
    48 Ayrım
    987,63 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: SABAHAT VAROL İNSEL
    Bütün hayatlar birbirine çıkar. Büyük bir şehrin kimi sahile kimi yokuşa çıkan yolları gibidir ömürler. Bizi birbirimize düğümleyen yollar, derken tam da bunu söyler Gavras Bey. Göçler, idamlar, istifalar, muhtıralar, öğrenci olayları, uçak kazaları, tanklar, yanılgılar, fedakârlıklar ve şarkılar içinde geçen bir yüzyılın  Türkiyesi’nde, bir göçe direnen köklerin, ayrılığın, yoksulluğun, ölümün, direncin hikâyesini hatırlatıyor Unutursun. Hacı Gavras Karamanlı, Unutursun’un en uzun yaşayan kahramanı. Hayatının tüm dönemeçleri Bir Cihan Kafes’ten tanıdığımız ve hikâyeleri henüz bitmemiş bir ailenin üç kuşak kadınına çıkıyor. Birlikte geçirdikleri bir ömür içinde birbirleriyle kucaklaşamamış Samire, Yaşar ve Lorin’i ölümüyle kavuşturan bu yabancı kim? Unutursun, aşk için giden, kalan ve ölenin hikâyesi biraz da... İstanbul’un son gayrimüslimleri, esnaf dostları Aşkale’ye gitmesin diye vergi borcunu ödemek için para toplayan Müslüman komşular, asılan bir başvekilin güçlü karısı, müge çiçekleriyle bezeli altmışlı yılların Ankarası’nı yasa boğan uçak kazası, savaşlardan sağ çıkmış sıhhiyecilerin yorgunluğu, Kapadokya’nın yer altı kentleri, karlı Berlin, ana kucağı Ihlara, tangolar, ağıtlar ve elbette bir esinti gibi geçip giden Nariye’nin şarkısı... Hepsi birer yağmur damlası bu hikâyede. Hasan Dağı’nın ardında yaşananlar unutulmasın diye. Kimi bir madalya gibi taşır yara izini... Kimi de teninde yeni yaralar açarsa, eskisini unutup herkese unutturabileceğini düşünür. Oysa zaman her işi tek hamlede yapabilen büyük  bir kahraman. Ve hepimizin kalbinde kapağı ölene dek açık kalan bir “Unutma! Defteri” var.
  • Isabelle Eberhardt
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,39 MB
    Eser Türü: Kitap
    Yirmi yedi yasında hayatını kaybetmiş kâşif, gezgin ve yetenekli bir yazar olan Isabelle Eberhardt, Cezayir’e yerleşerek, kendisine “Si Mahmoud Essadi” takma adını almış, erkek kılığına bürünerek Afrika çöllerinde dolaşıp araştırmalar ve kesif gezileri yapmıştır. Yasamı âdeta başkaldırı ve direnisin simgesi olan yazar, genç yasına rağmen ardında birçok kitap ve günlükler bırakmıştır. Unutuşu Arayanlar yazarın tek öykü kitabı. İlk kez Türkçeye çevrilen öyküleri okurken, önünüzde bambaşka bir dünya açılacak. Yalnızlığın, kederin ve çaresizliğin insafsız yüzünü daha da çıplak bir biçimde göreceksiniz. Yazarın, Göçebe adı altında toplanan günlüklerini de önümüzdeki aylarda yayımlayacağız…
  • Robin Sharma
    insan sesi mp3 - Türkçe
    8 Ayrım
    854,94 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nilgün Cömert
    Mükemmel bir hayat istiyorsanız Robin Sharma’yı kesinlikle okumalısınız.” -Paulo Coelho, Simyacı’nın Yazarı “Vay canına! dedirtecek işler yapmak istiyorsanız, olağanüstü bir lider olun, hayatı hızlı yaşayın, bu kitabı satın alın.” Darren Hardy “Bu kitabı okuyun ve işte ve hayatınızda olağanüstü bir performans ve yenilenme yakalayarak nüfuzunuzu artırın.” Keith Ferrazzi “Ferrarilerini satan bilgelerden unvansız liderlere... Emniyet kemerinizi bağlayın ve bu yolculuğun tadını çıkartın.” Kevin Roberts “Unvansız Lider eğlenceli bir oyun gibi; okuyun ve şaşırtıcı bir yeni hayat için hazırlanın!” Marci Shimoff “Liderlik üzerine binlerce kitap var ama sadece bir tanesini gerçekten okumalısınız. BU KİTABI.” Matthew May “Tüm dünyada okurlar Sharma’nın felsefesine hayran oldular.” Jerusalem Post
  • Andrea Camilleri
    bilgisayar sesi mp3 - Türkçe
    15 Ayrım
    361,63 MB
    Eser Türü: Kitap
    “İroni hayatta kalmanın tek yoludur.” Sicilya’nın 19.-20. yüzyıl İtalyan yazınına sağladığı katkı, diğer bölgelerin her birininkine kıyasla nicel üstünlüğe sahip olduğu gibi, nitelik bakımından da önde gelenlerdendir. Unvansız Maktul’un yazarı Andrea Camilleri de, Verga ve Pirandello ile başlayan uzun bir yazarlar dizisinin günümüzdeki son temsilcisi, ülkesinin şu sıralar dünyada en çok okunan ve çeşitli dillere en çok çevrilen yazarıdır. Pek özgün, pek renkli, çokyönlü sahne ve perde adamı kişiliğiyle göz kamaştırır Camilleri: Roma Deneysel Sinema Merkezi’nde öğretim verdikten başka, kırk yılı aşkın süreyle senaryo yazarlığı, tiyatro ve televizyon yönetmenliği, hatta aktörlük yapmıştır; 1978’de başlayan olağanüstü verimli yazarlık etkinliğinin yüzüncü ürününü 2016’da yayımlamıştır. Günümüzde 92 yaşında, Roma’daki evinde hâlâ üretmeyi sürdürmektedir: Gözleri artık görmediği için yapıtlarını dikte ederek, hem ancak Sicilya lehçesini, üstelik onun “Vigata ağzını” bilen birisine. Camilleri’nin anlatım tekniğinde sürükleyicilik öğesi önde gelir: Suya atılan bir taş gibi, ilkin esrarlı bir olaya, genellikle bir cinayete odaklanır; oradan yola çıkar, sonra onu bir gerilim öyküsü biçiminde, suda halkalar gibi genişletir, genişletir, adli vaka giderek zenginleşir, bir toplumsal olgu biçiminde gelişir; yazar kalemini bir sinema kamerası gibi çevresinde gezdirir, Sicilya’nın –özellikle de o belli kesiminin‒ kendine özgü, birbirinden renkli kişilerini gündelik gerçeklikleri, yiğitlikleri ve sefaletleri, inanışları ve inançsızlıkları, gizli kapaklı çıkar ilişkileri ve hesapları içinde yakalayıp büyük bir canlılıkla resmeder, konuşmalar yoluyla okura neredeyse seslerini duyurur, kafa yapılarını, zihinsel kalıplarını ele verir. Anlatı ilerledikçe, gözlerimizin önünde Sicilya toplumunun belli bir zaman kesiti içindeki mozayiği biçimlenir olanca özgünlüğüyle. Giderek yavaş yavaş Sicilya’nın insancıl gerçeği ortaya çıkar, o gerçeği dünüyle ve bugünüyle, tarihsel ve kültürel nedenleriyle kavramaya başlarız, Sicilya gezegeninde işlerin neden başka türlü değil de işte öyle olduğunu, neden başka türlü olamayacağını anlarız. Camilleri bunu hiçbir öğretici yanal açıklamaya gerek bırakmadan, kısacık konuşmalarla, sanki kaleminin ucuna takılıvermiş, kestirmeden betimlemelerle, hatta değinmelerle yapar, olayların bir giriftleşip bir çözülen yumağını acı bir alaycılıkla izletirken okurunu bol bol eğlendirerek, Sicilya’nın taşrasının ve kişilerinin “ağlanacak hallerine” güldürerek. “Sicilya insanı için” der Camilleri, “ironi hayatta kalmanın tek yoludur.” Öykü “Faşizmin yirmi yılı” olarak bilinen döneme yayılmıştır; 1921’de I. Dünya Savaşı sonrasının kargaşa ve yoksulluğunda, güçsüz siyasal partileriyle toparlanmaya çabalayan İtalya’da paramiliter mangalarının uyguladıkları parlamento dışı şiddet eylemleri sayesinde yükselen Mussolini faşizminin giderek bir siyasal parti kimliği edinmesinden ve çaresiz kalan kralın rızasıyla iktidarı ele geçirmesinden, II. Dünya Savaşı sırasında 1942’de Sicilya’ya Müttefik çıkarmasına değin geçen döneme. Camilleri o tarihsel olayların fonunda iki gerçek somut olayı resmî yazışma belgelerini, sorgu tutanaklarını, gazete haberlerini kullanarak, düşgücünün desteğiyle ve acı bir alaycılıkla izler: Biri, kent merkezinde anacaddenin yanı başında, karanlık, izbe bir sokakta kurulan bir pusunun ölümle sonuçlanışı, cinayetin kovuşturuluşu ve davasının mahkemede görülüşü; öbürü, iktidarı yeni ele geçirmiş, “Duceleşmekte” olan Mussolini’nin gönülsüzce çıktığı “Sicilya seferi” sırasında, kendi adını taşıyan orman-kent “Mussolinia”nın temellerini atışı. Tabii ki toplumsal dinamiğin özgünlüğü sonucunda, iki olay da ancak Sicilya’da olabileceği biçimde gelişir ve tabii ki hiçbir şey göründüğü gibi değildir.
  • Booker T. Washington
    metin - İngilizce
    1 Ayrım
    605,50 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Mehmet Ali Işım
    metin
    2 Ayrım
    298,39 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Max Muller
    insan sesi mp3 - Türkçe
    42 Ayrım
    991,45 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Oya Çetintaş
    Ne ak ne kara, ne sebep ne sonuç, ne geçmiş ne gelecek olarak gördüğün şeyi bana anlat." Katha Upanişad "Dünyadaki kökenlere dair olan hariç, hiçbir araştırma Upanişadlar kadar yararlı ve yüceltici değildir. Hayatımın tesellisi o oldu, ölümümün de tesellisi o olacak." Schopenhauer Dünyanın ilk felsefesinin ilk ışığıdır Upanişadlar. En ilkel inançlarla, insan zihninin varabileceği en aşkın en ileri sezgiler, en yüce kavramları içinde barındırır. Upanişad felsefesi metinlerinin hangi tarihlerde oluştuğunu saptamak zordur. Hindistan topraklarının ürünü olan bu metinlerin İ.Ö. 800 yıllarda tamamlanmış olduğu sanılıyor. Sonsuz uzayda dört bir yanımızı saran ve maddi doğamız dolayısıyla bizimde bir parçamız olduğu nesneler, Kant'a göre kendisinden şeyler değil, görüntülerdir. Eflatun'a göre somut gerçekler değil, görüntülerdir. Upanişad metinlerine göre ise asırlar önce bunu Atman yani şeylerin gerçek "Ben" i değil yalnızca "Maya" olarak adlandırmışlardır. Varolan şeyler değişik görüntüler sergilese de Upanişad öğretilerine göre tek olan ve hep aynı kalan bir özü paylaşırlar. İşte bu anlayıştan yola çıkan Upanişad felsefi metinlerinde düşüncenin panteizm, teizm, kozmogoni, ateizm (sankya) ve deizm (yoga) öğretisinin temel ilkelerini içinde barındırır. Birçok ermiş bilgenin sezgilerinin ve içgörülerinin ürünü olan bu metinleri iki yetkin uzman hazırladı. Okuyucu bu kitapta Upanişad metinleri yanısıra, bu metinlerin içeriği ve tarihçesi hakkında da bilgiler bulacaktır.
  • Osman Karatay
    insan sesi mp3 - Türkçe
    17 Ayrım
    226,00 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Feyza Daldal
    Ural-Altay dillerini konuşan insanlar, Baltık kıyılarındaki Fin ve Eston gibi insanlığın en "beyaz kısmından Japonya'daki gibi en "sarı" kısmına kadar değişkenlik gösteriyor. Bugün dil araştırmalarının hala hararetle tartışılan konularından biri de bahse konu geniş coğrafyaya yayılan insanların konuştukları dillerin hangi ailenin altında sınıflandırılacağıdır. Osman Karatay, bu kitabında, literatürdeki tartışmaları tek tek ele alarak, Ural-Altay olgusunu, mayalayıcı küçük bir topluluğun veya onun dilsel etkisinin, geniş alanlardaki başka halklara yayılması, oralarda kendi dil mantığını ve bir kısım kelime hazinesini yerleştirmesi, buna karşılık bu dönüşüm sürecinde, yerli nüfusun dilinden hatırı sayılır bir kelime tabakasını koruyarak, yepyeni diller oluşturması şeklinde açıklıyor.
  • Ali Narçın
    insan sesi mp3 - Türkçe
    30 Ayrım
    277,04 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nuray Koç
    Anadolu, çoğu uygarlıklara ev sahibi yapmakla kutsal sayfalar arasına girmeyi başarmış bir bölge olarak belleklere yerleşmiştir. Anadolu'nun coğrafik konumları dışında tarihi ile ilgili ifadelerin toplamı belki de binlerce ciltlik bir ansiklopediyi oluşturur. Nedeni de o kadar çok uygarlık tarafından kullanıldı ki arkeologlar tarafından bulunan belgelerde önemi anlaşılan bir bölge konumuna getirildi. Bölge bir yarımada şeklinde Asya kıtasının güneydoğu kısmında konumlandırılır. Anadolu'nun bütünü Türkiye topraklarında bulunur. Kuzeyde Karadeniz, batıda Marmara ve Ege denizleri, güneyinde ise Akdeniz yer almaktadır. Günümüzde bu adların yerine "Anadolu" adı kullanılmaktadır. Tarihsel yönden stratejik bir noktada bulunan Anadolu çoğu uygarlıkların kilit noktası olmuştur. Tarihsel özelliğiyle Cilalı Taş Devri önceleri Anadolu'da kurulmuştur. Çatalhöyük, Çayönü, Nevali, Çori, Hacılar, Göbekli Tepe ve Mersin yerleşim yerleri Cilalı Taş Devri'nden kalan yerleşim yerleridir. Truva yerleşimi de Cilalı Taş Devri döneminde kurulmuş ve Demir Çağı'na doğru ilerlemiştir. Anadolu çok ilginçtir ki Sümer, Asur, Urartu, Hitit, Lidya, Peres, Selçuklu, Osmanlı, Roma, Bizans, Yunan, Kelt gibi uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır.

Sayfalar