Konusu:
MAHMUDU’S-SİYER - PEYGAMBER EFENDİMİZİN (s.a.v) HAYATI
Âyîne-i Rahmânî, Nûr-i pâk-i Sübhânî
Sırr-ı Seb’a’l-Mesânî, Sensin yâ Resûlallah
Aziz Mahmud Hüdâyî [ k.s]
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla,
Biz âciz kullarına her dem rahmetiyle muamele eden Allah Zülcelâl hazretlerinin yine merhametinin en büyük tecellisi olarak ümmeti olma şerefiyle bizi yücelttiği, iki cihanın sultanı Resûlullah Efendimiz’e [sallallahu aleyhi vesellem] binlerce kez salât ve selâm olsun.
Son peygamber Hz. Muhammed Efendimiz [sallallahu aleyhi ve sellem], insanlığın ve güzel ahlâkın da son noktası, zirvesidir. Fakat kendi dilinden Resûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] aslında ilk peygamberdir. Bu yüzden şairler onun bu vasfını sık sık dile getirirler. Mesela Aziz Mahmud Hüdâyî [kuddise sırruhû] hazretleri bu hususu:
Nebî idin dahi Âdem dururken mâ u tîn içre
İmâm-ı enbiyâ olsan revâdır yâ Resûlallah
beytiyle dillendirirken onun mi‘racında peygamberlere imam oluşuna da telmihte bulunur. Resûl-i Ekrem’in son peygamber oluşunu ise şair Rızâyî,
Ey Hatm-i Rusül âlemde gelsen n’ola âhir
Âdet budur âhirde gelir bezme ekâbir
beytinde onun büyüklüğünü gösteren bir delil olarak sunuyor. Hz. Peygamber için söylenen manzum sözler içinde, ona âşık gönüllerin onun ismini anarak "Aman!” deyişlerini, "Muhammed” ve "amân” lafızlarının ebced hesabında aynı değere sahip olmalarına bağlayan şu beyit de müstesna bir yere sahiptir:
Amân lafzı senin ism-i şerîfinle müsâvîdir
Anınçün âşıkın zikri amândır yâ Resûlallâh
***
İşte yer yer böylesi beyitlerle süslenmiş olan Mahmûdü’s-Siyer kitabı, 1870 yılında o zaman Bahriye’de alay kâtibi olan Eyüp Sabri Paşa tarafından kaleme alınmıştır. Yazar