Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Konusu:
Piyanist
Bu ne arkadaşım?
Evet dört bacaklı bir şey de, ata benzemiyor.
Yo hayır, cansız bu; ama sehpa
da değil… Ses çıkarıyor fakat korna
değil, bilemedin, zurna da değil.
¦ ¦ ¦
Bu ne arkadaşım?
Bak şuraya, şuraya… Ne çok tuşlar var,
sıra sıra dizilmişler yan yana ve üst
üste. Ardı ardına da basabiliyorsun,
aynı anda birlikte de…
Bunlara parmaklarını dokunduruyorsun,
bazen hızlı bazen yavaş; bazen sert,
bazen yumuşak… Her dokunuşun; gizlice
bir yerlere gidiyor, varacağı kısma
ulaşıyor ve kulağına geri dönüyor.
Senin parmağınla - senin dokunuşun,
senin kulağına ses olarak dönüyor ve
aynı anda bütün kulaklara…
¦ ¦ ¦
Bu neymiş arkadaşım?
Ne at ne inekmiş; ne sehpa ne masaymış,
ne korna ne zurnaymış…
Bu piyanoymuş da sen, piyanist misin?
Piyanist, sen misin?
Şarkının çalınmasını istiyorsan piyanoda
sen oturacaksın…
¦ ¦ ¦
Evlat sayısı kadar tuş var yeryüzünde,
çevrene bak!
Peki bunca bembeyaz tuşlar, aaahh; kimin
piyanolarında -onlara- ses olacaklar,
başkalarının melodisi olacaklar…
Kimin şarkısı olarak çalınacaklar, sen
oturmadığın zaman bir piyanonun başına?
¦ ¦ ¦
Sen, senin şarkın çalınsın istiyorsan…
Sen, şarkın çalınsın istiyorsan, piyanist
ol.
Piyanist ol ve şarkını çal…
Piyanist isen, şarkın çalınır!
¦ ¦ ¦
Başkalarının şarkısını beğenmemektir,
en kolay iş; iyi de hadi dinlet bize, senin
şarkın hangisi?
Şarkın mı yok, piyanon mu? Gel buraya…
Hadi birlikte dokunalım şu temiz,
masum, beyaz tuşlara; hadi aynı piyanoyu
çalalım, aynı şarkıyı, bizim şarkımızı
dinleyelim - dinletelim birlikte…
.....
Şu an elinde tuttuğunu sen, bir kâğıt
destesi mi sanıyorsun hâlâ? Biz onun
her kelimesiyle bir cana dokunuyoruz,
bir kalbe giriyoruz. Kendi şarkımızı
çalıyoruz.
Bu şarkı bizim, çünkü piyanonun başında
biz oturuyoruz.
Çünkü şunu iyi biliyoruz;
..piyanist sen isen, şarkın çalınır!
Yayınlayan:
Gürbüz Azak, M. Nuri Yardım, Dr. Fatih Kacıroğlu, A. Raif Öztürk, Elif Sabah Erkul, Hamza Eydalı, Fatma Macit, Naci Torba, Mustafa Tellioğlu