Konusu:
Bu hikâyenin ortaya çıkışı sanırım mayıs ayının sonlarına dayanıyor. LOST adlı dizinin final bölümüne iki-üç gün kala, Duygu adlı bir arkadaşımla diziyle ilgili olan bir konuda iddiaya girişmiştik...
Dizideki Juliet isimli karakteri canlandıran Elizabeth Mitchell'in V (Visitors) adlı bir dizide oynaması nedeniyle -ki son sezonda kendisini hiç görmediğimizden de aldığım rahatlıkla- finalde görebileceğimizi
sanmıyordum. Fakat Duygu, "Bence görünecek hem de ..... -bu kısmı es
geçmek zorundayım çünkü izlemeyenler için büyük spoiler unsuru oluşturabilir-," dedi.
Juliet son bölümde gözükse bile arkadaşımın dediğinin olması çok saçma ve olanaksızdı. Yani en azından benim için. Böylece kendisiyle bir iddiaya giriştik. Ben kazanırsam istediğim bir şeyi yapacaktı. Eğer o kazanırsa ne yapacağımıza daha doğrusu benim ne yapacağıma bir türlü karar veremedik. Neyse efendim velhasıl-ı kelam o anda aklıma ilk geleni söyleyerek bu hikâyenin temelini atmış bulundum: "Tamam, eğer ben kazanırsam senin için bir öykü yazarım." dedim. Kendisine de bu fikir cazip geldi. Yazacağım bu öykünün ona ait olması için başkarakteri, özelliklerini ve gözlemlediğim yanlarını pek tabii hikâyede görmemiz gerekecekti ki O'na yazmamın bir özelliği olsun. Ve işte böylece şu an okumaya başlayacağınız kitabın fikri ortaya çıkmış oldu...
Tabii başlarda, yani arkadaşımın iddiayı kazandığı zamanı izleyen günlerde şu an oluşan kurgudan zerre eser yoktu. Çok ama çok farklı bir şeyler düşünüyordum. Hatta üç-dört sayfa kısa bir şeyler yazar, iddiayı kaybetmenin verdiği sinirle karakteri kötü bir şekilde öldürür ve öyküyü nihayete kavuştururum diyordum. Ama gel gör ki kendimle çelişerek 'evdeki hesap çarşıya uymadı' cinsinden bir şey yaşamış oldum.
Başkarakterim belli olduğundan, aslında her şey kendi kendine gelişti. Bununla birlikte başlangıcını attığım hikâyeyi sonlandırırken şansım yaver gitti ve birçok olay birden bire vuku buldu. Her cümleyi yazışımda aklıma farklı farklı fikirler geliyor ve her paragra