Konusu:
Gerçek yola koyulduğunda hayal bir adım gerisinde kalır…
Umut, gözünü özel bir psikiyatri kliniğinde açtığında kafası karma karışıktır. Son birkaç gününü hatırlayamaz. Onunla ilgilenen doktor, aşırı dozda ilaç
aldığı için kliniğe getirildiğini söyler. Umut psikoterapi seanslarında doktora kendini, ailesini ve yaşamını anlatır… “Bazı duygular için genç, bazıları
içinse gereğinden yaşlı, fakat kimseden daha istekli ya da cesur olmayan”, geçmişi sırlar ve yalanlarla dolu genç adam belki de ilk defa yüreğini birine
açar.
Genç doktor, saklanması gereken bir hayata doğmuş ve bunun yüküyle baş etmeye çalışan bu genci anlamaya, sırlarını çözmeye başladığını düşündüğünde Umut
bir kez daha onu şaşırtacaktır…
Attilâ İlhan Roman Ödülü’ne değer bulunan Umudun Rengi, insan ruhunun derinliklerinde kopan fırtınalar ile Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran toplumsal
olayları usta işi bir kurguyla harmanlıyor…
Gözlerimi açtığımda karanlığı duyabiliyorum artık. Tünelin taşlarına tünemiş senfonik iç çekişleri...
Haklısın, umudumu kaybetmeden bekleyeceğim.
İlahi varlık beni affedinceye kadar taşlardan birinde umudun rengine bürünerek sabırla bekleyeceğim...
Sahi, umudun kaç rengi vardır?