Konusu:
Arkadi Averçenkonun öykülerinden derlenen Leninnâme adlı kitap geçtiğimiz hafta Kibele Yayınlarından çıktı.
Leninnâme bir Yayın Kolektifi çalışması olarak gerçekleşti. Derlemede yer alan öykülerin seçimi ve çevirisi bana ait. Bu yazıda kitabın nasıl ortaya çıktığına dair kısaca bir şeyler söylemek istiyorum.
Bu söz söyleme ihtiyacını gereksiz bulanlar olabilir. Özellikle sıradan okurlar arasında. Ancak Türkiyede edebi çevirinin tarihiyle bir şekilde uğraş hâlinde olanlar, çevirmenlerin ürünleri üzerine karaladığı veya hiç karalamadığı satırların kıymetini bilirler. Örneğin, Vâlâ Nureddinin Sovyetler Birliğinden döndükten sonra onca yazar arasından çevirmek için ilk önce neden Averçenkoyu seçtiğini bilebilsek hiç fena olmazdı doğrusu. Aynı şekilde, TKP kökenli Rusça çevirmenlerinden Hasan Ali Edizin 1950′lerin sonunda, Leninin deyimiyle Feci derecede kızgın ve kırgın beyaz muhafız Arkadi Averçenkoya yönelirken aklında ne olduğunu bilmek Türkiyedeki sol kültürün evrimi açısından aydınlatıcı bir an olabilirdi.
Ne yazık ki, bunların hiçbiri elimizde yok. Ama en azından Leninnâme için bu notu düşmek elimizde.
Rus mizahçı Arkadi Averçenko, St. Petersburgda çıkardığı Novıy Satirikonda 1917 Nisanından sonra Lenin ve Troçkiye karşı kendi savaşını başlatır. Ekimden önce ve sonra Bolşevikleri hicveden yazılar yazar, karikatürler yayımlar. Şubat Devriminin ateşli taraftarı olan yazar Ekimi benimsememektedir. 1918′de Lenin ve Troçkiyi Kızıl Meydanda kafataslarının üzerinde resmeden bir karikatürün yayımlanmasının ardından dergisi kapatılır. Averçenko Çekadan canını zor kurtarır ve güneye kaçar. Bir yandan da savaşını sürdürür. 1920 tarihli Devrimin Sırtına Bir Düzine Bıçak kitabı bu kalem savaşının en parlak ürünüdür denilebilir. Leninin Kasım 1921′de kitapla ilgil