Narsisizm

İsmini Narkissos mitinden alan narsisizm kavramına Freud ilk olarak Cinsellik Üzerine Üç Deneme'ye (1905) 1910'da eklediği bir dipnotta, eşcinsellikteki nesne seçimi bağlamında değinir. Aynı tarihli "Leonardo da Vinci ve Bir Çocukluk Hatırası" (1910) ve "Schreber Vakası" çerçevesinde de beliren "narsisizm" bu dönemde, libidonun, otoerotizmden nesne sevgisine doğru ilerlediği gelişim sürecinde bir evre olarak ele alınmıştır. 1914 tarihli Narsisizm Üzerine: Bir Giriş makalesi ise konuyu açığa kavuşturmaktan ziyade sonraki yıllara da uzanacak ve psikanalitik düşüncenin seyrini ciddi anlamda değiştirecek soru ve formülasyonlara yol açar. Narsisizm kavramını bu denli kritik ve ayrıcalıklı kılan, zaman zaman istikrarsız birçok anlam taşımasının bir yana, temelde benliğin genesisi ve öznelliğin tarihine ilişkin düşüncelerimizi doğrudan etkilemiş olmasıdır. Narkissos peşinden koşan Ekho'yu yanına yanaştırmamıştı. Juno tarafından cezalandırılarak yalnızca kendisine söyleneni yankılayan bir sese dönüştürülmüş olan bu peri, boş yere Narkissos'un peşinden koşmuştu. Narkissos'un yaşamında Ekho'nun da bulunuyor olduğunun genellikle göz ardı edildiğine dikkat çeken Mitchell'a göre konuşabilse Narkissos'a nerede olduğunu söyleyebilecek mutlak başkasıdır Ekho. 26-27 Kasım 2010 tarihinde İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiğimiz 12. Uluslararası İstanbul Psikanaliz Buluşmaları'nda "Narsisizm" konusunu tartıştık. "Psikanaliz Buluşmaları 7" başlığıyla bu sayıda söz konusu etkinlikte yapılan konuşmaların metinleri yer almaktadır. İyi okumalar. Ferhan Özenen