Konusu:
Vaiz!» Fısıltı gibi çıkan bu boğuk çığlık, ioş ormanın nemli
havasına asılıp kaldı.
Çalılıkta kuşların ansızın acı acı ötüşerek ağaçlara uçma¬
larına neden olan bir hışırtı duyuldu, sonra ortalık sessizleşti.
Vaiz'in sesi alçak ve sakindi. «Neredesin?»
«Buradayım... Çukurda. Çabuk ol. Vaiz kötü yaralandım.»
Bir saniye sonra Vaiz'in başı ve omuzları, bombanın açtığı
küçük çukurun kenarında belirdi. Yaralı zenci askere yukardan
şöyle bir bakıp sessiz sessiz başını salladı. Dirseklerinin üzerinde
yüzükoyun ilerleyerek kendini çukura attı. Çukurda bir
kez yuvarlandıktan sonra hemen doğruluverdi.
Kolundaki kızılhaç amblemini taşıyan beyaz bant çamura bulandığı için pek
farkedilmiyordu .
Vaiz omzuna asılı ilaç çantasını yere indirip yanına koydu.
«Nerenden vuruldun, Washington?»
Vaiz gözlerini açmaya çalıştığı ilaç çantasından ayırmadan sormuştu
bu soruyu.
Asker, Vaiz'in koluna sarılarak, «Ölüyorum ben. Vaiz,»
diye korku dolu bir sesle fısıldadı. «İtiraflarımı dinleyecek misin?»
Vaiz, askere baktı. «Çıldırdın mı Joe? Sen Katolik değilsin,
ben de papaz falan değilim?»
«N'olmuş yani? Hem sen bir vaizsin öyle değil mi?»
Yorumlar
Hasan Taşkıran
Hasan Taşkıran
Pa, 27/10/2019 - 14:57
Kalıcı bağlantı
Teşekkür
Elinize emeğinize sağlık