Konusu:
Bu kitabı can-ü gönülden yazmam gerekirdi. On yıl boyunca yanımda dolaştırıp durdum. Umut ve umutsuzluk yanında, ciddi bir ticaretin de gelişip yaygınlaştığı o Lour- des kervansarayını ilk ziyaretimden beri bu böyleydi. Birta¬kım imajlar ve ağıtlar beni izlemekteydi.
Benim astranot tanrılarımın izlerini tüm kıtalarda iz¬lemeyi sürdürürken, erişilebilir durumdaki hayal merkez¬lerini de ziyareti ihmal etmedim, özünde birbirlerine ne kadar da benziyordu bu yerler! Yavaş yavaş bu olgunun he¬pimizde var olan bir şey olduğunu farketmeye başladım. Astronot tanrımı hiç unutmadım; ama öyle kitaplar vardır ki, bunlar sonbahar meyvaları gibi kendiliğinden olgunla¬şırlar.
Birtakım vizyonları (görüntüleri) görmeye yetenekli olan kişiler nasıl birileridir?
Bunlar psikolojik yönden dengesiz, fanatik ölçüde din¬dar insanlar mıdır?
Hıristiyan kiliselerinin, özellikle Roma Katolik kilise¬sinin «gerçek» olarak kabul ettiği mucizelerin sağlam bir geçerliliği var mıdır?
Kilise makamlarının kararlan konusunda tek ve son merci olan Tanrı kelâmının Kutsal Ruh tarafından ilham edildiği gerçekten kabul edilmekte midir?
Görüntüler konusunda da büyük önem taşıyan Kato¬lik Kilisesi’nin doğmaları Tanrısal bir esin sonucu mu or¬taya çıkmıştır?