Eserlere Göre Listeleme

Toplam 3377 sonuçtan 721 - 730 arası görüntüleniyor.
  • John Maxwell Coetzee
    metin - Türkçe
    3 Ayrım
    1,40 MB
    Eser Türü: Kitap
    Nobel ödüllü Coetzee, dünyanın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak gösteriliyor. J.M. Coetzee, kazandığı Booker Ödüllerini almaya bile gitmeyecek kadar içine kapalı bir yazar. Rian Malan onu şöyle anlatıyor: "Coetzee bir keşiş gibi disiplinli ve ölçülü yaşar. İçki ve sigara içmez, et yemez. Formunu korumak için bisikletle kilometrelerce yol yapar. Her sabah en az bir saatini çalışma masasının başında geçirir." Yine başka bir meslektaşı, Coetzee'yle çalıştığı 10 yıl içinde onun sadece bir kez güldüğünü görmüş. Birkaç kez Coetzee'nin de bulunduğu yemek davetlerine katılan bir tanıdığı ise davet boyunca ağzından tek sözcük çıkmadığını belirtiyor. Kendisini böyle gizleyen bir yazarın yaşamöyküsünü yazması, şaşırtıcı gelebilir. Ne var ki Coetzee bu kitabıyla, yaşamdaki olayların "geçmiş" gerçeğiyle "bugün" anımsanan bölümü arasındaki gerilime sıkışan alışılagelmiş otobiyografi geleneğine sırt çeviriyor. Yaşamını katı bir gerçekçilikle aktarırken kendisi hakkında pek çok şeyi anlatıyor, ama ne kadarının gerçek ne kadarının kurgu olduğu belli değil. Kitabın Çocukluk ve Gençlik bölümleri, birinci değil üçüncü şahıs ağzından aktarılarak kurguya daha da yaklaşıyor. Buna karşılık Yaz Mevsimi bölümü, yazarı iyice dışlayarak biyografisini yaşamında yer tutmuş beş kişiyle yapılan röportajlar şeklinde sunuyor. Sonuçta Taşra Hayatından Manzaralar, otobiyografi değil, "otobiyografik roman" ya da "kurgulanmış biyografi" olarak tanımlanıyor.
  • John Maxwell Coetzee
    insan sesi mp3 - Türkçe
    42 Ayrım
    957,71 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Bülent Yaşar Ekin
    Nobel ödüllü Coetzee, dünyanın yaşayan en önemli yazarlarından biri olarak gösteriliyor. J.M. Coetzee, kazandığı Booker Ödüllerini almaya bile gitmeyecek kadar içine kapalı bir yazar. Rian Malan onu şöyle anlatıyor: "Coetzee bir keşiş gibi disiplinli ve ölçülü yaşar. İçki ve sigara içmez, et yemez. Formunu korumak için bisikletle kilometrelerce yol yapar. Her sabah en az bir saatini çalışma masasının başında geçirir." Yine başka bir meslektaşı, Coetzee'yle çalıştığı 10 yıl içinde onun sadece bir kez güldüğünü görmüş. Birkaç kez Coetzee'nin de bulunduğu yemek davetlerine katılan bir tanıdığı ise davet boyunca ağzından tek sözcük çıkmadığını belirtiyor. Kendisini böyle gizleyen bir yazarın yaşamöyküsünü yazması, şaşırtıcı gelebilir. Ne var ki Coetzee bu kitabıyla, yaşamdaki olayların "geçmiş" gerçeğiyle "bugün" anımsanan bölümü arasındaki gerilime sıkışan alışılagelmiş otobiyografi geleneğine sırt çeviriyor. Yaşamını katı bir gerçekçilikle aktarırken kendisi hakkında pek çok şeyi anlatıyor, ama ne kadarının gerçek ne kadarının kurgu olduğu belli değil. Kitabın Çocukluk ve Gençlik bölümleri, birinci değil üçüncü şahıs ağzından aktarılarak kurguya daha da yaklaşıyor. Buna karşılık Yaz Mevsimi bölümü, yazarı iyice dışlayarak biyografisini yaşamında yer tutmuş beş kişiyle yapılan röportajlar şeklinde sunuyor. Sonuçta Taşra Hayatından Manzaralar, otobiyografi değil, "otobiyografik roman" ya da "kurgulanmış biyografi" olarak tanımlanıyor.
  • F. Emil Sillanpaa
    metin - Türkçe
    1 Ayrım
    887,00 KB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Tarayıcı: Kitap Sevenler
    Finlandiyalı yazar Franz Emil Sillanpaa'nın en ünlü yapıtlarından biridir "Taşra Kızı Silja". Kendisi de yoksul bir köylü ailesinden gelen yazar, bu romanında bir köylü kızın yaşam öyküsünü anlatır. Silja, anasını babasını yitirdikten sonra, yaşamını çiftliklerde işçilik ederek sürdürür. Çok güzel olduğu kadar ince duygulu bir kızdır. Köy delikanlıları pervane olur çevresinde. Ama hiçbirine yüz vermez. Bir rastlantıyla tanıştığı Armas'a gönül verir. Ne var ki, ayrılık gelir çatar. Armas 1918 savaşında cepheye gönderilir, yaralanır, bir bacağını yitirir. Silja da angaryaların zengin çiftlik sahibi kadınların anlayışsızlıkları sonunda verem olur; son günlerini mutlu çocukluk anılarını ve sevgilisinin hayalini içinde canlandırarak, doğa güzelliklerini derinden duyarak, yalnızlık içinde söner gider. (Arka Kapak)
  • F. Emil Sillanpaa
    insan sesi mp3 - Türkçe
    28 Ayrım
    701,69 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Arzu Dağcı
  • insan sesi mp3 - Türkçe
    1 Ayrım
    89,09 MB
    Eser Türü: Tiyatro
    Arkası Yarın
  • insan sesi mp3 - Türkçe
    6 Ayrım
    104,54 MB
    Eser Türü: Tiyatro
    Seslendiren: Ali Mümtaz Berge, Ersin Sanver, Göksel Kortay, Hülya Çelebi, Kerem Yılmazer, Meral Taygun, Müşvik Kenter, Mustafa Alabora, Nezih Deliormanlı, Osman Görgen, Yüksel Gözen
    -
  • Joseph Lloyd Carr
    insan sesi mp3 - Türkçe
    16 Ayrım
    191,62 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Nazlıcan Güç
    Orada kalsaydım, bir ömür mutlu olabilir miydim? Sanmıyorum, hayır. İnsanlar göçer, yaşlanır, ölür ve her köşebaşında bir başka güzellikle karşılaşmaya duyulan o aydınlık inanç söner, tükenir. Ya şimdi ya da hiçbir zaman; mutluluğu ancak havada uçuşurken yakalayabiliriz, yakalayacaksak. Tom Birkin, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan Passchendaele’den muharip gazi olarak ülkesine dönmüş, hayatı kaldığı yerden tekrar yakalamaya çalışmaktadır. Bir kilise duvarındaki, Orta Çağ’dan kalma freskin gün yüzüne çıkarılması işi için Kuzey Yorkshire’daki Oxgodby kasabasına gelir. İlk başta, bir Londralı olarak taşraya âdeta bir Marslı kadar yabancıdır; fakat taşranın sabit yaşamı ve çalışma ritmi, beraberinde imkânsız bir aşkın da kapısını aralayarak Birkin’i kısa sürede içine alır, ona savaşın yaralarını sarmasında yardımcı olur ve kendisini evinde hissettirir. Taşrada Bir Ay, yazarın deyimiyle “sonsuza dek yitirilmiş bir dönemi” ve o dönemden yadigâr kalan sevinçleri, üzüntüleri, korkuları, kızgınlıkları,hayal kırıklıklarını, umutları, hayalleri ve tabii ki emekleri unutturmamak için yollanmış, zamanın zalim eline direnen bir kartpostal gibidir âdeta. J. L. Carr, taşranın dinginliğini ve pastoral yaşantısını, imkânsız aşkın olanca hüznü ve lirizmiyle bezediği atmosferde, bir ülkenin kayıp güzelliğinin izini sürerken, unutturmamaya çalıştığı bütün o duyguların aslındahepimiz için ne kadar benzer, hatta ortak olduğunu da Çağdaş İngiliz edebiyatının klasiklerinden Taşrada Bir Ay, Umay Öze’nin çevirisiyle… “Carr savurgan bir yazar değildir ve hayalde canlanan geçmişe geri dönmeyi sağlayan, büyülü bir dokunuşa sahiptir.” Penelope Fitzgerald “Modern İngiliz edebiyatında bir benzeri daha yok.” D. J. Taylor  (Tanıtım Bülteninden)Orada kalsaydım, bir ömür mutlu olabilir miydim? Sanmıyorum, hayır. İnsanlar göçer, yaşlanır, ölür ve her köşebaşında bir başka güzellikle karşılaşmaya duyulan o aydınlık inanç söner, tükenir. Ya şimdi ya da hiçbir zaman; mutluluğu ancak havada uçuşurken yakalayabiliriz, yakalayacaksak. Tom Birkin, I. Dünya Savaşı’nın en kanlı çarpışmalarına sahne olan Passchendaele’den muharip gazi olarak ülkesine dönmüş, hayatı kaldığı yerden tekrar yakalamaya çalışmaktadır. Bir kilise duvarındaki, Orta Çağ’dan kalma freskin gün yüzüne çıkarılması işi için Kuzey Yorkshire’daki Oxgodby kasabasına gelir. İlk başta, bir Londralı olarak taşraya âdeta bir Marslı kadar yabancıdır; fakat taşranın sabit yaşamı ve çalışma ritmi, beraberinde imkânsız bir aşkın da kapısını aralayarak Birkin’i kısa sürede içine alır, ona savaşın yaralarını sarmasında yardımcı olur ve kendisini evinde hissettirir. Taşrada Bir Ay, yazarın deyimiyle “sonsuza dek yitirilmiş bir dönemi” ve o dönemden yadigâr kalan sevinçleri, üzüntüleri, korkuları, kızgınlıkları,hayal kırıklıklarını, umutları, hayalleri ve tabii ki emekleri unutturmamak için yollanmış, zamanın zalim eline direnen bir kartpostal gibidir âdeta. J. L. Carr, taşranın dinginliğini ve pastoral yaşantısını, imkânsız aşkın olanca hüznü ve lirizmiyle bezediği atmosferde, bir ülkenin kayıp güzelliğinin izini sürerken, unutturmamaya çalıştığı bütün o duygularin aslındahepimiz için ne kadar benzer, hatta ortak olduğunu da Çağdaş İngiliz edebiyatının klasiklerinden Taşrada Bir Ay, Umay Öze’nin çevirisiyle... “Carr savurgan bir yazar değildir ve hayalde canlanan geçmişe geri dönmeyi sağlayan, büyülü bir dokunuşa sahiptir." Penelope Fitzgerald “Modern İngiliz edebiyatında bir benzeri daha yok." D. J. Taylor (Tanıtım Bülteninden)
  • Franz Kafka
    metin
    2 Ayrım
    178,89 KB
    Eser Türü: Kitap
  • Franz Kafka
    insan sesi mp3 - Türkçe
    4 Ayrım
    58,57 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Firdevs Çinkılınç
    Kafka, Euard Raban’ın nişanlısı Betty’nin kaldığı yere gidişinde başından geçenleri kendine özgü betimlemelerle anlattığı bu kitabının bir bölümünde, Otobüs otelin önünde durduğunda yağmurun sesi daha fazla duyuluyordu ve muhtemelen bir pencere açık olduğu için oteldeki misafirlerin sesleri de geliyordu. Raban hangisinin daha iyi olduğunu düşündü; hemen dışarı mı çıkmalıydı yoksa otel sahibinin gelmesini mi beklemeliydi. Bu kasabanın adeti, töresi nedir bilmiyordu, ama Betty nişanlısından bahsetmiş olmalıydı. Buraya gelişine göre, burası ya harika ya da kötü bir yerdi, Betty’nin burada ne kadar saygın olduğunu ve dolayısıyla kendisine de saygı gösterilip gösterilmeyeceğini görecekti. Ama Raban, ne buradaki insanların nişanlısı hakkında ne düşündüklerini, ne de Betty’nin onlara kendisi hakkında ne anlattığını biliyordu. Bu yüzden her şey daha nahoş ve zor olacaktı. Cümleleriyle içinde bulunduğu duruma dair ipuçları verir.
  • Necdet Özkazancı
    insan sesi mp3 - Türkçe
    21 Ayrım
    928,28 MB
    Eser Türü: Kitap
    Seslendiren: Mustafa Serkan Güngördü
    “Anılarımın taraftarıyım,” diyor Necdet Özkazancı: “Yalnızca falanca futbol takımının taraftarı değil, anılarımın taraftarıyım diyebilirim. Anılarının taraftarı olan birçok futbolsever gibi...” Taraftarlarının üstten bagajlı, burunlu otobüsler, minibüsler ve traktörlerle maça geldiği köy takımları etrafında dönen hikâyeler var bu kitapta. Angara’nın kenar mahallelerinin ve Polatlı’nın takımlarının sarmaladığı hayatlar var. Polatlıspor, Malıköy, Esentepespor, Gülverenspor, Kayaşspor, Altınokspor, Çalışkanlar Spor Kulübü ve diğerleri, karakter oyuncularından ibaret aslında. Mahalle aralarında kurulan “Ataryemez”-“Yeratamaz” familyasından takımların ruhunu yaşatan karakter oyuncuları… Başka karakter oyuncuları da var: Hayalî ve gerçek gol kralları, Gençlerbirliği ile Yaşlılarbirliği arasında tereddütte kalan küçük taraftarlar, ismini ilkokuldayken babasının “Oku, oku, oku!” diye baskı yapmasından alan amigo Ogu… Hepsi, çamurlu sahaların eziyetli heyecanıyla ve futbol tutkusunun en naif haliyle beraber, Ankara taşrasının günlük hayat folklorunu da hikâye ediyorlar bize. Necdet Özkazancı’nın anı öykülerinde futbol, yazlık sinemaları, eski Türk filmlerini, mahalle hayatını, çocukluk hayallerini kuşatan çok basit ve çok büyük bir oyun...

Sayfalar