Eserlere Göre Listeleme

Gökkuşağının peşinden koşmaktan vazgeçmeyen bir genç kadının arayış hikâyesi Liseyi bitirdikten sonra Yeniay’a, teyzelerinin yanına geri dönen Emily yetişkinlik hayatına keskin bir geçiş yapar. Emily günün birinde büyük bir yazar olmayı hayal etmekten ve bunun için çabalamaktan vazgeçmemiştir. Aynı zamanda onun için her zaman özel biri olan, çok derinden bağlandığı çocukluk arkadaşı Teddy’nin de dahil olduğu bir hayatın hayalini kurmaktadır. Ancak yetenekli bir ressam olan Teddy’nin Montreal’e gidişiyle aralarına duygusal anlamda da bir mesafe girer. Bu sırada yaşadığı talihsiz bir kaza ve kitabını yayınlatmak üzere yolladığı yerlerden aldığı ret cevapları Emily’nin ruh halinde, alışkanlıklarında büyük bir değişime sebep olur. Yazmayı tamamen bırakır ve gerçekte âşık olmadığı biriyle bir gönül macerasına girer. Emily’nin kafası karışıktır. Aslında ne istediği, kimi sevdiği, yazmaktan ve hayattan ne beklediği konusunda bocalamaya başlar. Bir arayışın, boşluğun içinde debelenirken hatalı kararlar da alacaktır. Bütün bunları atlatmak için nihayetinde yine yazdıklarına sığınır. Ve bazen hayat da romanlar kadar sürpriz sonlar saklar. “Yeşilin Kızı Anne” serisi ile tüm dünyada pek çok okura ulaşan ve eserleri klasikleşen Lucy Maud Montgomery’nin “Emily” üçlemesi Arayış ile sona eriyor. Başına gelen tüm olumsuzluklara rağmen umudunu kaybetmeyen ve hayallerinin peşinden koşan Emily, büyüdükçe hayatta aslında ne aradığını, gerçek sevginin ne demek olduğunu anlayacaktır. Tutkusu, iyimserliği ve çalışkanlığıyla aralayacağı kapıların esas anahtarının ise iyilik dolu kalbi olduğunu görecektir.

Emily Meltemgil, adadaki yeni evine geldiği için çok heyecanlıdır. Bermuda Şeytan Üçgeni’nin yakınlarında bulunan bu gizli adada insanlar ve deniz insanları bir arada yaşamaktadır. Üstelik suya girer girmez bir kuyruğunun çıkıyor olması burada hiç sorun değildir. Ama Emily, her zaman olduğu gibi, yasak yerleri keşfetmekten kendini alamaz ve bunun sonucunda istemeyerek iki yüz yıldır uykuda olan efsanevi deniz canavarı Kraken’i uyandırır. Bundan sonrası müthiş bir serüven olur! Yalnız Emily için değil, eski rakibi Mandy Kapkoş için de... Mandy, ailesiyle bir gemi yolculuğuna çıkmıştır. Babası ise bir denizkızı yakalayarak zengin olma hayalleri kurmaktadır. Ama, Kraken’in korkutucu dokunaçlarıyla derinliklerden yukarı doğru uzanarak ada halkının hayatını tehdit etmesi ve Kraken’in müritlerinin gemiyi batırmaya çalışmasıyla her şey altüst olur. Denizhalkı, efsanevi canavar ve denizaltı yaşamın olağanüstü betimlemeleriyle dolu bu kitap Liz Kessler’in ilk kitabı Denizkızı Emily’nin Sırrı kadar sürükleyici.

Yirminci yüzyıl dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yaratıcılarından biri olan Faulkner’dan, her biri roman derinliğinde, akıldan çıkmayacak öyküler. William Faulkner, Amerikan Güneyi’ni romanlarında destanlaştırmakla kalmadı, yarattığı zengin dünyaya öyküleriyle yeni halkalar ekledi. Elinizdeki seçki, “Emily’ye Bir Gül”, “Ambar Kundakçısı” ve “O Akşam Güneşi” gibi en ünlülerinin de yer aldığı on yedi Faulkner öyküsünü bir araya getiriyor. Aralarında edebiyatımızın usta isimlerinin de bulunduğu, farklı kuşaklara mensup çevirmenlerin elinden çıkan bu çeviriler, Faulkner’ın romancılığına oranla gölgede kalmış öykücü yanını ortaya çıkarmalarının yanı sıra, bu büyük yazarın Türkçede ne kadar uzun zamandır ağırlandığının da kanıtı niteliğinde. Ben başarısız bir şairim. Belki her romancı önce şiir yazmak ister, yazamadığını anlayınca da şiirden sonra en zor tür olan öyküyü dener. Ancak onda da başarısız olduktan sonra roman yazmaya başlar. – William Faulkner Faulkner’dan başka hiç kimse yazıya yüreğinden ve ruhundan bu kadar çok şey katmamıştır. – Eudora Welty

İşgal altındaki İstanbul’da dans tutkunu genç bir kız, babaannesiyle yaşıyordu. Saraylı hanımlardan figürler öğreniyor, kendi kendine çalışıyor, gece gündüz ünlü bir dansçı olmanın hayalini kuruyordu. Bir gün kapı çalındı ve Almanya’dan yakışıklı bir misafir geldi. Emine Adalet, Harry Pee adlı bu genç adamdan hem dans dersleri alacak hem de ona gönlünü kaptıracaktı. Emine Adalet, “Kara Kâküllü Kız” olarak Anadolu turnelerine çıkmaya başladı ama hayalleri çok daha büyüktü. Rodos’a, Mısır’a, ardından Avrupa’ya gitti. Konya’da Atatürk’ün karşısında zeybek oynadı, Kahire’de Ümmü Gülsüm’le sahneye çıktı, Berlin’de Hitler’in karşısında dans etti. Avrupa’nın en ünlü gece kulüplerinde “İstanbul’un Gülü” olarak tanıtıldı, filmlerde oynadı. Kurduğu ilişkileri casusluk için kullandı ve “Türk Mata Hari” olarak anıldı. Gazeteci Şaziye Karlıklı, Emine Adalet Pee’nin aşkla ve dansla dolu tutkulu yaşamının izini sürdü ve bir roman tadında kaleme aldı.